2
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
418
Okunma

Can gittiğinde, dünyamın tam ortasında büyük bir sessizlik çöktü. O sessizlik ki, ne bir kelime, ne bir nefes sığdırabiliyordu içine. O an anladım ki, o giden sadece Can değil; beraberinde yıllarımı, umutlarımı, küçük küçük mutluluklarımı da almıştı. Kapanan kapının arkasında kalakalmıştım ben; içine doğru bakan, ürkek ama dimdik bir kadın.
İlk günler, aynalar düşman gibiydi. Gözlerimde bir yabancı vardı; gözlerim bana bakıyor ama ben ona bakamıyordum. "Bugün senin günün," dedim kendime, yine de inanamıyordum. Her sabah o cümleyi tekrarladım; sanki büyülü bir mantraymış gibi. Zaman zaman, sanki Can yanımdaymış gibi hissettim; sesini, o o huzurlu nefesini.
Gecelerim uzun, düşüncelerim karmaşıktı. Yalnızlık, önce en büyük düşmanımdı. Ama zamanla, yalnızlıkla barışmayı öğrendim. Onunla sohbet etmeye, içimdeki acıları dışa vurmak için kelimeler aramaya başladım. Kendime anlattım o kadar çok hikaye ki, bazen şaşırdım: “Bu kadını hiç tanımıyordum!” dedim. Kendi gölgesinde kaybolmuş, kaybettiği benliğini arayan bir kadın… İşte o gece başladım kendimle yeniden tanışmaya.
Kendimle konuştum; özür diledim, kırgınlıkları sildim, geçmişin tozlu sayfalarını açtım. Can’la yaşadığımız anılar, kimi zaman acı, kimi zaman tatlı, hepsi beni ben yapan renklerdi. Sarıldım kendime, geçmişimle barıştım. O an anladım ki, Can’ın gidişi beni değil, ruhumun uyanışını getirmişti.
Yalnızlıklar arasında, özsaygımı ve iç huzurumu bulmaya başladım. Kendimi keşfettim; hayallerim, korkularım, umutlarım... Onları sakladığım o derin kuyudan çıkarıp gün ışığına çıkardım. İlk kez, hayatı sadece Can’ın gölgesinde değil, kendi ışığımda görmeye başladım.
Şimdi, her sabah aynaya baktığımda ona gülümsüyorum. Çünkü biliyorum; en sağlam dostum kendimim artık. Kendi sesimle dans ediyor, kendi hikayemin kahramanı oluyorum. Ve korkusuzca yaşıyorum, çünkü kendimi buldum.
Peri Feride ÖZBİLGE
11.08.2025