Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Turgut Başar
Turgut Başar

*ZAMANIN ÇEMBERİNDE İNSAN : Doğrusal Algının Yanılsaması Üzerine

Yorum

*ZAMANIN ÇEMBERİNDE İNSAN : Doğrusal Algının Yanılsaması Üzerine

( 10 kişi )

9

Yorum

41

Beğeni

5,0

Puan

595

Okunma

Okuduğunuz yazı 25.5.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

*ZAMANIN ÇEMBERİNDE İNSAN : Doğrusal Algının Yanılsaması Üzerine

İnsanlık, zamanı çoğunlukla bir nehir gibi düşünür: Kaynağından doğar, akar ve sonunda bir denize dökülerek biter. Bu metafor, gündelik bilincimizin derinliklerine işlemiş bir zaman tasavvurudur. Geçmiş, şimdi ve gelecek; başı sonu belli bir çizgi. Saatler, takvimler, tarihler; her şey bu çizgisel düzenin emrindedir. Fakat bu anlayış, acaba ne kadar gerçektir? Ve eğer yanılsamaysa, bu yanılsamanın bize bedeli nedir?

İnsan, zamanın içinden geçmiyor olabilir; belki de zaman, insanın içinden geçiyordur.

I. Doğrusal Zaman: Modern Bilincin Biçimlendirdiği Kafes

Doğrusal zaman fikri, büyük ölçüde modern akılcı düşüncenin ve tek tanrılı dinlerin tarih anlayışıyla şekillenmiştir. Tek bir yaratılış anı, tek bir son, ve bu ikisi arasında düz bir çizgide ilerleyen bir hayat. Bu anlatı; tarihsel, etik ve varoluşsal olarak insanı bir tür hikâyeye dahil eder: doğar, gelişir, günah işler ya da iyi işler, ölür, yargılanır. Bu lineer zaman, bir düzen ve yön tayin eder ve biz bu düzlemi "gerçeklik" olarak benimseriz. Ama bu, yalnızca bir algıdır.

Fiziksel düzlemde zamanın mutlak olmadığı, Einstein’ın Görelilik Kuramı ile ispatlandı. Uzay-zaman dokusu eğilip bükülebilir. Hız ve kütle arttıkça zaman genişler ya da daralır. Bu, zamanın tekil ve evrensel bir mutlak değil, göreli ve değişken bir boyut olduğunu gösterdi. Yani zamanın akışı, sabit değildir; yalnızca insan zihninin düzenleme ihtiyacına uyan bir kurgudur.

II. Dairesel Zaman: Tasavvufun Kozmik Vizyonu

Oysa bazı uygarlıklar ve düşünce sistemleri, zamanı hiçbir zaman çizgisel görmemiştir. Özellikle tasavvuf felsefesinde, zamanı çember olarak algılamak esaslıdır. İbn Arabi, zamanı doğrusal değil, dairesel bir hakikat olarak görür. Her şey hem olur, hem olmuştur. Başlangıç ile son, aynı merkeze bağlı iki kıvrımdır.

Bu görüş, sadece bir mistik inanç değil; aynı zamanda varlıkla ilgili daha derin bir ontolojik sezgiyi temsil eder:

Muhyiddin İbn Arabi ’nin bu konu hakkında “Başlangıç, sondadır; çünkü asıl dönüş oradadır. Dönüş ise ezelden ebede değil, ebedî bir an’a doğrudur.” şeklinde düşündüğünü yorumlayabiliyoruz.

Bu bakışta zaman, anların ard arda dizildiği bir koridor değil; anların iç içe geçtiği bir sonsuzluk halkasıdır. Ve insan, bu halkada bir merkez değil, bir dalgalanmadır.

III. Çağdaş Kozmoloji: Zamanın Blok Evren Modeli

Modern fiziğin bazı yorumları da bu görüşleri destekler niteliktedir. “Blok evren” (block universe) teorisine göre, geçmiş, şimdi ve gelecek; hepsi aynı anda vardır. Biz yalnızca belirli bir kesitteyiz. Bu modelde zaman, bir film şeridi gibidir; tüm kareler aynı anda mevcuttur ama biz, tek bir karede var olduğumuzu sanırız.

Bu teoriyle, İbn Arabi’nin mistik sezgisi ilginç bir şekilde çağdaş fiziksel ontolojiyle kesişir. Fark şudur: biri kalbe, diğeri denklem dizilerine dayanır. Ama sonuç benzerdir:
"Şimdi" özel bir an değildir. O yalnızca bizim bulunduğumuz pencerenin adıdır.

IV. Zamansızlığın Ontolojisi: Heidegger ve “Zamanın Unutuluşu”

Martin Heidegger, modern felsefeyi “zamanı unutmuş” olmakla suçlar. Ona göre biz varlığı hep “şey” olarak kavrarız, ama asıl unutulan “olmak”tır. Ve "olmak", ancak zamanla birlikte düşünülebilir. Heidegger’in Dasein (orada-oluş) kavramı, insanın hem zamanı deneyimleyen hem de zamanı var eden bir varlık olduğunu söyler.

Bu da bizi şu soruya getirir:

Eğer zaman çizgisel değilse, insanın kimliği de çizgisel midir?

Cevap hayırdır. Kimlik de bir çemberdir. İnsan, sadece geçmişinden değil; olası geleceklerinden, yaşanmamış ihtimallerinden, hatta başkalarının zamanlarından da örülüdür.

V. Zamanın Ontolojik Bedeli: Bir Yanılsamanın İçinde Olmak

Zamanı çizgisel algılamak bize güven verir. Olan biteni sıraya koymak, sebep-sonuç zinciriyle anlam üretmek insan zihni için konforludur. Fakat bu düzenin kendisi bir illüzyonsa? Eğer zaman bir yanılsamaysa, biz aslında hiçbir zaman “şimdi”de değilsek ? Ya her şey zaten çoktan olup bittiyse ?

O hâlde ne yapmalı?

Şu olabilir:
Zamanı “yaşamak” yerine, onu “dinlemeyi” denemeliyiz.
Çünkü zaman, akmaz. Zaman konuşur.
Ama sadece kendi dilinden.
Ve o dilde, çizgi değil, döngü vardır.
An değil, yankı.
Önce değil, iç içelik.
Ve biz bu yankılar arasında, belki de çoktan olup bitmiş bir hayatın içinden geçerken, hâlâ yaşadığımızı sanıyoruz.

Zamanın İçinde Değil, Zamanla Birlikte Var Olmak

Zaman, üzerinde yürüdüğümüz bir yol değil; bizimle birlikte nefes alan bir bilinçtir. Ve bu bilincin doğası çizgisel değildir. O halde belki de en özgür hâlimiz, zamanı olduğu gibi değil, olmadığı gibi düşünmeye başladığımızda ortaya çıkar.

Çünkü bazen hakikatin kapısı mantığın değil, zamansızlığın tokmağında çalar.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (10)

5.0

100% (10)

*zamanın Çemberinde insan : doğrusal algının yanılsaması üzerine Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz *zamanın Çemberinde insan : doğrusal algının yanılsaması üzerine yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
*ZAMANIN ÇEMBERİNDE İNSAN : Doğrusal Algının Yanılsaması Üzerine yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Gule
Gule, @gule
27.5.2025 18:09:10
Hocam ben bu zamana yetişemiyorum artık ve sanırım ayak da uyduramıyorum. Hatta öyle ki; geçen ay Vatikan'dan İtalyan vatandaşlara yeni papa seçimleri için hususî gelen oy pusulası bir kutu dolusu taahhütlü mektupların hepsine 2025'te olmamıza rağmen geçen senenin damgasını vurdum. Arkadaşım "yanlış tarih atmışsın!" deyip damgayı gösterip dalga geçiyor ben hãlã nerde yanlış yapmışım diyorum, utanmasam hangi ara 2025'e geldik diye yaygara koparacağım.

Hocam yani ne bilim beni şempanze yerine ya da Ham'la beraber uzaya gönderebilirlerdi pekala bir takım deneyler için. Zaman kazanır mıydık bilmiyorum ama bi şey de kaybetmezdik sanki. Olsa olsa Ham beni ham gibi çiğ çiğ yerdi ben de bu dertten kurtulurdum hiç değilse:)

Yani bu 24 saatlik gün kavramı antik Mısır'dan günümüze yadigâr kalmış iyi güzel de, ne bilim yetmiyor be hocam! Hadi diyelim bunu ikiye üçe katladık, öyle de pestilimiz iyice çıkardı sanıyorum.

Doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor hocam.

Zaman benle yürüyen bir yol, yoldaş değilse, nefesimi tüketen, vaktimi çalan bir hırsız sanki...

Teşekkürler Yazan Adam, ben kendimce sayıkladım bi şeyler ama Sizin bilimsel yaklaşımınız tabi ki yine en mantıklı olanıdır.

Tebrikler.
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
26.5.2025 20:48:32
evet ölümü ölenler anlamaz geride kalanlar öldü derler olay bu kadar zaman anıdır kutluyorum
Tüya
Tüya, @tuya
26.5.2025 18:53:57
Yazınız hep düşündüğümüz, ama asla cevabını kolay kolay bulamadığımız bir konuyu, pedagojik ve didaktik olarak ele alıyor:

Kanımca zamanın özü, en büyük gizemlerden biridir. Onun başlangıcı (eğer varsa) gibi şeyleri düşündüğümüzde, zaman bize hep bir gizem olarak karşımıza çıkar. Fakat aynı zamanda anlarız ki, zamanın varlığı apaçık ortadadır (insanın tanımına göre, bize eşlik eder), ama onun mahiyeti hakkındaki sorular da uçurum gibi açılır önümüzde...

Beni düşündüren; zamanın bir kökeni var mıdır?
Zamanı yaratan bir şey var mıdır?
Ve zaman dilimi birbirinden farklı mıdır? soruları.

Mesela hep merak ederim; zaman geleceği belirler mi? Belirliyorsa nasıl ve ölçüsü nedir? diye...

Derin bir bilgiye sahip olmamakla birlikte, anladığım; fizikte, uzayın evrenle aynı anda var olduğu öne sürülür. Bu teoriye göre, (bir yerde okumuştum), hiçbir şeyden bir şeyin var olması pekala mümkündür. Yani bir şeyin olmasındaki başlangic noktasını, zamanın başlangıç ​​noktasıyla ilişkilendirmek makul görmek mümkündür.
Ve deniliyor ki, zaman, uzayla aynı zamanda ortaya çıkmıştır. Yanı zamanı uzaydan ayrı düşünmek, mantıksızlık olarak görülür. Bu demektir ki, uzay sonsuzsa, zamanı da sonsuz olarak kabul etmek (mi) gerek vs vs.

Neyse... İyisi mi ben kafanızı karıştırmayayım daha fazla.

Aydınlatan ve düşündüren değerli çalışmanız için teşekkürler, sayın Adam.

Her daim saygım ile.
ayşe1
ayşe1, @ayse1
26.5.2025 15:41:07
5 puan verdi
Yazınızı zevkle okurken gençliğimden beri birçok bilimsel kitap; (din kitapları ve Kur'an-ı Kerim de) okuyarak üzerinde yıllarca zihin patlattığım, özel konulardan biri olan zaman kavramına görüş ve varsayımına değinişinizi paylaşmak benim için ayrıcalık oldu.
Zaman naçizane bir yaklaşımla bulunduğumuz yerden değerlendirilmesine sıkıştığımız düzlemsel bir boyut kavramı. Öncesi, geleceği sonu, arası hep akar ve yansır hallerde. Ama biz kısır yetilerimizle varlığına gücüne , zenginliğine , anlamına ulaşamayacağımız nicelikte. Yine de her çaba, azme, bilime, inanca, sezilere açılımlı ; yaşam yolculuğumuzda elde edeceğimiz sorumluluk, başarı ve edinimlerin biriktirilmesinde her kişiye özel bir yerde.
Tebriklerim ve saygılarımla
Nurefşan.
Nurefşan., @nurefsan-
26.5.2025 15:38:14
5 puan verdi

Yazının sonunda bize kalan sorular...

“Zaman gerçekten geçiyor mu, yoksa biz çoktan geçmişte mi yaşıyoruz?”

Ve belki de daha çarpıcı olanı:

“Kimliğimiz zamana mı bağlı, yoksa zaman bizim varlığımızla mı şekilleniyor?”

Yazınız yalnızca okumalık değil, üzerine uzun uzun düşünülmelik bir yazıydı.
Zamanla ilgili fikrini değil, hissini de sorgulamak isteyen herkes için güçlü bir davet gibiydi bizlerde icabet ettik davete.
Günü de kutlarım güzel bir yazı seçmişler.
Zümrüt Kul Hasani
Zümrüt Kul Hasani, @hasanbelek
26.5.2025 13:10:51
Tebrikler değerli dost güzel bir deneme OKUdum kutluyorum
Hüma Efkan
Hüma Efkan, @humaefkan
26.5.2025 12:06:39
Merhaba yazan adam. Bana bir tarih, bir gün ve bir saat ver. Oturup bir kasık rakı içerek bu konu üzerinde konusalım!
ardabulut
ardabulut, @ardabulut
26.5.2025 02:32:31
Gece, gece uykumu kaçırdın (be) Yazan Adam :)

Zamanın çembersel doğasına dair bu düşünce, insan bilincinin çizgisel konforundan radikal bir kopuşu temsil eder; peki, doğrusal akışın bir yanılsama olduğunu savunarak zamanı döngüsel, eşzamanlı ve hatta zamansız bir bilinç biçimi olarak sunabilirmiyiz. Bu yaklaşım, hem mistik sezgilerle (İbn Arabi) hem de modern bilimsel modellerle (blok evren) desteklenirken, zamanın içimizden geçtiği fikriyle bireyin varlıkla olan ilişkisini temelden dönüştürür mü (acaba). Ancak burada (karşıt bir tez), deneyimlediğimiz zamanın kronolojik yapısının bir yanılsama değil, zihnin dünyayı anlamlandırmak için geliştirdiği evrimsel ve işlevsel bir sistem olduğu olabilir mi; yani doğrusal zaman bir yanılsama değil, bir düzen kurma zorunluluğu sanki. Belki de gerçek yanılgı, bir modelin diğerine üstünlüğünü savunmakta değil, bu iki zaman algısı arasında salınan insanın, kendi varlığını yalnızca bir boyuta indirgemesinde saklı olabilir mi? Acaba!

Tamam tamam üstüme gelme zaman, zaman...
inaganlu
inaganlu, @inaganlu
26.5.2025 02:17:34
5 puan verdi
E be nihayet. Taşı gerçek yerinde görmek çok güzeldi. Bugün rahat uyurum.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL