Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri

SOKAKLARI EDEP KOKARDI YOZGAT'IN....

Yorum

SOKAKLARI EDEP KOKARDI YOZGAT'IN....

4

Yorum

18

Beğeni

0,0

Puan

376

Okunma

SOKAKLARI EDEP KOKARDI YOZGAT'IN....

SOKAKLARI EDEP KOKARDI YOZGAT'IN....



Bazı yerler vardır, insanın ruhunu sarar, içini ısıtır. Adımlarınızın her biri, yerle bir olan zamanın izini sürer, o eski kokuyu, o eski sesi duyar gibi olursunuz. Yozgat, işte tam böyle bir yerdi. Hem içimdeki, hem de dışımdaki zamanın yansımasıydı. Her sokağında bir hikâye saklı, her taşında bir anı vardı. Bu sokaklarda büyüdüm, bu mahallede olgunlaştım. Yozgat bana yalnızca doğduğum yer değil, gerçek edebi, vefayı, şükrü ve insanlığı öğreten bir okul oldu.

Her sabah, babanem ocak başındaki yemeğinin mis kokusu yayılırdı avluya,sokağa taşar, bütün mahalleyi sarardı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, tandırlığın damındaki küçük penceresinden süzülen ışık gölgeleri hızur verirdi karanlık odaya. O kokunun yönüne doğru, kapılarını açan komşular bir selam verir, "Bereketli olsun feriş!" derlerdi. Babanem, eli bol birisiydi , yüzünde sabahın neşesiyle cevap verirdi: "Buyur gurban olduğum birlikte olsun!"

Bunu bir alışkanlık, bir görgü kuralı olarak yapmazlardı. Selam, bizim mahallede dua gibi bir şeydi. Bir bakış, bir gülüş kadar değerli, bir kapı açmak kadar önemliydi. Babamın bir sözü vardı: "Selam verenin duası boş dönmez." Çünkü biz büyüklere, küçüklere yalnızca kelimelerle değil, kalpten kalbe bağlarla hitap ederdik.

Öyle ki her Anneler Günü’nde, mahalledeki her kadına, her kıza, babam elinde bir hediye ile dolaşır, onları mutlu etmeye ederdi. Sadece annemi değil, tüm mahalleyi düşünmek, sevgi ve saygıyı herkesle paylaşmak, onun yüreğindeki değerlerden biriydi. İşte o zaman anlardım: Gerçek mutluluk, paylaşmakla, küçük bir hediye ile kalpleri birleştirmekle gelirdi. Canım canım babam..

Mahallemizdeki yaşlılar da çok önemli bir yer tutardı. Süleyman dedem, her zaman yardıma ihtiyacı olanların yanındaydı. O, ihtiyaç sahiplerinin işini kolaylaştırır, her zaman en iyi şekilde yardımcı olurdu. Edeb, sadece sözle değil, eylemle de öğretilirdi. Dedeme "Sülük ağa derlerdi" ağır vakur babacan hali herkese güven verirdi. Herkesin işini kolaylaştıran bir ninni gibi gelirdi kulağımıza güzelseslenişi..

Muzaffer dedem ozandı sazı,sözü, o davudi sesi dinlemeye dıyulmazdı. Mahalledeki en çok sevilen biriydi. Her akşam eve gelen, dostlarıyla çalıp söylediği türküler, hem dertleri hem de neşeleri anlatan melodilerle herkesi sarar, dillerde dolaşırdı. Onun güzel muhabbeti , bir mahalle ruhunun en derin izlerini taşırdı. Bazen, o melodilerin içine dalar, bir anı canlanırdı gözümüzde. O yıllarda şiirlerimi kaleme alırdık ve birgün bende yazacağım derdim..

Annemmm, gönlü güzelim. Benim muhabbetine doyamadığım merhametli vicdanlı komik annem. Terziliğiyle hem mahalleyi hem de insanları birleştirirdi. Çeyizler hazırlarken, her dikişinde bir sevda, her kumaşta bir hikâye olurdu. O el işçiliğiyle büyüttü bizi, ama aynı zamanda sabrın ve sevginin de ne olduğunu öğretti. Annem fakirleti gözetir , onların dikişlerimi diker para almazdı. Başkarı dik olsun utanmasınlar diye onunda kendinin yapamadığı şeye yardım etmesinefırsat verirdi. İşte bu, mahalledeki gerçek barışı, gerçek mutluluğu anlatıyordu.

Yozgat’ın sokakları, bu tür anılarla dolu, bu tür değerlerle yoğrulmuştu. Kadınlar birlikte çörek, börek sararken, çocuklar top peşinde koşar, her an bir araya gelir, hep birlikte büyürdük. Kadınların elleri, yuvarlanan topu alırken, "Bu çocuklar büyüsün, yeter ki gözleri ışıldasın," diyerek hayır duaları ederlerdi. Hiç kimse yalnız değildi, herkes birbiriyle paylaşıyor, her sofrada bir parça daha ekleniyordu.

Mahallede kimse yalnız değildi. Bir kadın dul kalmışsa, ekmeğini kapısına bırakan bir el olurdu. Bir yetim varsa, mahallenin bütün babaları ona sahip çıkardı. İnsan, sadece kendi evinde değil, bütün mahallenin sıcaklığında büyürdü.

"Ve Zaman Değişti…"

Şimdi o sokaklar hâlâ duruyor ama eskisi gibi değil. Artık çocuklar, duvarlara yaslanıp hikâye anlatan dedeleri değil, telefon ekranlarını izliyor. Sofralar hâlâ kuruluyor ama bereketi eski dualarda saklı kalmış gibi. Komşular hâlâ kapının önünden geçiyor ama selam, rüzgâr gibi esip gidiyor.

Bazen düşünüyorum…
Biz mi büyüdük, yoksa biz büyüdükçe dünya mı küçüldü?


Ama şunu unutamam asla. Gerçek mutluluk, hepimizin içindeki iyilikten ve sevgiden geçiyor. Dedemin bir sözü vardı: "Edeb, insanın kalbindeki en değerli hazinedir." Çünkü insan önce edeb öğrenir, sonra ilim. Edeb, yaşamın her alanına dokunur; bir çocuğa, bir kadına, bir komşuya, bir hayvana…

İşte bu yüzden, mahallemin eski sokaklarına her adım attığımda, hala o eski sıcaklıkları, o eski öğretileri duyuyorum. Edeb, sadece bir kurallar bütünü değil; o, hepimizi birleştiren, hepimize sevgi, saygı ve şefkatle yaklaşmayı öğreten en kıymetli yoldu. Ve ben, o sokaklarda öğrendiklerimi, hayatımdaki çocuklara da aktararak, büyütmeye devam ediyorum. Ve çocukluğumun Yozgat’ını her hatırladığımda, içimde dedemin sıcacık sesi yükseliyor. Ve aynı cümleyi sürekli fısıldıyorum:

"Evladım, önce edebi öğren. Sonra ilmi."

Peri Feride ÖZBİLGE
05. 04. 2025

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sokakları edep kokardı yozgat'ın.... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sokakları edep kokardı yozgat'ın.... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SOKAKLARI EDEP KOKARDI YOZGAT'IN.... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Gönül Pınarı
Gönül Pınarı, @gonul-pinari
5.4.2025 06:03:08
Sadece Yozgat mı öyle dersiniz, yok yok ülkenin genelinde gözle görülen bir yozlaşma var.
Saygıdan sevgiden yoksun bencil hatır gönül bilmez vatandaşa yukarıdan bakan ukala tipler,
insana yahu bunlar nereden geldi dedirten kendini bilmezlerle doldu bırakın ilimi edebi ..... adeta.
Sanırım dindar nesil yetiştirme hedefi, bencil ve kindar nesili doğurdu dönüştü gibi.
Hani Anadolu'da bir söz vardır dimyata pirince giderken evdeki yarma bulgurdan olmak deyiminin hayata geçmiş hali gibiydi, bu anlamlı paylaşımda ifade edilen yaşananlar.
Kaleminiz daim olsun. Nicelerine diyor esenlikler diliyorum.
Saygılar.
Mehmet DEMİR
Mehmet DEMİR, @mehmetdemir1
5.4.2025 03:22:31
çok duyduğum çok fazla tanıdıklarım olmasından yola çıkarak renkli ve kendine has bir yapısı olduğunu düşünüyorum ve eminim ki yazınızın içeriği aslında gerçeğe daha net ışık tutmakta tebrik ediyorum kaleminizi...
selam ve saygıyla
Meyzem
Meyzem, @meyzem
5.4.2025 00:22:41
Bir Çorum'lu olarak Yozgat yazısı görünce hemen geldim okudum çok beğendim.
Kaleminiz var olsun
Selamlar
Etkili Yorum
Esrakilic1982
Esrakilic1982, @esrakilic1982
5.4.2025 00:18:11
Yozgat, dediğin yer, bir zamanlar hayatın kendisi gibi bir şeydi. Çocukluğumuzun en derin izlerini taşıyan, her köşe başında bir hayal, her adımda bir anı bırakan, sanki her köyde bir şarkı yankı buluyordu. "Evler ne de güzeldi" derdim, ama en güzeli bir insanın kalbi gibiydi, içi ne kadar sevgiyle doluysa o kadar büyür, büyüdükçe de etrafına o kadar ışık saçar.

Hani bazen yürürken, geçmişin kokusu seni yakalar ya, işte Yozgat da o kokuyu, o eski şarkıyı, o eski sohbetleri içinde taşır. Belki de büyüdükçe bir şeyleri kaybettik ama Yozgat’ı kaybetmedik, çünkü onun en derin, en gizli köşelerinde çocukluğumuz yaşamakta. Her zaman, bir yerlerde, o ses, o sıcaklık hala var, yalnızca zamanın göğsünde biriken tozları silmek gerekiyor.

Edebin, selamın, o eski sevdanın olduğu o mahalleler… Büyüdük, zaman da küçüldü belki, ama bir şey kesin; insanlar, kalbinde eskisi gibi yer bulabiliyor.

Yüreğinize sağlık
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL