TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN BÜYÜK YANILGISI


1


Yanlış Azınlık Politikası


Osmanlı mirasını devralan Türkiye Cumhuriyeti evvel emirde büyük yanlışlar yapmış, Cumhuriyeti yanlış temeller üzerine kurmuştur. Bu yanlışlardan biri azınlık politikasıdır, ikincisi ise ulus devlet anlayışı…

Azınlık politikasındaki yanlışlık öncelikle onları T.C. vatandaşı sayıp onlara ikinci sınıf vatandaş uygulaması yapması, onları dışlaması, en ufak bir fırsatta onların mallarını müsadere ederek yut dışına göçmelerine, mübadele politikasıyla ülkeyi terk etmelerine yol açmasıdır.

Oysa azınlıklar bu vatan coğrafi bünyesinin mikrobik varlıklarıydı ve bünye onlara karşı alyuvar ve akyuvarlarını üretmekteydi. Mikrop vücuttan atılınca vücut savunma mekanizmalarını üretmedi. Ve vücut zayıf düştüğü bir anda ateizm mikroplarının saldırısına uğradı ve maalesef vücut hazırlıksız yakalandığı için bu saldırı sonunda yenik düştü.

Bu büyük yanılgı vücudun yalınızca ateizm mikroplarını üretmesiyle kalmadı aynı zamanda İslam unsurunun yozlaşmasına, her şeyiyle Hristiyanlara benzemesine de neden oldu. Yemesi, içmesi, giyinişi, aile yaşantısı, hayat anlayışıyla tamamıyla Hristiyan batı alemine özenen bir ulus oluştu
.
Çıplaklıkta yarışan, modernliği çıplaklık olarak algılayan, cumhuriyetçiliği alabildiğine dekolte, alabildiğine mini giymek, bikiniyle denize girmek, içki içmek, kumar partileri düzenlemek, uyuşturucu partilerine katılmak olarak algıladı. Serbest yaşama, nikahsız birliktelik, çocuk doğurmama, zinayı yaygınlaştırma olarak algıladı. Tam olarak ahlaki bir tefessüh yaşadı, şimdi bundan kurtulmanın çarelerini arıyor, ama ‘bade harab’ ül Basra.

İş işten geçmişti. Olan olmuştu. İçimizde yabancılar türemişti. Mikrop bünyeyi sarmıştı. Kanser vücudu kaplamıştı. Habis ur her tarafı tutmuştu. Kanser hücresi asıl hücrenin yerini almıştı çoktan. Kanser vücutta hakimiyetini ilan etmişti. Halk ne kadar inanç değerlerine sahip çıkmak istese de olmuyordu. Yeni nesiller kanserli ortamda dünyaya gözlerini açıyorlardı ve daha doğar doğmaz ölüyorlardı.

Temeli yanlış atılmıştı Cumhuriyetin. Medeniyet köklerimize dinamit yerleştirilmiş ve hepsini birer birer berhava edilmişti. 200 yıllık Batılaşma macerası biz ne batılı yapabilmiş, ne de doğulu kalmamıza imkan bırakmıştı.

Kalkınma ve muasır medeniyet seviyesine erişme yanlış anlaşılmıştı. İlim ve teknikte ilerleme ve yarışma yerine giyim, kuşam ve yaşam anlayışında özenti başlatılmıştı. Onlar gibi yeme, onlar gibi giyinme, onlar gibi eğlenme kalkınma ve ilerleme sanılmış, çağdaşlaşma ve modernleşme dış görünüşe ve hayat anlayışına indirgenmişti.

Bu büyük yanılgı hala sürmekte, kanser hücreleriyle asıl hücreler arasındaki korkunç savaş bütün şiddetiyle ortaya çıkmaktadır. Millet tüm varoluş gücüyle bu yozlaşmaya direnmekte ama vücuda hakim olmuş bu hastalıklı zihniyet alabildiğine saldırmakta, vücudun korucu dinamiklerine pervasızca karşı oymaktadır.

Ahmet KEMAL