5
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
595
Okunma

Halk bilmez Silahlı Kuvvetlerin içini. Onlar için Ordu elinde silah uygun adım yürüyen, yürürken de
”Her şey vatan için… Her şey vatan için…” diye marş söyleyen askerlerdir.
Doğrusu da budur zaten.
Sınıflar vardır. Subay, astsubay yedek subay. Subaylarda asteğmen dâhil her rütbedeki subay astsubayların üstüdür. Çok duydum:
“Sen astsubaysın. Ama domino taşlı bir asteğmene selam vermek zorundasın.”
Bu da doğrudur.
Diğer kuvvetlerde nasıldır bilmiyorum.
Hava Kuvvetlerinde öyle değildir.
Otuz sene giydim o üniformayı.
Birçok asteğmenle çeşitli projelerde beraber çalıştım.
Bir çoğu orduya yıllarını vermiş muvazzaf astsubayların değerini bilir, saygısızlık etmezlerdi.
Aradan 30 küsur yıl geçmesine rağmen facebooktan bulmuştu beni. Sık sık görüşürdük.
“Abi biliyorsun. Oğlumun kısa dönem askerliği Isparta’ya çıktı. Teslim etmeye gelemedim. Yemin törenine gelsem. Hem seni görsem hem de oğlumu alıp gitsem. Nasıl olur?”
“Bal üstü kaymak olur Kartal tadından yenilmez. ( Adı Kartal olmamasına rağmen. Beraber mesai yaptığımız aylarda ki acarlığını görünce ona KARTAL ismini ben takmıştım.”
Burada nüfus kayıtlarımız ayrı olsa da bir kardeşim var. Silahlı Kuvvetlerle ilgisi yıllar önce yaptığı 18 aylık askerlikten ibaret.
Servet misafirim geliyor:
“ O iş bende abi.” Öyle derdi hep.
Gerçekten de o iş onda oldu. Kartal’ımızı sabah terminalde karşıladık. Saati gelince bizi tören alanına bıraktı.
Askerlerin uygun adım yürüyüşleri, yemin edişleri beni eski günlere götürdü. Gözlerim doldu. Törenden sonra
askerler ailelerine kavuştu. Yaşananlar koyunların kuzularıyla buluşması gibiydi. Aileleri gelemeyenler bir köşede boynu bükük beklediler.
Servet kardeşim bizi Isparta’nın gezilecek, görülecek yerlerine götürdü. Sonra yedik içtik. O günlerden bahsettik. Kah güldük. Kah duygulandık. Akşam her ikisini de yolcu ettik.
Dostluk böyle bir şeydi.
Vefa böyle bir şeydi.
Mutluluk mutluyum diyebilmekti.
Hepimiz mutluyduk.
En çok ta ben...