Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Suat Zobu
Suat Zobu

Çoros Gurkin / Han Altay

Yorum

Çoros Gurkin / Han Altay

6

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

942

Okunma

Çoros Gurkin / Han Altay

Çoros Gurkin / Han Altay

Türk kültürünü oluşturan o kadar çok değerimiz var ki!
Say say bitmez.
Kaçını biliyoruz?
Örneğin Göktürk Anıtlarının tamamını okuyan kaç kişiyiz? Bilge Kağan’ı Tonyukuk’u tam olarak anlayanımız var mı?
Shakespeare’den 500 yıl önce yaşamış ve eserler vermiş Kaşgarlı Mahmut’u, Yusuf Has Hacip’i bilen, okuyan kaç kişi var? Ya Yunus’u, Karacoğlan’ı, Pir Sultan’ı..? Ya yüzlerce binlerce kilometre uzaklarda yaşamış değerlerimizi...!

Sen, ben anmazsak, hatırlatmazsak bir Brezilyalı, bir Zimbabweli, bir İngiliz mi hatırlatacak?

İşte adını sanını hiç duymadığımız bir yeteneğimiz:
--

Türkçü Ressam ve Türkolog: Çoros Gurkin

Çoros Gurkin bu günkü Rusya’ya bağlı Altay Türk Cumhuriyetinde Ulalu Kurt’a bağlı Caş Tura’da 1870 yılında doğmuş bir Türk’tür.

Daha 8 yaşında iken resim sanatına olan ilgisi ortaya çıkmaya başlar. Önceleri insan ve hayvan resimleri yapar. Sonraları manzara resimlerine yönelir. Çok güzel resim yapmaktadır.
Profesyonel anlamda ilk yapıtlarını 1894 yılında vermeye başlayan Gurkin, 1895 yılında ünlü "Kamlanie" (Kurban Gecesi) adlı yapıtını ortaya koyar, doğayla iç içe olmak ve onu daha yakından tanımak amacıyla sık sık dağlara yolculuk eder.

Çoros Gurkin, Etnograf-Türkolog Anohin’in teşvik ve yardımlarıyla 1897’de Petersburg Resim Akademisine gitmek ister. Fakat başvurusunu geç yaptığı için akademiye kabul edilmez.

Akademide Prof. olan Ivan Shishkin adlı bir Rus ressam onun yeteneğini fark eder. "Akademiye ihtiyacın yok. İşte atölye, tuval ve boya... Gel, benim yanımda çalış." diyerek Gurkin ile birlikte çalışmayı önerir.

Birlikte çalışırlar. Bu süre içinde Gurkin’e hocalık yapan İvan Şişkin 1898 yılının Mart ayında ölür.

1899 yılında Petersburg Resim Akademisine sınavsız alınan Gurkin dört yıl bu akademide eğitim görür. Bu arada yazarlık ve araştırmacı yeteneği de gelişen Gurkin, Altay masallarını toplamaya başlar. 1926 yılında bu çalışmalarının meyvesi olarak Rus şair G. Vyatkin ile Altay masallarını Rusça olarak yayınlar.

1905 yılından itibaren Altay’da “Onos” adlı yerde yaşamaya başlayan Gurkin, Mariya Agafonovna Luzina ile evlenir. Bu evlilikten dört çocuğu olur. 1906-1917 yılları Gurkin’in sanat hayatının en verimli yıllarıdır. Ressam en ünlü eseri “Han Altay” tablosunun ilkini 1907’de yapar.

1907 yılında Tomks’ta 300’den fazla resmiyle ilk sergisini açan Gurkin sonraki yıllarda da pek çok sergi açar. 1917 devrimini Altay’ın geleceği açısından endişeyle karşılayan Gurkin ve Altaylı aydınlar Ruslara karşı çalışmalara girişirler. Sibirya’daki bütün Türk boylarını içine alacak “Karakorum” adında bağımsız bir Türk Devleti kurmaya niyet ederler. Hatta bu amaçla küçük bir ordu bile oluştururlar. Fakat ne yazık ki istedikleri sonuca ulaşamazlar.

Bu girişimin devamı gelmeyince Gurkin 1919 yılında önce Moğolistan’a, 1921 yılında da Sibirya Türkleri için düşündüğü devletin içinde yer alan ve onu bağırlarına basacak olan Tuvalıların arasına gider. 1940’lara kadar devam eden bu “Türkçü” hareketin ilk öncülerinden olan Gurkin bugün sadece Altaylılar tarafından değil Tuvalılar tarafından da bu yüzden sevilmektedir. 1917 Bolşevik Devrimiyle vatanına duyduğu sevgi yüzünden “halkının düşmanı” ilân edilen Gurkin, vatanından uzakta olduğu zor günlerini yine sanatla dolu olarak geçirir.

Çoros Gurkin fırçası ve kalemiyle hayatı boyunca bütün kalbiyle bağlı olduğu Altay kültürü için çalışır. Resimlerinde Altay’ın tabiat güzelliklerini, dinî ve millî kıyafetleriyle eşyalarını çizer. Gurkin, yok olduğunu gördüğü Altay kültürünü ve bu kültüre ait her unsuru resimleriyle âdeta ölümsüzleştirir.

Vatanına olan sevgisi ve özlemi hiç eksilmeyen Gurkin, 1925 yılında Tuva’dan tekrar Altay’a döner ve yurduna özlemini şöyle ifade eder: “Ne olursa olsun, burada, Altay’da tabiat ananın ortasında mutlu ve sevinçliyim.”
Aynı yıl Moskova’da iki büyük sergi açar. Bir yandan da bağımsız Türk Devleti kurulmasını gerçekleştirmeye çalışır.
1931 yılında N.İ. Çevalkov’la birlikte bir resim okulu açar ve bu okulda düşüncelerini Altay’ın yeni yetişen gençliğine aktarmaya çalışır.

Aynı yıl Atatürk’e 2 bavul dolusu Türk kültürü ile ilgili malzeme ve belge gönderir. Buradan, 6.000 km’lik bir uzaklıktan Atatürk ile iletişimde olduğu anlaşılmaktadır.

Gurkin 1936 yılında yani tam 29 yıl sonra Han Altay tablosunu yeniden yapar.

(Şimdi burada biraz soluklanıp yukarıdaki her iki Han Altay tablolarının arasındaki farka dikkatlice bakın lütfen. İşte iki resim arasındaki fark bu muhteşem Türk’ün kurşuna dizilmesine neden olacak kadar önemlidir birileri için.)

Bu tabloda 1907’de yapılan tablodan bazı farklılıklar vardır. Tabloda yapılan bu değişiklikler aslında gerçek hayatta nesilleri tüketilen Türklerin dramının yansımasıdır. Çoros Gurkin’in yirmi dokuz yıl arayla iki kez çizmiş olduğu bu resim Altay’ın devrimden önce ve sonraki durumunu gösterir.

Resmin 1907’de yani devrimden önce çizilen ilk şeklinde Gurkin, karların erimeye başladığı, tabiatın bahara hazırlandığı bir dönemdeki Altay doğasını yansıtır. Bütün heybetiyle gökyüzüne yükselen dağların zirveleri beyaz bulutlarla kaplıdır. 1936’da yaptığı tabloda ise Altaylarda kanatlarını açmış olan kartal yoktur artık. Dağlar ululuğunu yitirmiş, bulutlar kararmıştır. İlk tablodaki görkemli çam ağacı iyice cılızlaşmış ve küçük fideler de yok olmuştur. Bununla birlikte çamın hemen yanı başında bir başka çam daha büyümüştür. (Ruslar)

Çoros Gurkin’in Altayların işgaline tepki anlamına gelen Han-Altay tablosunu yeniden çizmesi bardağı taşıran son damla olur. Stalin yönetiminin katı ilkeleriyle çatışan düşünceleri nedeniyle daha önce bir çok kere tutuklanan Gurkin, 1937 yılında son kez tutukevine atılır. “Türkçü Ressam” olarak suçlanır ve aynı yılın 11 Ekim’inde kurşuna dizilerek öldürülür.

Çoros Gurkin, Sadece Altay Türklerinin değil Sibirya’daki bütün Türk boylarının çok iyi tanıdığı ve hatta efsaneleştirdiği bir önderidir. Onu dünyaya tanıtan ressamlığı olsa da Çoros Gurkin aynı zamanda bir Türkolog ve etnograftır. Günümüz Sibirya Türkleri için Gurkin’in başka bir önemli yönü de bağımsızlık kahramanı olmasıdır. 4000’e yakın eserle verimli bir sanat hayatı yaşayan, muhteşem resimleri ile şu anda; Gorno Altay, Bamaul, Novosibirşk, Tomsk, Irkutsk, Çita, Moskova, San Petersburg müzelerini zenginleştiren Çoros Gurkin, hem Altay Türklerinin hem de Sibirya’daki Türk boylarının ilk ressamı olarak kabul edilir.

Altay Cumhuriyeti’nin başkentinde büyük bir heykeli vardır. Pek çok yere ismi verilmiştir.

Ruhu şad olsun.


.

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çoros gurkin / han altay Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çoros gurkin / han altay yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çoros Gurkin / Han Altay yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
İBRAHİM YILMAZ
İBRAHİM YILMAZ, @ibrahimyilmaz1
21.4.2022 23:35:19
Merhaba Suat üstadım, şanlı mesleğinizle özdeşleşen yazılarınızı çok kez okuyorum.
Hele bu yazınız kendini Türk hisseden her yurttaşımızın okuması, düşünmesi, ve mensup olduğu halk ve ülkesi için daha çok çalışmasını tetikleyen bir yazı.
Kutlarım engin bilgi dağarcığınızın güzelliğini ve akıcı anlatım gücünüzün özgünlüğünü.
Emeğe ve sanata saygımla esenlikli kalınız.
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci, @ahmetzeytinci
20.4.2022 22:01:46
Çoros Gurkin'i tanımak ne güzel. Daha böyle gün yüzüne çıkmamış ne değerlerimiz var. Unutmamak ve unutturmamak ana gaye olmalı gelecek nesillere anlatılmalı... Kutlarım içtenlikle...
neneh.
neneh., @neneh-
19.4.2022 23:54:50
Muhteşem!..Değerlerimize sahip çıkmalıyız.Zira değerlerimiz ile değerlendirileceğimiz muhakkak..Kaleminiz daim olsun.Sağlıcakla..Saygıyla..
Etkili Yorum
Alibaba
Alibaba, @alibaba2
19.4.2022 22:48:00
10 puan verdi
Saygıdeğer abim; öncelikle bu eşsiz, engin bilgileri bizimle paylaşarak, hafızamızın derinlerine işlediğin için teşekkür ederim.
70-80'li yıllarda okuduğum dönemde, Türk tarihi ve edebiyatı hakkında verilen bilgiler malumu olduğun gibi; Türk tarihi Osmanlıdan dışarı çıkmıyor, Edebiyatta ise en fazla Yunus Emre'ye kadar gidilebiliyordu. Şimdi ise; Şeyhler, Şıhlar ve İslam tarihi adı altında bir sürü palavralardan ibaret dersler görülüyor.

Bir şiirimde "mutluluğun resmini ressam çizemez ama - Şairler denizleri yaktı senin yüzünden..." dizesinin açıklamasını bir çok arkadaşım sormuş, "Şair Nazım Hikmet Ran ve Ressam Abidin Dino'nun arasında geçen ünlü bir anekdottur..." dediğimde, hiç biri Abidin Dino'yu ya tanımıyor ya da Türk olduğunu bile bilmiyordu. Kaldı ki "Çoros Gurkin'in Han Altay" adlı eserlerinden veya başka Türk kültürlerinin varlığından haberimiz olsun.

Elbette ki her bilgi ders sıralarında verilemez. Senin de bu bilgileri kendi araştırmaların ve ilgin nedeniyle ortaya koyduğun aşikar. Ve elbette yüz kişiden birisi bile senin sergilediğin özveriyi sergileyemez. Bunun için ilk önce (yok olmaya yüz tutmuş) okuma kültürü, ilgi, birikim ve zaman gereklidir. Sanırım ve maalesef bu konuda da kuşak olarak son nesli temsil ediyoruz.

Einstein’a mal edilen “Korkarım ki bir gün teknoloji, kitap okumanın, insan iletişiminin ve yakınlaşmasının önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak” sözünün haklılığına doğru son hızla ilerliyoruz.

Zaten çok fazla uzatarak, yeteri kadar saygısızlık ettim sanırım. Affola...

Hem yazı hem de anlatım yine nefes kesiciydi.
Sen bu bilgileri bizlerle paylaştığın sürece, daha ne güzelliklere tanık olacağız kim bilir. Eksik olmayasın.

Tebriklerimle, sonsuz saygılarımı bırakıyorum buraya...
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
19.4.2022 21:36:29
Güzel bir çalışma anlamlı bir anlatım ile yazılmış kutluyorum
ŞÜKRÜ ATAY
ŞÜKRÜ ATAY, @sukruatay
19.4.2022 20:53:28
10 puan verdi
Saygıdeğer üstâdım,

Türk kültürünü oluşturan o kadar çok değerimiz var ki!
Say say bitmez.
Kaçını biliyoruz?
Örneğin Göktürk Anıtlarının tamamını okuyan kaç kişiyiz? Bilge Kağan’ı Tonyukuk’u tam olarak anlayanımız var mı?
Shakespeare’den 500 yıl önce yaşamış ve eserler vermiş Kaşgarlı Mahmut’u, Yusuf Has Hacip’i bilen, okuyan kaç kişi var? Ya Yunus’u, Karacoğlan’ı, Pir Sultan’ı..? Ya yüzlerce binlerce kilometre uzaklarda yaşamış değerlerimizi...!

Sen, ben anmazsak, hatırlatmazsak bir Brezilyalı, bir Zimbabweli, bir İngiliz mi hatırlatacak?

İşte adını sanını hiç duymadığımız bir yeteneğimiz:
--


Aynen söylediğiniz gibi Türkçü Ressam ve Türkolog: Çoros Gurkin'i sayenizde öğrenip bilgi edinmemize vesile olduğunuz için gönülden kutluyorum tebrikler.
Aslında böylesine herkesin bilmediği bilgi ve önemli sayılabilecek anı paylaşımları güne gelmesinde yarar var ama dün olduğu gibi özellikle de seçimler yaklaştığında her zaman kendi yaptıklarını değil de geçmişi karalayan vıcık vıcık siyaset kokan yazıların güne gelip polemiğe neden olunmaması gerekir.
Böyle konularda bilgi sahibi olmak isteyen araştırıp okur, gerçi şu anda neredeyse karşı tarih oluşturacak kadar taraflı bilgi kirliliği var, eğer kişide de trollük yeteneği varsa bunu çok suistimal edebiliyor.
İyi ki okumuşum dediğim paylaşımınız için gönülden kutluyorum. Kalitesi olan insanın paylaşımı da kalitesini yansıtır bu durum tersine durumlar için de geçerlidir.
Sonsuz selam, saygı ve hürmetlerimle.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL