1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1944
Okunma
Osman Kılıçkıran
"O" başlıklı şiiri, "O’ nu Hatırla" ile birlikte okursanız daha kolay anlayabilirsiniz. O ile ben, Kur’ an- ı Kerim’in tanımladığı Allah’ ı kastediyorum. Ama çok sayıda değişik özellikler taşıyan yaratıcı olduğu iddia edilenlere inananlar da mevcut.
Şiirde geçen ’ızdırapla-lezzetin’, ’ sevgiyle- tiksintinin’ , ’ faydalıyla- zararlının’, ’ yiğitle- kalleşin’ gibi ifadeler çelişki gibi görülebilir. Ama bunların hepsinin yaşanan birer hakikat olduğunu biliyoruz.
Allah insanı özenerek yaratmış. İnsana hiçbir canlıya vermediği kendi ruhunu üflemiş. Bu nedenle de cinlerden, meleklerden ve şeytandan üstün kılmıştır. Şeytana insana secde etmesini söylemiş, şeytan beni ateşten onu (topraktan) balçıktan yarattın, ben ona secde etmem (bir yoruma göre secde, tapınmak anlamında değil, revarans dedikleri saygıyla eğilme diz kırma anlamındadır) demiştir.
Allah insanı yarattıktan sonra başıboş bırakmamış, ona doğru ile yanlışı, zararlı ile faydalıyı da öğretmeye çalışmıştır. İnsanoğlu başlangıçta kısa bir ömür sürmekteydi. Tabiatla mücadele edip hayatta kalmaya çalışıyordu. Bazı şeyleri öğrenmesi güç ve zor oldu. Taşları tahtalara geçirip keser, kazma, zıpkın gibi şeyler yapmayı yüzlerce sene sonra öğrenebildi. Allah insanlara yol göstermek için kitaplar ve onların içindeki bilgileri uygulamalı olarak öğretmesi için de peygamberler gönderdi
Akıl gibi bir nimete sahip olduğu için, insanların bir kısmı gönderilenlere inandı, bir kısmıysa inanmadı. Hz. İbrahim önce ayı, yıldızı, güneşi tanrı olrak düşündü. Onların batıp gittiklerini görünce caydı. Kendini bile balta darbelerinden koruyamayan putların da yaratıcı olamayacağına karar verdi. Sonunda yaratılmışların hiçbirine benzemeyen, zaman ve mekanının ötesindeki Allah’ ı tanıdı, kabullendi. Aradan binlerce yıl geçti 2017 ’ lerde bile ateşe, hayvana, insana(puta) tapanlar mevcut.
Allah yarattığı şeylerde bir intizamın olduğunu söylüyor. Allah melekleri yaratmış ; onlar günah işlemeyen varlıklar, şeytansa hep kötülük yapan ve yaptıran bir özellik taşıyor. İnsan akıl sahibi olduğu için tercih etme avantajına sahip. İsterse iyi, isterse kötü olabiliyor. Allah’ ın tavsiyelerine isterse uyuyor, istemezse uymuyor. Eğer iyi, doğru ve adaletten yana olursa yükseliyor, tersi olursa hayvanlardan bile aşağı düzeye düşüyor. Allah insana verdiği aklı olumlu yönde kullanmasını istiyor. Kullanmama ihtimali olduğu için de, ödül- ceza sistemi getiriyor. İyi, doğru ve adili bildiği halde, kötü, yanlış ve zalimliği tercih edeni cehenneme gönderiyor. Allah kitabında bu dünyanın geçici olduğunu esas hayatın öldükten sonra başlayıp , sonsuza kadar devam edeceğini vurguluyor. İnsanları bilmediklerinden değil, bildiklerinden sorumlu tutuyor. Bir sınav yeri olan dünyada insan sonsuz hayatının rotasını bizzat kendi belirliyor. İşte bu doğrultuya uygun düşen olumlu ve olumsuz şeyleri yaratıyor. Bu husus aynı zamanda İslamın beş şartından biridir. Müslüman ’ hayır ve şerrin Allah’ tan geldiğine ’ inanmak durumundadır.
Bu dünyada yaşamak için, yemek, içmek, nefes almak zorundayız. İnsan vücudu varlığını sürdürmek için Allah’ ın insanlara faydalı olsun diye yarattığı bitki ve hayvanlardan yararlanır. Yiyip içtiklerinin faydalı olan kısmını alır, organlara dağıtır, faydasızları zararlıları dışkı olarak dışarı atar. Menekşeler , lavantalar, güller güzel kokar amma dışkı çirkin kokar Neden? Çünkü sıvısında olmasa bile katısında çok mikrop vardır. (Dışkılar güzel koksaydı, belki onu evlerde saklar ve kullanırdık) . Allah insanları, dışkıdan yani mikroplardan uzak durmalarını sağlamak için, namaz kılarken üstünüze dikkat edin, dışkı bulaşmış olmasın diye tedbir almaya sevketmiştir.
Hayvanlar aleminde de denge vardır. Bazı hayvanlar çok fazla çoğalırlar. Başka bir hayvanda onların 20-25 binini tek başına yer. Balıkları örnek olarak gösterebiliriz. Yılan tehlikelidir ama akrepten korkar. Onu görünce hareketsiz kalır. Ama akrebi de başka bir hayvan korkutur. O hayvanı görünce akrep hareketsiz kalır, o da akrebe yaklaşıp beynini yer.
O başlıklı şiirde sıralanan özelliklerin hepsini, Allah’ın bir sebebe dayalı olarak yarattığını vurguluyoruz. İnsanların karamsar olmamaları için de Allah’ ın sıfatlarından GAFUR kelimesini kullandım.( Allahın affediciliğini hatırlatıyor.) Yani Gafur, Rab, Hak derken şirke girmiş olmayız.
Yaratıcı, kişiye göre değişse de, tektir. 3-4 tane yaratıcı olduğunu varsayalım. Mesela, bunlar insan beynini paylaşmış olsunlar. İnsan beyni dakikada milyarlarca işlem yapmaktadır ve bu işlemler uyum halinde yürümektedir. İnsan beyni 4 ayrı programa göre çalışsa, bütün organlar birbirine girer. Halbuki bir profesör cerrahın tespitine göre, beyinde bulunan 100 milyar civarındaki nöron arasında iletişim ve uyum vardır. Eğer nöronların birkaçı arasında uyumsuzluk olursa beyin kanaması, epilepsi gibi hastalıklar meydana gelmektedir. Aynı şey makro- kosmosda yani, evrende de geçerlidir. 4 ayrı plan/ yazılım bütün uzayı birbiriyle çarpıştırabilir. Çekim güçleri içinden çıkılamaz hale gelebilir. Bunu çoğaltabiliriz. Biz güneşe insanı yaşatacak kadar uzak veya yakınız. Dünyanın dönüşü eğimi vs. yine aynı şekilde. Değişik yazılımlar dünyayı yaşanamaz hale getirebilir.
Bu ve benzeri nedenlerle, ’O’ diye ifade ettiğim yaratıcı tektir. Bunu kabul etmeyen birkaç milyar insan olsa bile.