Duvarlar, yollar ve son olarak kehribar. Bir şehir insanının atına bindikten sonra gözüne kestirdiği bir patikaya sapma ya da susadığında atından inip bir derenin en temiz yerinden su içip, beş on dakika oyalanma şansı yok. Planlanmış yolların akışına uyumlanmayı küçümsemiyorum. Muhakkak ki bir yüce tasarımın, eşsiz bir zekanın sonucu her halinden belli olan trafik lambaları, kavşaklar ve uyulması elzem tüm kuralların huzurunda saygıyla eğiliyorum. Saygım ve korkum her zaman uyumlu olmamı sağlamıştır. Bir başka sonucu olarak da başkalarının vakitlerine ve alışkanlıklarına göre yaşayan biri olduğumu açıklıkla söylersem geçenlerde sorduğu bir sorunun cevabını aceleyle vermeye çalışırken zihnimde bombeleşen bütün reaksiyonların sonucu olan cümlelerimin dizilimini yetersiz bulduğundan ocak ayına kadar meşgul olacağını söyleyen birinden bu planlanmış durumu duyduğum andan itibaren o zamana kadar dünyadan yüzde kaç oranında eksileceğimi hesaplamam gerekip gerekmediği gibi sorgulamalar eşliğinde oldukça yorulabilirim. Şimdilik bunu yapmıyorum. Demeye çalıştıklarımızla, hemen yakınındaki kör bir kuyuda yatan gerçek manayı sabah uykusundan uyandırmak oldukça ümitsiz görülebilir. Dünya üzerinde yaklaşık iki yüz çeşit bulaşık yıkama alışkanlığı olduğu gibi gereksiz bir haberi duyduğumdan beridir de kelimelere bakışım şu yaşıma kadar oluşturduğum tüm yargıları derinden sarsacak şekilde değişmiştir. Bu durum, bir ağaca iki farkli isimde seslendiğimiz gerçeği ortadayken oldukça acıklı bir çaba olarak da görülebilir. Bahsettiğim ağaç kadim uygarlıklardan şimdiye hüzünden sebeplenmiş, acıdan yönelmiş haliyle Selvi ya da Servi olup ölümün dünyada bir çırpıda çeşitlenen milyarca sesinin sembollerinden biri olarak belki de ona Temmus demeliyim. Bakıyorum da bunca kalabalık, insan seli, dünyanın en uzun cümlesini kurma çabam ve trafik lambaları arasında seninle aramız ne de çabuk açılmış da ilk cümlemdeki son kelime olarak asıl seni anlatmak istediğim o anları hatırladım. Zaman gibi insan da anbean çeşitleniyor, kehribar. Anlatacaklarım bir patika yola girmeyi istese bile henüz bir rengin bana anlatacaklarını duymaya hazır mıyım bilmiyorum. Çünkü seni gördüğüm ilk anı hatırlıyor ve oldukça korkuyorum. Ancak seni bilmediğim bir karanlıkta görebileceğimi bilerek, üzerimde yama gibi duran tüm renklerin bağıl sonuçlarının, gayretli karşılaşmaların, gıcırdayan konuşmaların ve aynı yolların ruhuma benek veren hastalığının geçmesini bekliyorum. Lütfen sen de bekle... |