28
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
2116
Okunma


Corana denilen düşman peşimize düştü. Onunla başa çıkılamayınca Savcı Sağlık; mazlum olsak ta bizi
tutukladı. Biz 65 yaş üstü dinozorlarız. Kaçanlar oldu hapishaneden, oyuncağı olduk onursuzların.
Biz kimdik?
Siyah önlük giyer beyaz yaka takardık. Okula yürüyerek gider, yürüyerek gelirdik. Servislerimiz, kreşlerimiz, özel dershanelerimiz yoktu bizim. Matematik defterlerimiz sarı yapraklıydı. Silgimiz kaybolmasın diye boynumuzda asılıydı.
Yerlerde kilimler serili, duvarlarımızda geyiklerin, kahveci kızların resmi bulunan halılarımız ya da ağlayan çocuk resmi asılıydı. Misket oynar, çember çevirirdik. Sabahları erken kalkar simit satar, tatillerde ustaların yanlarında çıraklık yapardık. Yük olmazdık ailelerimize. Mahalle bakkallarımızda -Peşin satan Veresiye satan-resimleri asılı olsa da, veresiye defterleri hep masalarının üstünde dururdu. Beş kuruşa iki Erden şekeri, on kuruşa bir külah leblebi tozu alırdık. Türlü, çeşitli şekerlemelerimiz yoktu bizim.
Önceleri hiç yoktu. Sonraları paket yayın yapan renksiz televizyonlarımız oldu. Kaldırımlarda şip-şak cı siyah beyaz fotoğrafçılarımız vardı. “Gözünü kırpma, Çekiyorumm”diyen. Telefon konuşmalarımızı PTT’ye yazdırır sıramızı beklerdik. Sonra çevirmelilerine kavuştuk, çocuklar gibi sevindik. Mesajlarımız ELT telgrafla gönderilirdi. Bayramlarda şehir resimli kartpostallar verirdik postaya. Postacılarımız gelir, selam verirdi, herkes ona bakar merak ederdi. Sokaklarda aylak aylak gezmez mutlaka bir iş bulur çalışır, bir baltaya sap olurduk. Aç olsak da az yer “doydum” diye kalkardık sofradan.
Çocuk felcinden topal kaldık. Kızamıktan aşılar olduk. Analarımız, babalarımız veremden öldüler
Kanımızın deli deli aktığı koç yiğit yıllarımızda dövdük, dövüldük. Vurduk, vurulduk. Bölüşmeyi gerektiğinde dövüşmeyi bildik. Gözümüz karaydı. Pire için yorgan yaktık. Arkadaşımız için kendimizi merminin önüne attık. Biraz deliydik, biraz hırçın, biraz mutaassıp, biraz solcu, biraz milliyetçiydik. Ne hak yedik ne de hakkımızı yedirdik. Sıkıyönetimler, hakaretler, baskılar, hapisler, ekonomik krizler gördük.
Para da, makam da gözümüz, fakire, güçsüze sözümüz olmadı. Hak dedik, adalet dedik. Güce tapmadık. Güçlünün önünde diz çökmedik. El etek öpmedik
Belki biraz serttik ama her zaman da merttik. İşimizi en iyi yaptık. Hile hud’a bilmedik.
Âşık olduk söyleyemedik, çıkma nedir bilmedik. Ama hep okuduk;
Kemalettin Tuğcu’ları, Nazım Hikmet’leri, Necip Fazıl’ları, Arif Nihat Asya’ları, Abdurrahim Karakoç’ları, Ahmet Arif’leri, Yaşar Kemal’leri, Hüseyin Nihal Atsız’ları okuduk. Akıllıydık, bilgiliydik, hayatı yaşayarak öğrendik, tecrübeliydik.
Her ne kadar 65 yaşın üstündeysek de, halâ genciz, halâ delikanlıyız. Halâ ideallerimiz var, sözümüzün eriyiz.
Biz özeliz. Özel bir nesiliz biz.
Üç kuruşluk neşeniz için bizlerin gururuyla oynamayın.
Antikayız, ama kıymetliyiz.
Değerimizi bilin.
Bize iyi bakın.
Bizi örnek alın.