Merhaba Hocam

Mehtaplı bir gecede göğe bakan hemen her insan yıldızlarla, samanyolu ile bezeli bir gökyüzü görür ve temaşa ederken, tarihe bakan pek çok insan algısına, dünya görüşüne göre değişen farklı manzaralar bulur karşısında

Oysa aktüalite aynı aktüalite

Cumhuriyet döneminde olduğunu söylediğiniz hususların hemen hepsi gerçek de, hangi anlamda?

Bir kere Cumhuriyet, ne Osmanlı'nın yahut Selçuklu'nun yükselme devrini müteakip kurulur ne de İslam kültür ve medeniyetinin Abbasi ya da Endülüs çağını takiben

Zirvelerle uçurumlar arasında mukayese yapmak fizik bir karşılaştırma ise ne kadar sağlıklı netice verebilir ki?

Bir şeyin iyi nüveleriyle başka bir şeyin kötü hallerini kıyaslamak ya da

Yazınızın bana en ilginç gelen cümlesi; "Oysa azınlıklar bu vatan coğrafi bünyesinin mikrobik varlıklarıydı ve bünye onlara karşı alyuvar ve akyuvarlarını üretmekteydi. Mikrop vücuttan atılınca vücut savunma mekanizmalarını üretmedi." bölümü oldu açıkçası

Bu tip tasvir ve sembolizme şapka çıkartırım da yine üstte arz ettiğim çekinceyi dillendirmekten alamam kendimi

Hani aynı tarihin parçaları görünen iyi ve kötü, güçlü ve zayıf evreler arasında kimya mukayesesi yapmamak hali

Cumhuriyeti kuran yapı çöken bir imparatorluk ve medeniyeti teneffüs ederek büyür, yetişir ve Ziya Paşa'nın meşhur beytiyle "Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm
Dolaştım mülk-i islamı bütün viraneler gördüm" şeklinde bir izlenim alır

Kuşkusuz Cumhuriyeti kuranlar arasında da belirli görüş ayrılıkları vardır. Ya da Cumhuriyetin ilk dönemini yaşayan Osmanlı neslinin görüşleri arasında farklar da bulunmaktadır.

Azınlık meselesinden almışsınız genel olarak

Osmanlı azınlıklara karşı hoşgörülü bir siyaset izler onları özümser şüphesiz

Ve fakat azınlıklar son devre gidildikçe hudutsuz bir güç elde ederler ve kontrolden çıkarlar

Hatta harpler döneminde özellikle Rumlar ve Ermeniler bazında ayrılıkçı düşler görmeye ve kiliseleri silah deposu kılmaya dahi başlarlar

Yahudiler belki de o tarih itibariyle devletsiz olmanın etkisiyle ya da siyasi yapılarına uygun biçimde nüfuzlarını arttırmak maksadıyla İstiklal harbi döneminde milli mücadeleye karşı daha teşvik edici, destekleyici bir tavır takınırlar

Önemli ölçüde bağımsızlıkla birlikte Rum ve Ermenilerle o ülkelerdeki Türkler arasında mübadele yapılması buna karşın Musevi azınlığımızın Cumhuriyetin iyi yurttaşları kabul edilmesi kanımca bununla ilgili gelişmeler

Varlık vergisi ve 6-7 Eylül gibi evreler ise milli burjuvazi teşekkül ettirmeye dönük çabalarımızın tezahürü olmakla birlikte sancılı neticeler doğurduğu da muhakkaktır

Ancak bu olayları besleyen Cumhuriyet devri yönetiminin tarihsel/psikolojik arkaplanına da eğilmek gerekir düşünceme göre

Osmanlı, Türk'ü rençber ve asker bellerken devşirmeler ve gayrı müslim azınlıklar orantısız güç kazanırlar nihai noktada

Ve imparatorluk içerisinde en son uyanan milliyetçilik Türkçülük olmaktadır

Şüphesiz dış Türkler bazında biraz daha erken

Fransız ihtilalinin Osmanlı'nın aleyhine işleyen menfi neticeleri olmakla beraber Türklük hissinin hırçın dalgalar halinde sahilleri dövmesinde Osmanlı devrinin Türk ve azınlık politikalarınında psikolojik etkisi olmalı

Giderek artan biçimde Türk'ün azınlık, azınlığın ekseriyet halini almasını elbette nüfus üzerinden sayısal okumamak gerekir

Nihayet 6-7 Eylül 1955 hadiselerinin hazin neticeleri muhakkaktır, azınlıklar özelinde İstanbul'un ticari ve kültürel birikimidir yağmalanan

Ne ki, dediğim gibi tarihsel süreçlerin ördüğü etki tepki/ifrat tefrit mekanizmasının işleyiş biçimini de yabana atmamalı kanaatimce

Evet nihayet, yüreğinize emeğinize kaleminize kelamınıza bereketle hocam

Saygı ve selamlarımla...





levent taner tarafından 2/19/2020 2:09:21 PM zamanında düzenlenmiştir.