9
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
958
Okunma

Bu spor salonu 24 saat açıktır. Giriş ücretsizdir. Tek şart üye olmaktır. Salona gitmeye gerek yoktur. Üyelere bir tık’la salon önlerine gelir. Her gün iki dalda yarışma düzenlenir. ATLETİZM ve DANS. Her yarışmada olduğu gibi bu yarışmada da hakemler vardır. Gece 12 de o günün iki dansçısını ve bir atletini birinci seçerler. Atilla İlhanın bir şiirinde“Ne kadınlar sevdim zaten yoktular.” Dediği gibi. Hakemler kimlerdir? Hangi kriterlere göre birincileri seçerler. Yarışmacılar bilmez, bilemezler. Ancak hakemler tüm yarışmacıları görür onları titizlikle takip ederler.
Bu spor salonunda yapılan yarışmanın daha iyi kavranması için herhangi bir gün yapılan bir yarışmadan örnek vereyim sizlere:
ATLETİZM:
O günkü yarışma sırıkla yüksek atlama ağırlıklıydı. Yarışmacılar çıkardılar eşofmanlarını hünerlerini gösterdiler. Birçok yarışmacı çıtayı geçemeseler de, katıldıklarına dair kayıtlarda isimleri vardı. Bir yarışmacı sırığı eline aldı. Koştu, koştu. Yerine yerleştirdiği sırıkla yükseldi. Havada bir perende attıktan sonra çıtayı geçti. Diğer yarışmacılar bu yarışmacının performansını çok beğendiler. Çılgınca alkışladılar. Alkışlarda kayda geçti.
Şimdi sıra; takım elbiseli, sporla hiç alakası olmadığı, ancak hatırlı biri olduğu yürüyüşünden belli olan birindeydi. Ağır ağır yürüdü. Diğer sporculara el salladı. Gülücükler gönderdi. Vee… Çıtanın altından yürüyerek geçti. Diğer sporcular “Neler oluyor? Spor mu şimdi bu?”diye hayret içerisindeydiler. O da kayıtlara geçti.
DANS:
Uzun sarı saçları, düzgün vücudu ve kurallara uygun kıyafetiyle çok güzel bir kız çıktı önce sahneye. Parmak uçlarında yükseldi. Kollarını, bacaklarını uyumlu bir şekil de hareket ettirerek dansını tamamladı. Bilenler “ Bu kuğu gölü balesi.” Dediler. Alkışladılar.
Peşinden koç bir yiğit çıktı sahneye. Öyle bir Zeybek oynadı ki. Yürekler coştu. Gözler doldu. Eller patladı alkışlamaktan. Cepkeninin cebinden çıkardığı TÜRK BAYRAĞI nı sallayarak ayrıldı sahneden.
Diğer bazı sporcularda sahneye çıkıp hünerlerini gösterdiler. Daha sonra bir müzik sesi yükseldi salondan:
Parmağında Yüzükler Kolunda Bilezikler,
Oy Sana Dolanayım Oy Oy Emine’m,
Nedir Bu Güzellikler, Nedir Bu Güzellikler.
Müzikle beraber iki kişi fırladı sahneye. Ağır, hantal vücutlarıyla eğildiler, kalktılar bazı anlamsız hareketler yaptıktan sonra sahneden ayrıldılar.
Bir sporcu fırladı atletizm pistine. Ne olduğu anlaşılamayan garip hareketler yapıp geldi yerine oturdu.
Yanında ki arkadaşı sordu:
“Ne yaptın sen şimdi? Yaptığın hareketler hiçbir spor dalında yok.”
“Sen anlamazsın. Hatta hiç biriniz anlamıyorsunuz beni. Ben inanıyorum. Öyle bir gün gelecek ki. Benim hareketlerim Olimpiyatların yarışma listesine girecek.”
Çantasından çıkardığı çeyrek ekmek arası peyniri iştahla yedi. Dans yarışmasına koştu. Tekrar yerine geldiğinde yorgunluktan gözleri kapanıyordu. Sandalyede uyuya kaldı.
Başka birisi elini, kolunu sallayarak bağıra bağıra siyasi, dini nutuklar attı. Tatmin olmadı Milli değerlere de dil uzattı. Oysa bura da sadece spor karşılaşmaları yapılırdı. Kimse onu ciddiye almadı.
Saat gece12’ ye gelmişti. Sonuçların açıklanma zamanıydı. Hoparlörden gelen ses:
“ Alo alo… Ses kontrol. Ses kontrol…”
Sessizlik salonu teslim aldı. Çıkan tek ses sporcuların yürek atışlarıydı. Hoparlördeki ses tane tane konuşmaya devam etti:
“ Bu gecenin birincilerini açıklıyorum. Atletizm birincisi: SIRIK ATLAMA ÇITASININ ALTINDAN GEÇEN ADAM.
Dans birincileri:
Parmağında Yüzükler Kolunda Bilezikler,
Oy Sana Dolanayım Oy Oy Emine’m,
Nedir Bu Güzellikler, Nedir Bu Güzellikler
ŞARKISINA OYNAYAN ÇİFT.
Ses kesildi.
Sırıkla atlayan, balerin ve zeybek oynayan delikanlı bu sonuçtan hiç memnun olmadılar. İtiraz edecek olsalar da karşılarında sadece bir hoparlör vardı. Sesin sahibi bilinmiyordu.
Sporcular eşofmanlarını çıkartıp ertesi güne soyundular. Umutlar yitirilme meliydi.
“Ohh… Saat 12 yi geçti. Yine iki yarışma hakkı daha kazandım.” Diye sevinen biri vardı.
Ekmek arası peynir yiyen sporcu…