(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Anıdaki arkadaşın köpeğini maalesef ki kaybetmişiz. Gerçekten üzgünüm... Bana bu ırkın ne kadar asil ve güzel olduğunu gösteren köpekti. Kıçımdan ısırık da alsan, kızımın en nefret ettiği köpek de olsan seni seviyorum Mia <3 Uzun gezintilerimiz ve beni kısa sürede sahiplenişin özeldi. Hep güzel hatırlanacaksın...
hayvanlara da sorabilseydik keşke, et yemek istiyor musun, bir evde kapalı kalmak istiyor musun, hadım edilmek istiyor musun, çiş eğitimi almak istiyor musun vb. sadece ölü etleri değil, canlı etleri terbiye etmeyi de seviyoruz sanırım... ilginç bir yazıydı. saygılar.
Okuma ve değerlendirme için çok ama çok teşekkür ederim. Benim düşlediğim dünya Dostoyevski'nin 'Gülünç Adamın Düşü' adlı fantastik öyküde, karakter ortalığı karıştırmadan önceki dünya. Orada kimse birbirini yemiyor, kaçacak bir yer yok, üreme sıkıntısı yok, çiş önce toprak, sonra da meyve oluyor ve kimse kimseden kaçmıyor. Youtube'da da bir animasyonu var, tavsiyem olsun. Saygılar benden. Tekrar teşekkürler.
Hürmetler benden güzel kardeşim. Artık sevmiyorum diyelim. Sizin oralarda gezdim ben, çalıştım gezdim diyelim. Sıcak sevmem ama oraları severim, hem adım da oralardan...
değerli hocam; sondan gidersem, hayvan gibi anılmak isteyenler ile ağaç gibi anılmak isteyenler arasındaki fark beslenmede gizli derler, derler derler..
şahsen gönül, kalp ve yürek aynı manayı çıksa da, ileride, üç bacaklı merdiven misali asla kavuşamazlar, ve sevdikleri harfler ve işaretler de bu üçü apayrı olsa gerek..
gönlü büyük olan arif, kalbi büyük olan zarif, yürek dersek belki de beyaz kurt ile kara kurdun savaş meydanı..
en çok hafler de bu meydana seçilir öze.. ayrılır özde..
ve başta belki yoktu harfler.. sadece simge.. gördüğünü en kapsamlı şekilde anlatma, amblem, resim, kuşatıcı şekil..
şahsen sert sesleri çok kullanırım ancak hiç sevmem ç k l p ş t z...çan kan-kin, lan,pin, şan, tin, (z) z: burada bile muamma mesela bana.. b: ben c: can d: din f: fen g: gen h: han vb vbçağrıştırabilir bir bakıma. n yi kaynaştırma harfi olması bakımın almak gerekti..
sesli harfler için şimdilik sükut ki onların da incesi makbuldür ağaçlar gibi asırlar devirmek için...gibi..
güzel hayallere düşüncelere ve çağrışımlara daldırdı yazınız.., güne gelmesine de ayrıca sevindim. bir öncekilerden bir yazınız güne gelseydi daha çok sevinirimdim.. lakin bu da sevgi, hikmet, incelik, gülzar kokuyor.. saygılarımla.. esen kalınız..
Çok muteber bir açı bu. Saygıyı hak eden cinsten. Harflere de ağaca da. Ağaçlar da, üstünde bir sürü şeyi yaşadığımız dünya da konuşabilen varlıklar.
Semboller... Semboller ve açıklamalarının olduğu 1000 sayfalık bir kitap var. Öncesinde bir sahaftan artık basılmayan bir kitabı kurtarmalıyım, sonra da semboller ile ilgili olanı alacağım. Kelimelerin köklerine inmeyi seviyorum. Sembollerin, anlatımların alfabelere geçişi de ilgimi çekiyor. Arap alfabesi mesela, çok net biçimde ateşten esinlenme...
İki ismim ve bir de erkek ismi olan soy ismim var, hepsi sert sert harfler. (: Sesler ve frekansların insan üstünde, insanın kolaylıkla sezemediği bir etkisi vardır. 'T' çok sert bir harf gibi gelir bana. Girdiği kelimede bir zorbalık, diktatörlük rolü üstlenirmiş gibi bir hali var. Türkçe'de Tengri --> Tanrı var. Trump, Putin, RTE ilk aklıma gelen sert abiler. Kelimelere de doğrudan etkisi var; 'dikTa, yapTırma, eTTirme, saTma, aTma, perT' gibi gibi gibi...
İyi sabahlar diyeyim yine, biyolojik saati bozuk olan herkese sevgiler. (:
Hayvan tüketmek konusunda en çok tedirgin olduğum şey, onların anılarını,bilinç ve hislerini de sindirdiğimiz yahut sindiremediğimiz gerçeği. Aslında böyle düşününce insan eti ve hayatı yemenin de kötü olabileceğini fark ediyoruz; upss.. insan veganı da olmak lazım. :) Asıl gizli yiğidoluk, insanın kendini de yememesi mesela; ama konu uzun, hayat kısa..
''Kendikendiniyiyipbitiriebilengiller'' sözünü de rüyalarımda duyduğuma eminim. Hangi rüyam hatırlamıyorum şimdi.
İzlediğim en sert filmde ana karakter bir kasap. Filmde öyle ''ölüm olmadı ama ölüm gibi bir şey'' oldu...
Mesele et yemek ya da yememek de değil, gerçek olabilmek sanki. Sadece, artık hayvanların gözünün içine daha gerçek bakabiliyorken, duru görü kısmına da yatırım yapmış olduğumu fark ediyorum. Bir tür ödül mekanizması aslında.
Hayat kısa ama gerçek değil. Konu ile ilgili türlü türlü şarkı türkü, şiir var zaten. En güzel dillendiren yine Shakespeare sanki..?
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.