- 440 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hava Çok Soğuk 2
Güne telefonun çalmasıyla başlamış, apar topar giyinip Ahmet’in kaldığı otele gitmişti.
Oda kapısının önünde ne kadar durduğunu hatırlamıyordu.
’Ne olursa olsun bu görüşmeyi yapmalıyım,’ diye mırıldandı. Yaşadığı bu kararsızlık Ahmet’in alkol yüzünden kendisine yaşattığı sıkıntıların iziydi. Kapıya vurmasıyla kapının açılması arasında geçen zaman ona çok uzun gelmişti. Ahmet kapıyı açtığında içeri girmesi için eliyle işaret etti. Ona hoş geldin diyecek gücü kendinde bulamamıştı.
Halide içeri girdiğinde yatağın karşısındaki, kirden griye dönmüş, bir zamanlar beyaz renkte olduğu anlaşılan iki kişilik kanepeye oturdu, Ahmet de onun yanına sokulup elini tutmak istedi, o kaçırdı.
’Seni son kez dinleyeceğim Ahmet.’
’Sevgilim, yalnızlık sonsuz bir bozkır gibi, sensiz yapamıyorum, affet beni, alkolü bıraktım. Bundan sonra alkol kapımı çalmayacak.’
Kim bilir bu son cümleyi ondan kaç defa duymuş ve kaç kere onu affetmişti. Çekingen gözlerle ona baktı. ’Acaba her şey eskisi gibi olabilir miydi? Bunu başarabilir miyiz?’ diye düşündü.
Ahmet konuşuyor, o dinlemiyordu. Bir labirentin içinde kaybolduğunu hissediyordu. Bir an yatakla komodin arasında sıkışmış bir şarap şişesi dikkatini çekti.
Ayağa kalkıp Ahmet’e baktı. Kendini konuşmaya zorladı, yapamadı. Yaşadığı hayal kırıklığı ve kızgınlığını yanına alarak koşar adımlarla kendini odadan dışarı attı.
Ahmet oturduğu yere mıhlanmış, bir türlü son veremediği bağımlılığının utancıyla ne yapacağını şaşırmıştı. Gittikçe siyahlaşan beyaz duvara bakarken düşünceleri kaybetmenin verdiği acıyla yoğruluyordu.
İçi ürperdi. Üşüyordu. Hatasının onu yalnızlığa mahkûm edeceğini anlamıştı.
Halide durağa doğru yürürken yol boyunca mağazalara kafasını çevirip bakmadı bile. Halbuki ne çok severdi vitrinlerin önünde oyalanmayı.
Caddenin karşısına geçti. Yorulmuştu. Çiçekçi dükkânının önünde durdu.
Vitrinde asılı duran yazıya gözü ilişti. ’Papatya tohumu bulunur.’
Bahçesini bahara hazırlamalıydı. Dükkâna girip tohumlardan bir avuç satın aldı.
Otobüse bindiğinde Ahmet’in sözü kulağında çınlıyordu. ’Yalnızlık sonsuz bir bozkır gibi.’
Evinin bulunduğu sokağa girdi, eriyen karların oluşturduğu su birikintileri üzerinde yürüyordu.
Elindeki poşete bakarken düşündü. Baharın gelmesine az bir zaman kalmıştı. Yeşile tekrar merhaba demek, sabahları kuşların ağaçlarla konuşmasını duymak ne güzeldi.
O da yapabilir miydi bunu? İçindeki kış bahara dönüşebilir miydi?
Botunun su aldığının farkına bile varmadı. Hava çok soğuktu ama üşümüyordu.
Hava Çok Soğuk 2 Yazısına Yorum Yap
"Hava Çok Soğuk 2 " başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.