7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1738
Okunma

[ kalin ]
Babaların nasihatleri, duaları vardır. Biz bazılarını anlamasak ta onlar anlamlıdır. Mesela benim babam:
“Dallanın budaklanın evlatlarım.” Derdi.
Babamın bu sözünden bir yazımda bahsettiğim de Aynur Engindeniz kardeşim:
“Abi dallanmayı anladım da, budaklanma ne?” Diye sormuştu.
Ben de babama sormuştum aynı soruyu:
“Oğlum dallanma erkek çocuklarının çoğalmasıdır. Budaklanma ise evden ayrılan kız çocuklarının ana gövdede bıraktığı izdir.”Demişti.
Evet…Dallandık da, budaklandık da. Ama şimdi eşimle hayata başladığımız yerdeyiz. İki ikiyeyiz.
Üç kuşumuzu da yuvadan uçurduk. Ağacımızda iki budak izi, başka ağaçta budak izi bırakıp kendi bahçemize aşıladığımız bir de fidanımız oldu.
Şimdi üçü de dallandılar. Başka ağaçlardan henüz fidan aşılamasalar da zamanı gelince o da olacak. Onlarda çocuklarını evlendirecek hayırlısı ile yuvadan uçuracaklar. Bu bir döngü. Benim yaşadıklarımı onlar da yaşayacaklar.
Oğlum aradı beni:
“Babam sizleri çok özledim. Eski günleri unutamıyorum.Hele o taksi olayı hiç aklımdan çıkmıyor."
Uzun uzun anlattı. Demek ki özlem onu alıp eskilere götürmüştü.
Unutamadığı olay şuydu:
O yıllarda askeri okulda öğrenci. İzin vermişler. Bize gelecek. Annesiyle balkondayız. Gözümüz yolda. Saatler durdu sanki. Heyecanla gelmesini bekliyoruz. Bir taksi durdu. İnen oğlumuzdu. Taksi gitti. Merdivenlerden düşercesine indik. Sarıldık Oğlumuza. Kokladık. Öptük. Eve girdik. Annesi sevdiği birçok yemek yapmış.
Oğlumuz heyecanlı. Heyecanlı olduğu kadar da telaşlı. Cebinden çıkardığı bir kağıda bir şeyler yazdı.
"Unutmadan yazayım da. Valizimi indirirken bakmıştım. Plaka numarası ile taksimetrede yazan miktar."
“ Bir şey anlamadım. Hayırdır?”
“Baba cebimdeki para taksimetrede yazan miktarı vermeye yetmedi. -Bu kadar param var . Bekle babamdan alıp geleyim- dedim. Verdiğim parayı da almadı.-Helal olsun. Sen öğrencisin.- Dedi .Bastı gitti."
Yanlış anlar diye bir şey söylemedim. Annesi duramadı:
“Ama oğlum biz sana yeterli para göndermiştik!”
“Evet anne param vardı. Ama bir arkadaşımıza para gelmedi. Durumunu biliyorduk. İzine gidemeyecekti. Ben ve birkaç arkadaşım ona destek olduk. "
Bilirim yatılı öğrenciliği. Bir tek sigarayı bile paylaştığınız günler olur.
“Tamam oğlum hallederiz. “ Dedim.
Biliyordum huyunu. Hak konusunda titizdi.
Ertesi gün sorduk,soruşturduk. Taksiciyi durakta bulduk. Parasını verip teşekkür ettik. Çayını içtik. Sohbet ettik.
“Allah oğlunuzu size bağışlasın. Bu devirde böyle evlat? Niye bu kadar büyüttünüz ki? Biz nelerle karşılaşıyoruz. Ben zaten hakkımı helal etmiştim. Bana dönerek:
“Size bir şey soracağım. Madem siz de eski askersiniz, niye oğlunuzu da asker yaptınız?”
“ Benim fabrikalarım vardı.-Gel oğlum geç fabrikaların başına- dedim. Dinlemedi.- Ben baba mesleğini seçeceğim asker olacağım- dedi. "
Güldük. Şakaydı tabi…
Şimdi düşünüyorum. Maddi durumum iyi, ya da o zamanlarda da şimdi ki gibi durumlar olsaydı. Oğlumu yine de asker yapar mıydım?”
“Bilmiyorum.”
Pişman mıyım?
Kesinlikle değilim.
Ben sizlerin verdiği vergilerden aldığım maaşımla üç evladımı büyüttüm. Evlendirdim. Ev ocak sahibi yaptım.
Şimdi de O yine sizlerin verdiği vergilerden aldığı maaşıyla evini kurdu. Bir tek oğlunu okutuyor. Doğruluktan sapmadı. Hiç bir rüzgara da kapılmadı.
Sizler sağ olun.
VATAN SAĞ OLSUN…