25
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1769
Okunma

Patlıcanlar közleniyor ve kokusu tüm apartmana yayıldı. Közlendikçe ocağın üzerine damlayan sulardan kapkara bir leke oluştu. ‘’Şimdi bunu nasıl temizleyeceğim’’ diye düşünürken sıkıntılı bir tıslama çıkıyor dudaklarımın arasından. Patlıcanların yandıkça küçülen yanları, küçüldükçe daha nefis kokması durumunu kendime uyarlıyorum. Davlumbazın gürültülü sesini kesip daha çok odaklanıyorum.
Harlı bir ateşe benziyor yaşamak zorunda kaldıklarım. Ben yandıkça tüm parlaklığım, tenimin tüm pürüzsüzlüğü yok oluyor. İçime içleyen yaralardan bambaşka bir kokuyla eviriliyorum. Artık eskisi gibi değilim ama bu halimle daha farklı ve derin anlamlarla buluşuyor yaşadıklarım.
Közlenmiş olan patlıcanların yerini kırmızı biberler alıyor şimdi. Onları gülüşüme benzetiyorum. Eskiden gülümsediğimde gözlerim küçülene kadar yüzüm gerilir, buruşurdu. En sonunda kocaman parlak kırmızı gibi bir tebessüm otururdu yüzüme. O günlerde herkes çok içten gülümsediğimi söylerdi. Hayat dolu olduğumu bir gülüşle tüm evrene gösterebilirdim.
Biberler közlenirken gözüm televizyona kaydı bir ara. Yine haber kanalında takılıp kaldığımı hatırladım ekranla göz göze gelince. Adamın biri karısını sokak ortasında dövüyordu görüntüde. İçimden kopup dökülenleri iki damla göz yaşına sığdırdım. Biraz sonra iki evladını (birisi iki, diğeri dört yaşındaymış sanırım) öldürdüğü haberini geçmeye başladılar. Televizyonu kapatıp bir sigara yaktım.
Biberler artık gülümsemiyorlar ve buruşup küçüldüler. İşte şimdi onlarda bana benzediler. Öyle küçülmüş hissediyorum ki yok olup gitsem kimse farkıma varmazmış gibi geliyor. İranlı kadınları düşünüyorum… Beyaz örtüleriyle direndikleri şeyin karşısındaki güçlü duruşu çok sevdiğimi fark ediyorum. Hepsini közlüyorlar ve şimdi dünyaya saldıkları o rayihalı koku artık fark edilecek kadar güçlü. Bu güzel!
Çok güzel bir salata ortaya çıkarıyorum sonuçta. Renkleri ve kokusuyla göz alıcı. Oysa az önce közlenirlerken çok çirkinleşmişlerdi. Yeni bir şeye dönüşmek onları çok güzel oldurdu. Bu benim eserim.
Geçen gün öğlen tatilinde işyerinde kaldım. Yapmam gereken pek çok iş birikmişti. Odamda çalışırken koridordan gürültüler gelmeye başladı. Yerimden tedirginlikle kalkıp kapıya yöneldim. Kapıyı açarken kalbim yerinden fırlayacak gibi hızlı atıyordu. Korkak bir kedi gibi başımı koridora uzattım ve o anda benden başka çalışan kimsenin olmadığını fark ettim. Psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşündüğüm bir adam koridorun diğer tarafındaydı ve çok öfkeli görünüyordu. Kapalı kapıları tekmeliyordu ve çok yüksek sesle hakaretler ediyordu.
Kapıyı kapatıp odama saklandım. Öyle hızlı nefes alıyordum ki bir süre sonra bu düzensiz soluk alıp vermek yüzünden başım dönmeye başladı. Belki tansiyon değerlerim ve diğer vital bulgularımda değişmişti. Bilemiyorum… Özetle korkuya bağlı bir şok geçiriyordum. Bir anda yine bütün hayaletler gün yüzüne çıktılar. Kendimi o banyoda buldum. Sonra o mutfakta, sonra yine o banyoda …. Sonra o evin koridorunda saçımdan sürüklenmeye başladım…
Arkadaşımın beni sarsarken seslenmesiyle kendime geldim. Masanın altına nasıl girdiğimi ve orada ne kadar süredir hıçkırarak ağladığımı hatırlamıyorum. Etrafıma toplanan insanların sorgu dolu bakışları arasında kendimi çıplak gibi hissettim. Kazağımı, eteğimi çekiştirip kendimi kapatmaya çalıştım. O öğlenden sonra hiç kendime gelemedim.
Dokuz yaşında evlenmek mi dediniz? Lütfen aynaya bakınız… Sizler insan mısınız?
Asla bir feminist olmadım. Ev işlerini hep ben yaptım ve sebebiyle hiç ilgilenmedim. Tahsil hayatımla hiç böbürlenmedim. Anne olmayı her şeyden çok istedim ve bu uğurda pek çok şey feda ettim. Tüm bunların arasında sadece bir insan olduğumun görülmesini istedim.
Şiddet mağduru biri olduğunu gizlemek uğradığın şiddetten çok ağırdır.
Diyanet işleri….!!! Dostum senin temsil ettiğin dini reddediyorum. Sayın yetkili sen hiç dört duvar arasında psikolojik veya fiziksel şiddete uğradın mı?
Bu hayatı yaşamak zorunda olduğum ve travmalarımı kazıyıp atamadığım için tüm her şeye lanet olsun….
Deniz...