Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
Den(iz)
Den(iz)
VİP ÜYE

MONTAİGNE İLE KUŞKU SOHBETLERİ

Yorum

MONTAİGNE İLE KUŞKU SOHBETLERİ

17

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

2023

Okunma

Okuduğunuz yazı 13.11.2017 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
MONTAİGNE İLE KUŞKU SOHBETLERİ

MONTAİGNE İLE KUŞKU SOHBETLERİ

Bazen okudukça anlamlanan dünyaya ve kendime çocuksu bir şaşırma ile bağlanıyorum. Bunu başarmış olan bir yazara, bir bilgine ne çok şey borçlu olduğumu ifade etmek için dayanılmaz bir istek duyuyorum.

Hayatın anlamını hem de felsefeye doyurarak anlatabilmek büyük bir ustalıktır. Montaigne ‘’felsefe yaşam içindir’’ derken öylesine bir cümle kurmamıştır. Bakmaktan fazlasını yapanlar için doğanın kendi felsefesi bir mucizedir.

Felsefeyi anlamak ve bağlılık yaşama sevinci verir. Kendini tanımak ve kendine dönmek fırsatlarını önümüze serer. Felsefenin bilgeliği gün ışığı kadar aydınlık ve doğaldır. Aslında anlam yüklemek ve sindirmek basit bir dil ile anlatıldığında bir çocuğun anlayacağı sadelikte mümkündür. Montaigne bir çocuğun felsefe ile büyütülebilmesinden bahsederken tam da bundan bahsediyordu.

Felsefenin kuralı erdemli olmaktır. Gerçek erdem ise hayatı güzel yaşamaktır. Montaigne anlattıklarıyla öz olarak sadece bundan bahsetmiştir.

Din ile felsefenin kavgası ve aslında özüne indiğimizde ayı şeyi işaret ediyor oluşları kendi ironisini doğurmuştur. Hem din hem de felsefe vicdanı sorgulatır. İçinden çıkılmaz bir denklemden söz etmiyorum. Dinin kuralları çerçevesinde bir felsefesi olmadığını kim söyleyebilir.

Montaigne iç huzuruna ve vicdana işaret ederken bazı örnekler vermiştir. Bir iğne çalan çocuğun bir altın çalmak konusundaki eylemsel olasılığın yüksekliğinden bahsetmiştir. En basit hali ile yine bir gerçeği gözler önüne sermiştir.

Pek çok suç örneği ile vicdan kirliliğinden bahsedebiliriz. Felsefenin suç dediğine din günah demiştir. Aradaki fark hiçbir bilginin savunduğu kuramına ihanet etmemiştir. Felsefeye inanan ve yolundan giden diğerleri de. (Bu konuda Nietzsche gerçeği hakkında ayrıca yazacağım ) İç huzuru için kirlenmemeyi seçen zaten günahta işlememiş olacaktır.

‘’Ben neysem ne durumda ise eylemlerimde ona uygun olur ‘’ dedi Montaigne
‘’ Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye yapan adamdan hayır gelir mi ?’’ dedi sonra ..

Bu cümlelere itiraz edecek bir din var mı? Kendi ruhumuzu doyurmak için yaptıklarımıza bir yafta bulmamız veya bir şeye dahil olmamız gerekli mi?

İnsan en tehlikeli canlıdır. Az şey verip çok şey istemeyi hak sayması bile bu tespit için yeterli kanıttır. Doğayı terk ettik ve başkalaştık. Ona her kısa dönüşlerimizde duyduğumuz mutluluğun sebebini bana biri açıklasın.

‘’ İnsanlara inanmak canavarlara inanmak gibidir’’ dedi bu kez Montaigne

Korkunç bu…! Ancak tartışılmaz derecede haklı bir cümle. William Shakespeare’in ünlü ‘’ Atinalı Timon’’ eserine dikkat çekmiştir. Gerçek dostluk ve bize kattıklarından bahsetmiştir.

Dostlukların ruhların birbirini apaçık hali ile görmekle geliştiğini anlatmıştır. Öyle güzel ifadeler kullanmıştır ki zamana meydan okuyup hala güncel kalabilmiştir.

Aynı yolda yürümeye mecbur olduklarımız değil ayrı iken bile hayattan aynı tadı aldıklarımız ile dostuz diyebiliriz. İşte savunduklarının bendeki iz düşümü budur.

Kahvemden bir yudum alırken ‘’acele gecikmedir’’ diyen Quintus’un sözlerine yer verdiği ‘’Denemeler’’ kitabından ardı arkasına cümleler geçiyor aklımın derin kuyularından. Düşündükçe yazılan kitabın bir yaşamak için bir rehber el kitabından farkı olmadığına karar veriyorum.

İlk okuduğunda basit ve sıradan cümleler gibi duran yazılanların hayatın ve insanların ta kendisi olduğunu fark ediyorum. Sadece kendini anlattığını söyleyen büyük ustanın yazılarında kendimi bulabilmek ise tuhaf bir heyecana neden oluyor. Garip bir şekilde pozitif olmaya itiyor insanı onun gibi düşünmek. Aynı zamanda öyle çok sorgulamaya koyuluyorsunuz ki pek çok şeyin yani gözlerinizin önünde öylece duran her şeyin farkına varıyorsunuz.

Çıkarımlarımdan bazıları:

1. Beden dili ile yaptıklarımın ve yapacaklarımın sınırı yok. Sadece ellerimi kullanarak bir insana pek çok değişik duyguyu hissettirebilirim.

2. Ağır cezalar suça teşvik eder. Bir ceza suç ölçüsünde makul olursa suçlunun suçunu kabul edip buna göre şekillenmesi daha kolay olur.


3. Korku güçtür. Aynı zamanda ölümden daha dayanılmaz bir beladır. Pan’ın saldığı iddia edilen panik ise tüm bildiklerimizi yanlış yaptırabilir.

4. Tehlikelerden kaçmak korktuğumuzu başımıza getirir. Bu aslında bir doğa kanunudur. Bir hayvan diğerini kaçtığı sürece kovalar.


5. Şu çıkarımın güzelliğine bakar mısınız; acı çekmekten korkan biri zaten korktuğu için acı çekiyordur.

6. Kendi gördüğümüz dünyanın en gerçek olduğunu da kim söylüyor? Bu cümleyi sordurabilen bilgeyi saygı ile selamlıyorum. Gözlemlediklerini harmanlama yeteneği önünde saygı ile eğiliyorum.
Doğaya dönüyorum ve bildiklerimi aktarıyorum. Maymunların altı farklı tipte re k körlüğüne sahip olduklarını biliyor muydunuz? Pek çok rengi algılamakta sorunları var.

Güvercinlerin tam tersine milyonlarca rengi algılayabiliyor olmasına ne diyorsunuz? Diğer canlı türlerine göre gözlerinde çok daha fazla ren reseptörleri mevcut.

Kedi ve köpekler renk körüdürler ama özellikle kediler gece görüşü konusunda insanlar çok daha başarılıdırlar. Koku ve ses algıları ise tarifsizdir.

Farklılıklar ve doğanın bize sunduğu kaynaklar saymakla bitmez. Tüm bu gerçekler ortada iken insanın tüm doğayı kendi gerçeklerine uydurmaya çalışması büyük bir acımasızlıktır. Sadece doğanın bir parçası olmayı bilmeliydik.

7. Çoğunluğun dikte ettirdiklerine boyun eğmeyi bırakmalıyız. İnsan kendi aklına güvenmeli ve doğruyu bulabilmeli. Kimsenin aklından bir şikayeti olmadığını düşünecek olursak bunu başarmak zor olmamalı.

8. Birbirimize v en çok da fikirlerimize tahammülsüzüz. Tartıştığımız kişinin aslında önce düşüncesine, sonra kendisine öfkeleniriz.

Tartışmalar sabit fikirlerin yüksek sesle dile getirilmesi sonucunda yine herkesin kendi yönüne gittiği eylemlerdir. Bize vereceği tek fayda tartışan kişinin özlüğünü görebilmek olur.

9. ‘’Sürekli kullanılan sözcükler değerini yitirir’’ dedi.
Düşünün; aşk, sevgi, güven, inanç…

10. ‘’Mutluluk ve mutsuzluk ölçüsü yapılacak bir şey değildir’’.
Kime ve neye göre ,hangi zamanda …? Bir cümle ile bir duygunun açılımı ve değerlendirmesi ancak bu kadar net ifade edilebilirdi. Biz miktar ve etkenleri hesap ederken geçen zamanı hiç düşünmüyoruz.

11. Değişmeye kapalı, değişkenliğe açık birer hayvan olarak her saniye başka türlü olabiliriz.

Yine de çizilmiş bir yolda yürümekten vazgeçmeye cesaretimiz olamıyor. Bunu yapmak demek tüm rahatlıklarımızdan vaz geçmek demektir. Kendimizi bulmak bu rahatlığın yanında oldukça önemsiz kalıyor.

12. Sahip olduklarımız değil farkında vardıklarımız bize keyif verir. Sahip olduklarımıza en son ne zaman dönüp baktık ki? Ruh ve beden sağlımızın yerinde olmasının değerini kaybedene dek anlamıyoruz.

Hayatımızdaki sorunların sorun olmasına sebep bizlerken başka bir neden aramaya gerek var mı?

Sürek li kendimize acıyarak zamanla hislerimizin diğerleri için önemsizleşmesine neden oluruz. Kanıksamak biz insanların en kolay başardığı eylemelerden biridir.

İşte felsefe tüm bunlarda farkındalık yaratarak bize güçlü görünmeyi değil güçlü olmayı öğretir.

13. Haklarımız olmalı… Hiç kimseden bir şey beklemiyorsam benim olana dokunulmamalı. Kişisel alanlarımız işgal altında iken benlik duygumuz erimeye devam edecek.

14. Her biriniz, her birimiz güvenilmez varlıklarız. Değişkenlik beni zaten yeterince güvenilmez kılıyorken başkalarının kendime dâhil olmasına gerek yok.

15. Tüm sınırları zorluyoruz. İyi olmaya çabalamak kötü olmanın ilk sapağıdır. Her şey olması gerektiği kadar olmalı.

Ölçüsüzce sevmemeliyim mesela. Bu mutluluk getirmez. Ölçüsüzce vazgeçişler de aynı şeydir.

Buna en çarpıcı örnek; yaşamaya sınırsızmış gibi sarılmak veya ölümü çok fazla kabullenmek arasında fark olmayışıdır.

16. Aşktan bahsedelim biraz. Hayata dair en güçlü duygulardan biridir. Arzusu ölçüsünce önemsediğimiz ve bize verdiği acı derecesinde değer biçtiğimiz, vazgeçemediğimiz aşk.

En basit haliyle önümüzde duruyorken elimizin tersiyle ittiğimiz aşkı bunca büyütmek sadece yanılsamadır.

Buradan hareketle doğru, basit, sıradan olan şeyler her zaman insanlar için değersizdir. Karmaşıklık neden bu kadar göz alıcı gelir?

Oysa doğa en basit kuralları ile bizi kendisine hayran bırakır. Tüm dinler hayatı en basit haliyle görmeyi söyler. Din savunucularının yaşadığı hayat gözler önünde oldukça inanç zayıflığı veya inkârı felsefenin suçu olabilir mi?

Tek suçlu ‘’Evrim Teorisi’’ … Böyle bakınca gülümsemeden edemiyorum.

17. İnsandan daha saçma bir varlık yoktur. Bir savaş uğruna yaşıyoruz tüm hayatı. Kendi kurallarımızı, kendi önceliklerimizi yaratıp onlar uğruna ölmeyi bile göze alabiliyoruz. Bundan daha kötüsü ise bu değerler uğruna öldürmeyi seçmekten gurur duyabiliyoruz.

Bazılarıma üstünlük payesi veriyoruz ve onlarında sonuçta sadece birer insan olduklarını söylemekten çekiniyoruz.

Bu üstünlük payesi verdiklerimizden yönetme görevi almış olanlar mademki sırada insanlar değiller vaat ettikleri ölçüsünce sorumludurlar. En önde gelen vaatleri akıllarıdır. Sıradan bir insan gibi basitçe kandırılmaları kabul edilemez.

Bizden kendimize ihanet etmemizi isteyen bir lider sadece onun doğrularına inanmamızı ve biat etmemizi bekler. Oysa bilmedikleri şey kendine bile ihanet eden biri kime ihanet etmez ki?

18. Özgür olmak için içimizdeki kötülükten kurtulmalıyız. Ayrıca kendi aklımızla tartmayı öğrenmeliyiz. Kendi aklımızla gideceğimiz yolumuzu belirlemek diğerine göre akılsız olduğumuzu göstermez. Hatta pek çoğu diğer yolu seçmiş olsa bile.

19. Kendi yasalarımızı ürettik ve doğaya ihanet ettik. Doğanın bir parçası oluşumuzu inkâr ettiğimizden beri hiçbir şey yolunda gitmedi. Doğanın sahibi olduğumuzu sanmak yanılgısından kurtulmamızı söyleyen felsefe şimdi haklılığının tahtında oturuyor.

Kendimizi yetersiz görmek doğadan uzaklaşmaktan gelir. En ışıltılı kitaplardan seçilen cümlelerle konuşmak bizi bilgin yapmaz. Bu bize değerde katmıyor ki. Öğrendiğimiz her ne ise kendi örneklerimizi üretemiyorsak hiçbir ilerleme gösterememişizdir. Kendimizden katmadığımız hiçbir paragraf olamaz. Gözlem bizi kendi doğrularımıza götürecektir.

Doğanın gücüne inanmak en zoruymuş gibi davranırız. Oysa en gerçek mucizeler ondadır. Durağanlık burada da kaybettirir. Yeni öğrendiğimiz ve daha büyüğünü görmediğimiz sürece her şey mucizeymiş gibi gelir. Doğa sınırsızlığı ile onu keşfetmemizi bekliyor.

20. Prensiplerimiz olmalı ve onları biz belirlemeliyiz. Bu alışkanlıklarımızın kölesi olalım anlamına gelmiyor. Edinilmiş davranışları sorgulamak bizi özgür bırakacaktır. Ahlak değerlerimizi kendimize göre şekillendirmeliyiz. Bir çocuğa ise ilk öğreteceğimiz şey ise ahlak değerleri olmalı ve zaman içinde doğru olanı bulmayı başaracak kadar özgür davranmasını sağlamalıyız.

Kendimize sıfat aramak gibi yorucu bir işle uğraşmak yerine kendimizi aramayı seçmeliyiz. Merak ve arama tutkusunun peşini asla bırakmamalıyız. Felsefe bunu söyler. Dinde aslında bunu söylerken hurafeler bizi sorgulamayan canlılar olmaya itmiştir. Bu durumdan karı olan yaratıcı değil se kimlerdir?

Değerlerimizi olmasını, ahlaklı olmayı, kötülükten arınmayı, alçak gönüllü olmayı ve tüm bunları bir ödül ya da ceza için yapmamayı söyleyen felsefe dinin gerçek yüzünü göstermiyor mu?


21. Üzerinde düşünmek ve kabul etmek zorunda olduğumuz ölüme de dinin ve felsefenin bakış açısı çok benzerdir.

Ölüme hazırlanmayın! Ölüme hazırlanmak ölümün kendisinden daha zordur. Felsefe ölüme hazırlanmayı değil yaşamayı bilmeyi söyler. Din ise kendi bedenimden sorumlu olduğumuzu söyler. Kendi bedenimize yapacağımız eziyetin günah olduğunu anlatır. Öyle ise bu durumda ölüme hazırlanmak bu kadar ağır bir yük ise kendi bedenimize ve ruhumuza böyle bir eziyeti yapmamızı bize hangi din söylüyor? Bir yaratıcı insanları böyle bir ağırlığın altında ezileceğini hesap edemez mi?

Ölüm yaşının normalliği yüzyıllar boyunca değişkenlik göstermiştir. O zaman demeliyiz ki şu yaşım ölmek için pek çoğunun ulaşamayacağı bir yaştır.

Kendi varlığımız ve yaşama hakkımız en değerli olandır ve iç güdülerimiz bize bunu söyler. Dünya üzerinde bir gün öleceğini bilmeden yaşayan tek bir kişi yoktur. Beni diğerlerinden farklı yapan bu yaşama hakkını iyiliklerle geçirip doya doya yaşamak olmalıdır.

Dünyada sonsuza dek yaşamanın zaten bir anlamı yok. Mevsimler biter yeniden başlar, günler biter yeniden başlar ve hayat bundan ibarettir.

Hayat ve ölümün tadı mayhoş bir lezzettir. Hiç biri diğerinden daha etkin değildir. Krallar, hünkârlar, fakirler ve çocuklar için bile asla çok lezzetli ve tatlı bir hayat yoktur.

Ölümü kabullenmek üzerine en güzel örnek ;

Bir dostu Sokrates’e "Yargıçlar seni ölüme mahkum etti." diyor.
Sokrat da "Doğa da onları..." cevabını veriyor.

22. Son olarak felsefe yapmak kuşku duymaktır. Oysa pek çoğu çözümlerden oluşuyor sanırlar. Dinde aslında koyduğu kurallar ile çözümlerden çok kendimizi sorgulamamızı istediği kurallar koyar.



Şüpheci günler diliyorum …


Sevgilerimle...


Deniz...





SEÇKİ KURULUNA TEŞEKKÜR EDERİM.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Montaigne ile kuşku sohbetleri Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Montaigne ile kuşku sohbetleri yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MONTAİGNE İLE KUŞKU SOHBETLERİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
selahattincansız
selahattincansız, @selahattincansiz
24.11.2017 20:58:34
geç kalmış bir yorum.

itiraf etmeliyim ki başlığı görünce kendimi eleştirmeye hazırlamıştım.
ama harika yazınızı okuyunca bütün silahlarımı utanarak toprağa gömdüm.
felsefeye değil belki ama 'batı felsefesine' özellikle suçları ve sonuçları açısından eleştirilerimi saklı tutarak sizin yazınızı değerlendirmek bana daha sevimli geldi.
birikiminiz gösteriyorki sizde o etkilendiklerinizden aşağı kalmamışsınız.
hayatı, doğayı doğru okuyup, ve daha önemlisi önyargısız sevgi ve hayranlıkla yaklaşmak...
kutlarım harika bir yazı. selam ve saygılar.
ilhanaşıcı
ilhanaşıcı, @ilhanasici
16.11.2017 15:22:32
nefes aldığımız sürece ölmeli
ciğerlerimize çektiğimiz sürece de yaşamalıyız.

konuyla ilgisi var mı bende bilmiyorum
yazmayı seviyorum galiba.

kutlarım sevgili Deniz

dostlukla...
Y. Kaya
Y. Kaya, @yasar-etinkaya
15.11.2017 14:42:18
insanın felsefeye ihtiyacı var
ekmek ve su gibi
çok başarılı bir çalışma doğrusu
selamlar
Beliz.
Beliz., @beliz-
15.11.2017 13:09:33
"İnsanlar cahil doğar, aptal değil" demiş Bertrand Russell

Sorgulamak iyidir Deniz, önceleri bir anaforda bulur insan kendini
sonraları daha bir şüphe içinde. İşte o zaman kendi aklın yardımına yetişir
ve "zorla beni" der, sana daha neler söyleyeceğim..

Kutlarım seni

Sevgilerimle
Oya gedik
Oya gedik, @oyagedik
15.11.2017 00:40:33

Şüpheci günler diliyorum …
Ķuşkulu ve şüpheci olmak insani başariya götürür .da Vinci
Yaxiniz uzun olduğu icin yarim sayfayi gun icinde okudum, simdi tümünu okudum. Cok anlamlı sayfaydi bilgilendik.kutlarim.
Sevgilerimi biraktim
Emeğe saygimla...
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya, @hicranaydinakcakaya
14.11.2017 13:25:56
Sevgili Deniz;
Lise yıllarında edebiyat dersinde duymuştum ilk kez Montaigne ve Denemeleri'ni.
O yaşıma kadar dünyaya niçin geldiğimle ilgili bir fikrim yoktu daha doğrusu sadece etrafımdaki insanları memnun etmek için geldiğimi düşünürdüm. Annemin baskıcı tutumundan ötürü sanırım. Sonrasında öğrendim ki benim asıl görevim kendimi mutlu etmek çünkü ben mutlu olursam ancak başka insanları mutlu edebilirim. Bunu keşfetmek kolay olmadı bunun için sık sık keşif yolculukları yaptım okuduğum kitaplar eşliğinde. Hepsi de zorlu yolculuklardı törpülendiğim ama sonunda bana kazandırdıklarını düşününce her seferinde iyi ki çıkmışım dediğim yolculuklar.
Şimdi senin yazını okudukça yeni bir yolculuk için heveslendim, okudukça içinde bulunduğum muhteşem bütünün bir parçası olduğum için ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha fark ettim.
Bu yüzden sana bir teşekkür borçluyum ve tüm kalbimle kutluyorum seni.
Teşekkürler ve sevgiler.
Şaban  Kalyoncu İskeçevi
Şaban Kalyoncu İskeçevi, @saban-kalyoncu-iskecevi
14.11.2017 11:46:48
Hakikatı arayış

Çağıldayan felsefi akımlarda aradım
Filozofların bitmez çilesini anladım
Aklın çıkmazlarında baş başa kalakaldım

Sanatları titizlikle zamanda kazıdım
Meşhur epeyce şair yazar ressam tanıdım
Coşup taşan duyguların seline kapıldım

Bulanlar arayanlarmış aradım durdum
Nihayetinde hakikatı gönülde buldum
İnsanlıkta reşitler saflarına katıldım


İnsan arayıştır değeri neyi aradığına bağlıdır

İnsan içinde ilmin eridiği AŞKTIR

Canlılar içinde öleceğini bilen ve ölümsüzlüğü arayan tek canlı insandır, ölüm imkansız, değişim sonsuz, ölüme hayat veren AŞKTIR

Kimim sordum perişan oldum soldum AŞKA doğdum

Bütün sanatlar ve felsefi akımlar şelale dökülüşleri gibi denizi( VAHİY MERTEBESİNİ)arayan birer şenliktir

Esenlikler dileklerimle...
levent taner
levent taner, @leventtaner
14.11.2017 10:17:14
Deneme

Özellikle sevdiğim bir edebi türdür

Montaigne'de bu türün babası

Batı düşüncesinin yeniçağla beraber bireyciliğe doğru yöneldiği, ivme kazandığı bir devrin geliştirdiği tarz

Yazarın kişisel duygu ve düşüncelerini kendi benliğinde yoğurduğu biçimde sunduğu bir lezzet

Makaleden apayrı yapısıyla bilimsellik ve kaynakça kaygısı gütmez

Sunulan düşüncelerin bilimsel değeri muhakkak bir gerekliliğe oturmaz

Yazar kendisini anlatmakta sonuçta; kendi sesi, soluğu, yürek atışı, zihin işleyişi

Tatlı bir sohbetin ötesinde denemeciye; sen bunu neye dayanarak söylüyorsun, hiçbir bilimsel değeri yok denemez hani

Bilimsel değeri olmak zorunda da değil açıkçası

Deneme türü eserlerin adı da bu gerçekliği duyurur bize

"Yaşadığım Gibi", "Bize Göre" gibi adlar, başlıklar türü belli eder usulca

Ve her türlü usulsüzce itirazı bertarafta eder dolayısıyla

Değerli yazınızda sunduğunuz kıymetlerden biri dinle felsefe arasında kurduğunuz gönül bağı

12'inci yüzyıl İspanya'sında batılıların sonraları Averroes diye anacakları Arap filozofu İbn Rüşd'ün çifte hakikat yaklaşımı geliyor aklıma

Felsefe ile ilahiyatın karşılıklı bağımsızlığı

İbn Rüşd'e göre felsefe ile din özünde barışıktır, ikisi de hakka hakikate işaret eder, metodoloji farklılıkları vardır aralarında

Dinsel çevreler tarafından mahkûm edilecektir düşünür

Birkaç asır boyunca batı düşüncesinde yankılanır

Avrupa'da da kilise çevrelerine takılır açıkçası

Ne ki, skolastiğe karşı filozofların silahı haline gelecektir

Enteresan biçimde 19'uncu asır batı düşüncesinde de ilahiyatçıların maddeci düşünceye karşı kullandıkları bir formülasyona dönüşür

Özellikle Ernest Renan İbn Rüşdçülüğü canlandırır

Zekâ inceliğini duyuran kıvrak kaleminizi kutlarım

Güne gelen yüreğe, emeğe, kaleme, kelama bereket

Saygı ve selamlarımla...
Özlem Tarhan
Özlem Tarhan, @ozlem-tarhan
14.11.2017 09:27:42
Günün kutlu olsun; tebrikler güzel Deniz...
İpekyildiz
İpekyildiz, @ipekyildiz
14.11.2017 01:42:52
Kuralına göre oynamak önemlidir :))) sevgili montaıgne :))) demek geldi içimden.

Düşündürücü sorgulamanın mükemmeli , sadece kuşku ile yapılandır diye düşündüm yazını okumayı bitirince. Felsefe kuşkuyu, kuşku oyun oynamayı gerektirir fikri geldi aklıma sonra. Ki dediğin gibi amaç gerçeğe kavuşmak değildir asla; felsefe yapma adı altında girişilen her müsabaka, yalnızca bir şey için yapılmaz diyen Huzınga ne haklı değil mi! O der ya: "Eylemlerimizin içeriği derinlemesine bir çözümlemeye tabi tutulacak olursa,insanların bütün yapıp-etmelerinin yalnızca oyundan ibarettir.
Önce Homo sapiens’ten(akıllı insan) oluştu ,sonra Homo faber’e(imalat yapan insan)la gelişti ve en sonunda da Homo Ludens’e dönüştü (oyun oynayan insan) ...

Yani Deniz, her konuda birincilik için yoğun bir mücadele gerekiri ne güzel anlatmışsın yazında ki, oyunbozan olmadan, özgürce. Emir talimat zinciri uymaz kuşkulu sohbetle kurgulanan oyunların içinde.Bu sebepledir ki din ile felsefe birbirinden tamamen bağımsız olmak durumundadır ki sürecin işleyiş sırasında hain olup atılmamak adına, oyundan:)))

Çok derin ve güzel bir yazı gerçekten, bolca düşündüren

Yüreğine emeğine sağlık canım
Tebrikler
Sevgilerimle

Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
14.11.2017 00:26:14
Sen buraya aforizmaların sadeleştirilmiş hallerinden örnekler ekledin ama orijinal halleri resmen ütü! Denemeler'i 16 yaşında inek otlatırken okudum. Dere kenarı, kavakların altı, kuş sesi, möcüklerin ahenkle sallanan kuyrukları vs. olmasaydı beynimde ciddi bir tahribat oluşabilirdi. De ki "o yaşın kitabı mıdır, başka bir şey bulamadın mı?" Şöyle izah edeyim, her gün hemen karşımdaki çimenlikte top oynayan Alamancı çocuklara hava olsun dedimdi :) Monteyn beni affetsin.
Çok sevgilerimle.
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
13.11.2017 23:36:20

"Farklılıklar ve doğanın bize sunduğu kaynaklar saymakla bitmez. Tüm bu gerçekler ortada iken insanın tüm doğayı kendi gerçeklerine uydurmaya çalışması büyük bir acımasızlıktır. Sadece doğanın bir parçası olmayı bilmeliydik. "


Olay budur aslında...

Doğanın bize sunduklarıyla yaşamayı bilmek ve entekre olabilmeyi başarabilmek. Ama olmuyor bir türlü işte...
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
13.11.2017 21:02:09
"insanlar başaklara benzer,
içleri boşken başları havadadır
doldukça eğilirler"

geçmişte pek çok felsefeci yakılıp sapkın ilan edildiler, çünkü sorguluyorlardı.
Kayzer Şose
Kayzer Şose, @kayzer-sose
13.11.2017 14:24:45
böyle işlere insan bulaşmamalı.
Özlem Tarhan
Özlem Tarhan, @ozlem-tarhan
13.11.2017 14:19:54
Montaigne ve "Denemeler"...
Ata'mın "Nutuk"undan sonraki başucu kitabım...

Teşekkürler Deniz...
Nef'
Nef', @nef-
13.11.2017 13:24:58
acı çekmekten korkan biri zaten korktuğu için acı çekiyordur.

çıkarımın böylesi muazzam


© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL