26
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1827
Okunma


Çenemi tutup yüzümü kendine çevirdi. Burnumun dibine kadar gelmişti. Nefesi ölü bir köpek gibi kokuyordu. Sapsarı dişlerini göstere göstere sırıtırken ağzından salyalar saçılıyordu. Hayatımda bundan daha iğrenç yaratıklar görmüştüm ama ilk kez bu kadar iğreniyordum.
- Artık konuşmaya başlasan iyi edersin güzelim. Yoksa bu ana dek yaşadıkların sana istirahat gibi gelecek .
Yüzüm gözüm kan içindeydi. Bir gözüm kapandığı için çok net göremiyordum. Başım yeniden önüme düştüğünde yerdeki kan gölünü görünce fazla vaktimin kalmadığının farkına vardım. Biraz daha dişimi sıkacak olursam konuşmadan ölebilecektim. Beni artık yaşatmaya çalışsalar da verimli olmayacağımı onlarda biliyorlar.
Tişörtümden kalan parçaları o çirkin kıllı elleriyle parçalayıp göğüslerimi tamamen ortada bıraktıktan sonra bir iki adım geriye gidip yeniden sırıtmaya başladı . Yeniden yaklaşım memelerimi ellerken son gücümle kolunu ısırdım. Ona göre hafif sayılabilecek bir yumrukla yüzümün kalanını da dağıtmış oldu. Dudağımın parçalandığını hissediyordum.
- Zaten öleceksin ve zaten yeterince işkence görüyorsun uslu dursan olmaz mıydı sürtük. Kolumu ısırmak da nereden çıktı. Şu çirkin memeler için bu yumruğu yemeye değmezdi.
- Benim için büyük zevkti pislik.
- Hahhahahaha . O dudaklarla hala konuşabiliyorsun demek . O zaman bana işe yarar bir şeyler söylemeye ne dersin ? Belki artık işkence çekmezsin. Belki artık huzurlu bir ölümü hak etmişsindir ha ne dersin ? Sen bana istediğimi ver bende seni acı çekmekten kurtarayım.
- Senin o aptal Generalin’in bana neler anlattığını mı merak ediyorsun ? Gidip ona sorsana .
Ağzımda yuvarlayarak kelimeleri zar zor çıkarıyordum. Ancak bu hayvanın hakkımda ne kadarını bildiğini öğrenmeden ölmeye niyetim yoktu. Beni sorguya çektiğini sanan bu insan azmanından öğrendiklerim hiçbir işime yaramasa da ölene dek görevimi yapmış olacağım .
- Salak karı benimle dalgamı geçiyorsun sen ? General sadece seni becermek için bir sürü palavra sıkmış . Sende kendini bir numaralı casus sanıp uydurma bilgileri aktaracağım diye yakalandın. Çok komik değil mi sence de ? hahahahahha
- Ahhh … Yaklaş …. Mad.. Mademm ıhhhh öyle neden bu kadar korkuyorsunuz ?
- Bu korku değil tedbir. Artık konuş yoksa sırada tırnak bakımı var. Senin gibi güzel bir kadının bakımsız görünmesini istemeyiz. Odun kafa birazdan gelip o narin ellerinden başlayarak tırnaklarını tek tek sökecek. Şimdi seni öldürmemek için biraz serum göndereceğiz. Yani artık ölümün eşiğindeyim diye düşünüyorsan çok yanılıyorsun bebek.
Ağzımda biriken kanı tükürüp başımı güçlükle ona doğru kaldırdım. Ellerim oturduğum sandalyeye bağlı olduğundan suratına sağlam bir yumruk atamadığım için çok öfkelendim. Ayaklarıma eğilip baktığımda bağlı oldukları sandalye bacağının yanında mosmor olduklarını görünce istemeden ağlamaya başladım. Onu böyle keyiflendirmek istemezdim ama artık çözülmeye başladığımı gösteren bu ağlama hiç de iyi değildi. Komutanın söylediklerine odaklanmaya çalıştım. Hatırlamalıydım. Hah evet yüzü gözlerimin önündeydi. Ve bana yapmam gerekenleri anlatıyordu.
- Senin bir kadın olman onlara göre en zayıf halka olduğun anlamına geliyor. İşte şaşırtmaca burada başlayacak. Sen on erkekten daha güçlüsün . Bunu ben görüyorum ve kendini de buna inandıracaksın. On erkeğin dayanamayacağı işkencelere sen tek başına sabredeceksin. Sen o işkence günü gelirse tek kelime sır vermeden ölmeyi başaracak ve tarihe geçeceksin. Senin silahın kadın olmak. Onlardan korkmadığını onlara gösterdikçe daha acımasız olacaklar. Sen konuşmadıkça işkencenin dozunu artıracaklar . Ama sen pes etmeyeceksin. Sen onların bütün bildiklerinin yanlış olduğunu onlara göstereceksin.
İşkenceye maruz kaldığın süre boyunca kendinden uzaklaş. En sevdiğin yemeği ,sevgilini ,aileni yada buna benzer şeyleri düşün. Bedeninden uzaklaş. Sen başka bir yerde iken bırak onlar bedenine istediklerini yapsınlar. Onlara kulaklarını tıka . Sana ne kadar korkunç şeyler söyleyip yapsalar da duyma ,hissetme. İşte şimdi çalışacağın konu bu .
Benimle bu konuşmayı yaptıktan hemen sonra odaya diğerleri girmişti. Günlerce süren işkence dersinden sonra komutanın odadan çıkmadan az önce kulağıma fısıldadığı sırrı asla ama asla söylemedim. O gün söylemediysem bu günde söylemeye niyetim yoktu. O gün komutanın kulağıma fısıldadığı şeyi tüm dünya biliyor bile olsa benim saklamam gerekmişti. Gülümseyerek tekrar ettim ‘’ veni, vidi, vici..’’
Tam o sırada kafamdan aşağıya bir kova buz gibi suyu döktüler. Damarıma gönderdikleri serumu söktüklerine göre sıra tırnaklarıma gelmişti. Ağzımda biriken kanı yeniden tükürüp derin bir nefes aldıktan sonra başımı zorda olsa dik tutmaya çalıştım. Ben tırnaklarımı sökeceklerini düşünürken onlar meme uçlarıma kablolar bağlıyorlardı. Sanırım elektrik seansı başlamak üzereydi.
Oğlumu düşündüm o an. Burada ölüp gidecektim ve oğlum benim onun annesi olduğumu asla öğrenemeden ölüp gidecektim. Onun güvenliği için güvenilir bir aileye emanet etmek çok akıllıca bir fikir gibi gelmişti. Ancak onun büyüdüğünü uzaktan izlemek burada yaşadıklarımdan çok daha ağırdı. Yakışıklı bir delikanlıya dönüştüğü ana kadar bana bahşedilmiş tüm anlarını yeniden canlandırmaya başladım .
Bedenimden uzaklaşmayı başarmıştım. Şu anda oğlumun anılarıyla gezintiye çıkmıştım. Vücuduma verilen yüksek voltaj sadece bedenimi sarsıyordu. Hiç acı hissetmiyordum. Öyle güçlü bir akımdı ki çenemin hareketleriyle dilimi ağzımı ısırıp bazı yerlerini kopartıyordum. Bilerek ağzıma koruyucu takmadılar. Ellerinden geleni yapıyorlardı . Ama ben hiç konuşmuyordum . Sağlam bir tokatla kendime geldiğimde o pisliğin iğrenç nefesi yine yüzümdeydi. Kendi kan kokum bile daha güzeldi.
- Evet sarışın ne diyorsun bakalım . Tamam mı devam mı ? Aşırdığın haritaları nerede saklıyorsun ? Generalle konuştuklarınızı kime anlattın ? Bizim hakkımızda edindiğin bilgileri kime ötüyordun. Sen kime çalışıyorsun ? Senin kalan parçalarına daha günlerce işkence edebilirim. Hadi güzelim konuş ve hepimiz rahatlayalım. Hahhhahaa en önce seni rahatlatacağım söz veriyorum.
O konuşurken altıma işemeye başladım. Kendimi tutamadığım için çok kızdım. Bacaklarımın arasındaki kesikler çiş yüzünden acımaya başladı. Canım fena halde yanıyordu. Demek ki kesikler tahminimden büyüktü. Peki bunca yarayla ben hala neden yaşıyordum ?
Birden kapı açıldı. Gözlerim artık çok iyi göremediği için net seçemiyordum. Ancak metruk odanın içinde yaşanan arbede , kesilen boğaz sesi, bıçak darbelerinin sesi çok tanıdıktı. Biri beni sırtına aldı ve hızla koşmaya başladı. Arkasından iki yada üç kişi daha geliyordu. Bu bir kurtarma operasyonuydu. Bir helikoptere bindirildiğimi sanıyorum. Beni sırtından alıp sedyeye indiren adamın kulağında ki kafatası şeklindeki küpeyi gördüm. Sonra bayılmışım….
Bir hastane odasında uyandığımda etrafımda yüzleri tanıdık gibi duran ama aynı zamanda yabancı insanlar vardı. Benim uyanmamdan çok mutlu oldular ve birbirlerine sarıldılar. Tanrı’ya dualar ettiler. Gelip benim ellerimi sevdiler. Defalarca şükrettiler. Odaya giren uzun boylu yakışıklı doktor sakin adımlarla yanıma yaklaştı.
- Geçmiş olsun. Ciddi bir trafik kazasını atlatmışsınız. Birkaç operasyon geçirdiniz ve işte sonunda karşımızdasın. 20 gündür komadaydınız. Çok zor bir süreç atlattınız. Bazı hafıza kayıpları yaşayabilirsiniz. Zamanla düzeleceksiniz. Hiçbir şey için endişe etmeyin ve sakin kalmaya çalışın.
- Teşekkür ederim ..
Aklım karmakarışıktı. Sadece teşekkür edebilmiştim. Ama kendi sesime yabancıydım. Ne yani ben şimdi bir casus falan değilmiydim? Hepsi sadece kötü bir rüyamıydı. Doktorun yanında duran dazlak adam bana gülümsüyordu. Gözlerimi kısıp onu daha net görmeye çalışınca …..
- Sen kimsin? O kulağındaki küpe….
O anda odadaki herkes bana bakmaya başladı. Hepsinin yüzü bir anda gerildi. Neler oluyordu ……. ?
DENİZ...