Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
sami biberoğulları
sami biberoğulları

SİTE AHALİSİ ! DEDİKODU GİBİ OLMASIN AMA PROFİLİNİZ BEĞENİLMİYOR.

Yorum

SİTE AHALİSİ ! DEDİKODU GİBİ OLMASIN AMA PROFİLİNİZ BEĞENİLMİYOR.

9

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

2006

Okunma

SİTE  AHALİSİ !  DEDİKODU  GİBİ  OLMASIN  AMA  PROFİLİNİZ BEĞENİLMİYOR.

SİTE AHALİSİ ! DEDİKODU GİBİ OLMASIN AMA PROFİLİNİZ BEĞENİLMİYOR.

‘En Büyük Tarihçi Sinan Meydan ne demişse kesinlikle doğrudur(!)’’ Diye başlayacağım sözlerime ve sizi biraz şaşırtacağım ama merak etmeyin. Başlığa da döneceğim.

Efendim, günümüzde Türkiye’de en büyük tarihçi Sinan Meydan’dır. O her ne söylerse her ne yazarsa iman edip inanmak lazımdır(!) Hem de öyle sorgulamadan, sormadan, hiç bir şekilde akıl yürütmeden ‘’Acaba?’’ Diye bir soru kelimesini aklınızın ucundan dahi getirmeden.

İşte böyle bir iman sebebiyledir ki ben bir şeyler yazdığımda genelde karşıma çıkar bu büyük tarihçi ve onun yazdıkları… Direkt olarak denmese de dolaylı olarak ‘’Ama bak Sinan Meydan ne yazmış’’ denir bana.

E şimdi bir sürü kitabı arasında sadece bir tanesi 15 yıllık bir çalışmanın ürünü, 1153 sayfalık Atatürk İle Allah Arasında” adlı bir kitap olan büyük bir tarihçi ve araştırmacıdan daha iyi bilecek değiliz ya. Ama yine de şeytan dürter ille de.

Hani şeytanın dürtmemesi de mümkün değildir zira bizim Edebiyat Defteri,bir vatandaşın da belirttiği gibi ‘’ Derin Tarih ve M. Armağan atmasyonu tarihçiliği’’ni kaz gibi yutan geri zekalılarla doludur. (!) ki bunu o zât-ı muhteremin. ‘’site profiline bakınca son derece normaldir.’’ İfadesinden net bir şekilde anlarız. Sitede bu kadar kaz varken(!) benim gibi tarihin T sinden anlamayan bir uyanığın bu kazları yemlememesi düşünülebilir mi hiç (!)

Hani sadece bana dokundursa gam değil de sitedeki diğer insanlara da dokundurunca bizatihi şeytan olur dürter. ’Ulan bir daha yazmayacağım. Bu son’ diye yeminler etsem de şeytan bozdurur yeminimi.



Şimdi gelin şeytanın dürttüğü pek çok konudan sadece birini ele alayım.

Konu: Dünyanın en batısında okunan ilk ezanın okunduğu camiyi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptırmış olması..

Allah da biliyor ki ilk duyduğumda çok çok sevindim. Düşünsenize: Dünyanın en batısında bir cami yaptırılıyor ve bunu Mustafa Kemal Atatürk yaptırıyor. ‘’Atatürk bu ülkede bir sürü cami yıktırdı ‘’ Diyenlerin gözlerinin içine sokacağım bu belgeyi.

Bakıyorum kim yazmış: Evet...Sinan Meydan yazmış. Harika. İşte şimdi canınıza okudum yobazlar. ( Yanlış anlaşılmasın. Sinan Meydan gerçekten önemsediğim ve değer verdiğim bir yazardır. )

Başlıyorum yazıyı okumaya ve ilk gözüme çarpan şey bu caminin Fransa’nın başkenti Paris’te yapılmış olması. Allah Allah…Paris Dünyanın en batısı değil ki. Neyse…Dünya, küre misali bir nesne olduğuna göre her noktası en doğusu ya da en batısı olarak kabul edilebilir. O kadar da üzerinde durulmaya değer bir şey değil.

Devam ediyorum okumaya: Aynen şunları yazmış:

İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı nedeniyle her yerde vıcık vıcık “din istismarı” ve “Osmanlı seviciliği” yapılan bu günlerde, ben Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzün çok az bilinen bir özelliğini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu ülkede sürekli birileri İsmet İnönü’nün cami kapattırdığını söylerken (ki bu kocaman bir yalandır.) nedense hiç kimse Atatürk’ün cami yaptırdığını söylemez[1].

Oysa ki, Dünya yuvarlağının batısında ve doğusunda ilk okunan ezanlar, Atatürk sayesinde okunmuştur.
[ Allah Allah. İlk ezanı Bilal-i Habeşi okudu biliyorduk ama olsun..En doğuda ve en batıda değildi onun okuduğu ezan. Ayrıca kastettiği de bu ilk ezan değil. Günün ilk ezanlarından bahsediyor. ]

“Nasıl yani?” dediğinizi duyar gibiyim! [ Vallahi ben de ‘’Nasıl yani’’ Demedim dersem yalan olur.]

Şöyle ki:

Fransa’daki Paris Camii (la Mosquée de Paris) Atatürk’ün yardımlarıyla tamamlanmış; Japonya’daki Tokyo Camii (Tokyo Jamii Mosque) ise bizzat Atatürk tarafından yaptırılmıştır.[2]

Mustafa Kemal Atatürk, 1919- 1938 arasında ( Buranın altını özellikle çizdim) her yıl( Bunun da altını özellikle çizdim) Paris Camii´nin yapımı için «bizim de çorbada tuzumuz bulunsun» diyerek, onar bin frank para göndermiştir. Atatürk´ün ölümünden sonra bu yardım kesilmiştir.[3]

Paris Camii ve Enstitüsü rektörü Abbas Bencheikh El Hocine,“Mustafa Kemal Atatürk´den Paris Camii´nde ışıklar ve izler bulunduğunu“ ifade ederek bu gerçeği doğrulamıştır.[4]

Caminin şeref defterine göre de II. Abdülhamit’le ve M. Kemal Atatürk’ün Paris Camisi’nin inşasına maddî ve manevî katkıları olmuştur.[5]

Fakat bu kadar değil.

Dünyanın en doğusundaki Camiyi de Mustafa Kemal Atatürk yaptırmış.

Onun hikayesini de şöyle anlatıyor Sinan Meydan.

Avrupa’da Paris Camii’nin yapımına katkıda bulunan Atatürk, Asya’da ise Tokyo Camii’ni yaptırmıştır.( Allahtan O Japonya demiş. Kamçatka dememiş.Ama onun adına laf edenler onu bile okumaktan aciz olduklarından olayı biraz daha doğuya ve bilinmeyen topraklara kaydırmak için Kamçatka’ya kadar uzanmışlar.) )

1931 yılında Türkiye’ye gelip Atatürk’ü ziyaret eden Japon Elçisi Torijori Yamada, Atatürk’le yaptığı görüşmede, Atatürk’e Tokyo’ya bir cami yaptırmasını teklif etmiştir.
Atatürk, yaşlı Torijori Yamada’yı, “sensei” (hocam) diyerek ayağa kalkarak karşılamıştır; çünkü Yamada, Atatürk’ün Harp Akademisi’nden Japonca hocasıdır.[6]

O karşılaşma anını Yamada’dan dinleyelim (Sunay Akın’ın anlatımıyla):

Atatürk beni kapıda ‘sensei’ diye karşıladı. Küçük bir sehpada diz dize oturduk. Tokyo’ya bir cami yapın dedim. Atatürk baktı ve dedi ki: ‘Beyefendi bu güzel bir teklif ama harç borç içinde bir milletiz . Bunca borcumuz varken Tokyo’ya bir cami…. Ama beyefendi, bu çok güzel bir teklif… Yapalım. Tokyo’ya bir cami yapalım. Ben yaptırıyorum’ dedi.”[7]

Torijori Yamada, Atatürk’ü ziyaretinden bir yıl sonra 1932 yılında vefat etmiş, ama Atatürk verdiği sözü tutmuş ve 1938’de tamamlanan Tokyo Camii’ni yaptırmıştır.

Sunay Akın’ın dediği gibi: “Bu millet şunu biliyor mu! Bu gezegenin en doğusundaki (ve batısındaki) sabah ezanının ilk okunduğu camiyi Mustafa Kemal Atatürk yaptırmıştır.”

Atatürk, hiçbir zaman bu milletin değerleriyle kavgalı olmamıştır; o gericilikle, bağnazlıkla, Arapçılıkla savaşmıştır. Herşeyden önce o kendini hep emperyalist Batıya meydan okuyan bir Doğulu olarak görmüştür. Doğu’nun sanatını, kültürünü, mimarisini, yaşam birçimini en mükemmel biçimde yaşatmaya ve tanıtmaya çalışmıştır. Mensup olduğu dinle her zaman gurur duymuştur. Dinle ve dindarla değil, hurafeyle ve dinciyle (yobazla) mücadele etmiştir.

Not: Biliyorum, bu yazımdan sonra yine, Atatürk’ün dinle, Kuran’la, camiyle uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmadığına inanmak isteyen bazı Tanrıtanımazlarca ve bazı Yobazlarca ağır hakaretlere maruz kalacağım, ezberi bozulanlarca çirkin saldırılara uğrayacağım: Ama GERÇEK ATATÜRK’ÜN ortaya çıkarılması adına bütün bu hakaretlere ve saldırılara göğüs germeye devam edeceğim…

Sinan Meydan
İLK KURŞUN
12 Ağustos 2011

Kaynaklar-Dipnotlar
[1]“İsmet İnönü camileri kapattırdı, han, hamam, otel tuvalet yaptırdı” yalanına verdiğim belgelere dayalı cevabı, Eylül 2011 de çıkacak “Cumhuriyet Tarihi Yalanları, 2.Kitap” adlı eserimde bulabilirsiniz. Atatürk, Türkiye’de yıkık durumdaki Eskişehir Mihalıççık Camii’ni yeniden yaptırmıştır. Atatürk Mihalıççık Camii’nin yapımı için cebinden 5000 Tl vermiştir.
[2] Paris Camii 1926 yılında, Tokyo Camii ise 1938 yılında tamamlanmıştır.
[3]Üzeyir Lokman Çaycı’nın Paris Camii ve Enstitüsü rektörü Abbas Bencheikh El Hocine’le yaptığı röportajdan; Üzeyir Lokman Çaycı, “Paris Camisinde Atatürk’ten Işıklar ve İzler Var”, Aktüel dergisi, 26 Eylül 2009.
[4] Çaycı, agm.
[5] İsmail Yakıt, “Birikimli ve Bulunmaz Bir Dost Prof. Dr. Hüseyin Ayan Hoca”, AÜ, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S.39, Erzurum, 2009. s.1.
[6]Hakan Yılmaz, “Yamamada Torijori: Abdülhamit’ten Türkçe Öğrendi Atatürk’e Japonca Öğretti”, Zaman gazetesi, 6 Mayıs 2006.
[7] Torijori Yamada, “Toruko Gakan” (Türkiye Resimli Bir Bakış) adlı bir kitap yazmıştır.

Peki yazının kaynaklar ve dip notlar kısmında bizzat kendisinin anlatımıyla Paris camii kaç yılında bitmiş? 1926 Oysa yukarıda ne diyordu? ‘’ Atatürk 1938 e kadar Paris camii’nin yapımı için her yıl para göndermiş, o öldükten sonra gönderilen yardımlar kesilmiştir’’

Şimdi sorsanız: 15 Temmuz 1926 tarihinde o zamanın Fransa başkanı Gaston Doumergue tarafından açılmış olan bir camiye Mustafa Kemal nasıl olmuş da 1938 yılına kadar ‘’ Çorbada bizim de tuzumuz olsun’’ Diye - yapımı için- para göndermiştir? Diye, alacağınız cevap bellidir: ‘’Hocam sen niçin Atatürk’e bu kadar düşmansın?’’ Oysa soru basittir. Bir kez daha tekrar edeyim: 1926 da biten bir caminin inşası için 1938e kadar nasıl para göndermiş? ( Haydi parayı yapımdan sonra caminin masrafları için gönderdi diyelim. Allah’tan az buçuk cami kültürümüz var da biliriz bir türlü masrafları bitmeyen camileri.Atatürk de bir türlü masrafları bitmeyen bu cami için para göndermiş olabilir. )

Ancak benim itirazım bu kadarla sınırlı olmadığı için daha bir Atatürk düşmanı(!) olurum.

Çünkü ben derim ki:

‘’1920 yılında Lenin’e mektup göndererek…’’

Pardon o mektubu yayınlayayım da tam olarak okuyun Atatürk’ün Lenin’den ne istediğini:

‘ Evvela milli topraklarımızı tahtı işgalde bulunduran Emperyalist kuvvetleri tard ve atiyen emperyalizm aleyhine vuku bulacak mücadelatı müşterekemiz için kuvayı dâhiliyemizi taazuv ettirmek üzere şimdilik ilk taksit olarak beş milyon altının ve takarrür ettirilecek miktarda cephane vesair vesait-i fenniye-i harbiye ve malzeme-i sıhhıyenin ve yalnız şarkta icrayı harekât edecek kuvvetler için erzakın Rus Sovyet Cumhuriyetince temini rica olunur. Ihtıramatı faike ve hissiyatı samimanemizin kabulünü rica eyleriz.’’
Ankara 26 Nisan 1336(1920)
Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal”

Yani Mustafa Kemal bir taraftan Lenin’den yardım istiyor, öte taraftan aldığı ( Ya da alamadığı, orası da ayrı tartışma konusu ama biz aldı kabul ediyoruz.) yardımdan her ay on bin Frankı , hem de Kurtuluş Savaşı yıllarında Paris’te cami yapımı için gönderiyor. Pek mantıklı olmasa da olur mu? Olur neden olmasın. Fransa bir taraftan Türklerle savaşırken, öte taraftan Paris’te bir caminin yapımına izin vermişse Mustafa Kemal de aynı savaş yıllarında Lenin’den aldığı paranın bir kısmını Paris’e göndermiş olabilir.

Ayrıca bu konuda kesin iki tane belge var elimizde.

Birinci belge: Paris Camii ve Enstitüsü rektörü Abbas Bencheikh El Hocine’in,“Mustafa Kemal Atatürk´den Paris Camii´nde ışıklar ve izler bulunduğunu“ ifade ederek bu gerçeği doğrulaması.

İkinci Belge daha sağlam(!) ama.

‘’Caminin şeref defterine göre de II. Abdülhamit’le ve M. Kemal Atatürk’ün Paris Camisi’nin inşasına maddî ve manevî katkıları olmuştur ‘’

Mustafa Kemal’i anladım da 10 şubat 1918 de ölmüş olan II. Abdülhamit, yapımına 1919 da başlanan bir cami için nasıl olmuş da para göndermiş? ( Haydi ben vereyim cevabı: Ne yani mirasçılarına vasiyet etmiş olamaz mı’ Benden bir yıl sonra inşasına başlanacak olan Paris Camiine para gönderin benim adıma’ diye..Olur mu? Olur olur. Neden olmasın)

İşte bunu sorup da ‘’ Ölmüş bir insanın kendinden sonra yapımına başlanan bir cami için para gönderdiği yazılmış. Belge diye önüme konan bu şeyin güvenilirliğine nasıl inanayım ben’’ dediğim an resmen canıma okunuyor. Oysa ‘’ Oku, araştır, sorgula, önüne konan her şeyi Agop’un kazı gibi yutma’’Diyenler bu soruları sorduğum için canıma okuyanların ta kendileridir.

İşin doğrusu Allah kalbimi biliyor ki ben de can-ı gönülden istiyorum Atatürk’ün Paris’te bir cami yaptırmış olmasını. En azından o Mısır püsküllü vatandaşın karşısına çıkmak ve ‘’İşte belgesi’’ demeyi.Ama diyemiyorum. Çünkü benim sorduğum soruları o bana sorarsa ne yapacağım?

Mesela bana sorarsa: ‘’ Mustafa Kemal, Kamçatka’da mı bir cami yaptırdı yoksa Japonya’da mı?’’ Ne cevap vereceğim? ‘’ Yahu ha Kamçatka, ha Japonya. İkisi de aynı değil mi?’’ desem, ağzını bırakır kıçıyla gülmez mi?

Yamada diye bir Japon vardır elbette. Bu Japon vatandaşının II. Abdülhamit’ten Türkçe öğrendiği, Mustafa Kemal Atatürk’e de Japonca öğrettiği rivayet edilir. Hatta bu ülkeye ilk kez bizim hem Trabzon hurması, hem de Japon hurması diye bildiğimiz hurma fidanlarını onun getirdiği bilinir. Ancak 1930 yılında Atatürk’ün daveti üzerine Türkiye’ye gelen bu adam bir elçi değil bir iş adamıdır o yıllarda.( Haydi barış, sevgi, dostluk, işbirliği elçisi diyelim ) Peki bu vatandaşın ‘’Atatürk’e ‘’Tokyo’da bir cami açalım’’ demiş olma ihtimali var mı? Evet var. Çünkü yine rivayetlere göre (Tarih her ne kadar rivayetlerle yazılmasa da ) Yamada II. Abdülhamit’in telkinleriyle Müslüman olmuştur ve Abdülhalil adını almıştır. Öyle olmasa da Türkler ve Müslümanlarla çok yakın ilişkileri olan bu kişi Japonya’da bir cami yapımı için Mustafa Kemal’e müracaat etmiş olabilir. ( Her ne kadar Japonlar gibi onurlu bir milletin böyle bir yadımı isteyeceği düşünülemese de ) Mustafa Kemal de o an için kendisine bir miktar para vermiş olabilir. Bunlar hep ihtimal dahilinde olan hususlar ama?

Ama öyle olsa bile bu camiyi Atatürk kendi maaşıyla yaptırmamıştır.Öyle ya ‘’ Vekil maaşları öğretmen maaşını geçmesin’’ Diyen Atatürk ancak bir öğretmen kadar maaş alırken kendi maaşıyla nasıl cami yaptırsın?

Ayrıca Tokyo Camiini madem ki Mustafa Kemal yaptırdı o halde caminin açılışında Suudi Arabistan’dan, Yemen’den temsilciler gelmişken Türkiye’nin Japonya Büyükelçisi Hüsrev Gerede’nin de caminin açılışında bulunması gerekmez miydi. Oysa Türkiye’den bir heyet yoktu cami açılırken.



------------------------------------------------------------------------------------

SİTEYE ÜYE OLMAYANLAR YORUMLARI GÖREMEDİĞİ İÇİN BU ÇOK ÖNEMLİ YORUMU BURAYA ALIYORUM

DEĞERLİ AKADEMİSYEN İLHAN KEMAL DER Kİ:

Sürpriz (!) bir şekilde detaylara değinmek istiyorum:

"15 Temmuz 1926 tarihinde o zamanın Fransa başkanı Gaston Doumergue tarafından açılmış olan bir camiye"

Söz konusu cami Endülüs’te hakim olan müdeccen mimari yapısına sahiptir ve Birinci Dünya Savaşında Fransız ordusunda, Almanlara ve Türklere (Çanakkale’de) karşı savaşan müslüman askerlerin onuruna yapılmıştır. Mustafa Kemal bu amaçla inşa edilen bir camiye yardım yapmış mıdır? Niye yapsın ki?

1931 yılının haritalarına baktığımızda Kamçatka’nın Japonya’da olmadığını, ama yarımadanın doğal uzantısı Kuril Adalarının Japonya’da olduğunu görüyoruz. Ama hala "Japonya’nın en doğusundaki Kamçatka" zorlamayla da olmuyor. Yine de sağduyu insana eğer doğuda bir cami yapılacaksa o dönemde iyi ilişkiler kurulan Avustralya (Sydney Japonya’dan daha doğudadır) ya da Yeni Zelanda’nın daha uygun yerler olduğunu söylüyor (Hatta Yeni Zelanda’nın doğu ucu 178 inci boylamdadır. Sıkıysa daha doğusu olsun!)

"Atatürk verdiği sözü tutmuş ve 1938’de tamamlanan Tokyo Camii’ni yaptırmıştır."

Tokyo cami 1938 de Başkır ve Tatar göçmenler tarafından yaptırılıyor. Bu cami 1986 yıkılınca T.C. devleti devreye giriyor ve yerine 2000 yılında hala-Sinan’ın-bıraktığı-yerde-otluyoruz mimarisinde bir cami yapıyor.

"Atatürk’ün yüceltilmek için böyle uyduruk masallara ihtiyacı yoktur."


Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Site ahalisi ! dedikodu gibi olmasın ama profiliniz beğenilmiyor. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Site ahalisi ! dedikodu gibi olmasın ama profiliniz beğenilmiyor. yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SİTE AHALİSİ ! DEDİKODU GİBİ OLMASIN AMA PROFİLİNİZ BEĞENİLMİYOR. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
hamdidamarlikokler
hamdidamarlikokler, @hamdidamarlikokler
31.10.2016 17:12:41
adam caminin duvarina iserken
teravih namazindan cikan cemaat
bunu gorup guzelce bi dovuyor
-
ulan gavur olsan camiye gelmezsin musluman olsan cami duvarina isemezsin diyorlar

bu da o hesap

eger frenksen
- kiliseye yardim
dersin

yok caponsan
-'buda rizasi icin bi budist mabeti acin
diye talepte bulunursun

bana da tuhaf geldi

isevi frenk ile bu putperest caponun arzusu

kaldi ki ulu onder halkci birisi

kullerinden milleti tekrar diriltmis isim

frenk halkina yardim edecekse

garip gureba halka yardim eden

barinma imkani saglar
sarap ekmek ikram eder
gunahindan arindirir kilise acsa daha iyi olmaz mi

cemaatin namaz vakti disinda avlu kapisini dahi kilitli bulacagi

altina isesen civarda kenef yok cami avlusundakinin anahtarda imamin cubbede

yazlari mektep tatili

kursunda
ilmi irfanli ders verilmeyip yabanci dil arapca ogretmeden
coluk cocugu cumhuriyet devrim gazi dusmani yapmaktan baska islevi olmayan

minare kubbe mermer sadirvan avize yirmidort ayar altin hat
mermer oyma isleme hali kilim tespih beyaz dantelli bas takkesi tahta parke zemin isitma kalorifer petek ses duzeni kolon hoparlor

israf sataafat debdebe

camiyi niye acsin ki

imamina ayri maas muezzinine ayri para

ben muftu olacam dese o imamin kursu esna atanan vekil hocaya ayri maas

bir ulkeyi bir imparatorlugu cokmeye cokuntuye goturur

bu yapiya niye yardim etsin ki ata

budist mabedi daha cok adam gibi adam yetistiriyor

insanlari yahudi hristiyan diye kucumsemiyor

onlarla savas cihat et
diye size aragazi vermiyor

bir ucak dusse
istifa ettiriyor liman mudurunu capon buda inanci

onurlu gururlu serefli insan yetistiriyor

asiriya gitmeyin diyor budizm orta yolu bulun diyor ne cok
ileri ne cok geri

ne cok az ne cok fazla
orta yol gidin diyor

ata onlara yardim eder

busbutun geriye goturecek muesseseye degil

bana da cok tuhaf geldi

budist mabeti dururken camiye yardim etmesi

halki kandirmasinlar

ataturk halkci idi daha yararli yapi

ahira yardim etse daha faideli olur

niye cami

halk daha cok gerilesin uyussun diye mi

en iyisi orta yol

adam yedi sene bey kral yasiyor buda hazreti

sonra yedi sene ac susuz

ve incir dibinde kafasina incir dusup hidayete eriyor

eyvah diyor

satafat debdebe kalbimi oldururken

aclik dimagimi koreltti bedenimi tuketti

ne asiri tok ne asiri ac orta yol diyor

asiri satafata israf yuvasi camiye niye harcasin ki ata

yalin sade onurlu fert yetistirir her insani dislamadan kucaklar budist mabedi varken

capon salak mi da cami istesin
cok sacma

ha ha ha yurege saglik sami hocam

silkeledikce dusecek
yobaz maskeleri

bu ulkeyi dinle uyusturup din imanla kandiran dini imani para olan dinci madrabaz din tacirleri
nali serif muskai ecmainiye muskai idrisiye satip yol bulan avane haybeci bunlar saygilar
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
31.10.2016 16:06:28
Aaaa beni de beğenmemişler.. Hocam bir şey soracağım ..Hepsini anladım da Atatürk kimdi :))

Sevgili hocam itibar ettiğiniz zat eminim bu kadar değer biçtiğiniz için çok mutlu olmuştur. Ancak ben farkında yım ki aslında yazıda en değerli şey Tarih de inkar edilemez bir damgası olan gerçek bir lider... Çakmak çakmak bakarken bir devri kapatmış.... Yahu hala neyin peşindesiniz... ? Dünyaya lider olmayı , kurtarıcı olmayı öğretmiş biri ... Cami yaptırmış iyi güzel işte...

Sevgilerimle...

şair67
şair67, @sair67
31.10.2016 15:34:50
Sayın Hocam çok manidar bir tarihi belge,arif bir anlatım
Tarihi gerçeklere ışık tutmanız gerçekleri gün yüzüne çıkarmanız,fitne festtan beslenen bir kesimi rahatsız olmuş olabilir,Lakin size gerçekleri gün yüzüne çıkarmak yakışır bu nedenle sizi yürekten kutluyorum
Atatürkü ilahlaştıran,putlaştıran yok,yakın tarihimizi herkes yakından biliyor,lakin Atatürkü henüz içine sindiremeyenler Atatürkü anlamak istemeyenler,yada Atatürkü anlamada algılamada zorluk çekenler bilsinler ki Atatürk yüz yılda bir gelen Allahın bu kutsal topraklara bağışladığı istiklalimizi bizlere emanet eden iyi bir başkomutan değerli cesur bir sürü cephelerde savaşmış yiğit bir asker ve devlet adamı aynı zamanda bir osmanlı paşası
Bakınız ,Atatürk kimmiş neler yapmış,tarihi süreci izlersek onu kimsenin ilahlaştırdığı yok
Ulusumuzun ve istiklalimizin bekasında büyük payı emeği olduğunu görüyoruz bunu görmeyen,yada görmek istemeyenlere yazıklar olsun

CUMHURİYETTE BİZİM OSMANLIDA BİZİM

Mustafa Kemal ATATÜRK,İsmet İnönü,Kazım Karabekir,osmanlı paşaları
Osmanlının çöküşünde ,çeşitli cephelerde görev almışlar
Osmanlının son padişahı Vahdettin,istanbul hükümetinin yıkılmaasından sonra ingiliz tebasına sığınmış ve bir ingiliz gemisi ile ingiltereye kaçmış
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları osmanlının sönmüş küllerinden Türkiye Cumhuriyeti Devletini,kan,göz yaşı irfan ile yokluklar içinde,genç yaşlı,kadını erkeği müslümü gayri müslümü,
Alevisi,sünnisi,türkü,kürdü,arabı,muhaciri,el ele yürek yüreğe yedi düvelle savaşarak bir Vatan yarttılar,
Bu yeni Vatanda padişahlık yönetimi değil,tek kişiye tek zümreye,tek aileye dayanmayan,egemenliği Ulus insanına, yani millete bıraktılar
Yönetim,kayıtsız,şartsız egemenlik milletin olmalı dediler ve laik Cumhuriyeti ilan ettiler
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
31.10.2016 15:26:41
Finali muhteşem olmuş yazının.
Sezai KAYA DeliGarip
Sezai KAYA DeliGarip, @sezai-kaya-deligarip
31.10.2016 14:21:45
10 puan verdi
Ağabey biz cahil insanlarız her söylenene inanma meylimiz biraz fazladır.Hiç merak edip şu meselenin aslı neymiş bir bakayım demeyiz! Onun İçin II. Abdulhamit bazan kızıl sultan olur, bazan da Kutbî!!! Yani tuz hıyar hesabı! Ancak şunu da hemen belirteyim!!! ''' Ulan adamlar iyi veya kötü bu topraklarda yaşamış ahirete irtikal etmişler. Bırakın da rahat uyusunlar. Daha kıyamete çok var!!!

Atatürk'e gelince bir kesim '''İlahlaştırıyor''' ve yanlış yapılıyor! Bazı adam gibi adamlar çıkıyorlar '''Gerçek Atatürk''' ü hata ve yaptığı şeylerle ve her yönüyle anlatıyorlar. Ama bir defa saçma sapan fikirlere kapılanlar o saçma sapan söylenilenlere kanıyorlar. Müslümanım ve Peygamber efendimize komşu olacağım diye düşünen varsa (ki tüm inananların dileğidir!) neden ölünün arkasından iftira ve gıybet yapıyorlar??? Halbuki Peygamber efendimiz gıybeti lanetlemiştir.

Biz Şiirinde de dediğin gibi '''Cumhuriyet Erkekleri''' önümüze bakacağız ve atasözünü yerine getireceğiz! İt ürür kervan yürür.

Yazınız her zaman olduğu gibi benim çok hoşuma gitti.
Yürek sesiniz daim olsun.
Selam ve saygılarımla.
erolabi
erolabi, @erolabi
31.10.2016 10:14:52
Değerli hocam..
Herkes konuşuyor.
Bilgiye ihtiyacımız yok desem abartılı söylemiş olmam.
Bilgiye gerek yok,ağzı laf yapıyor insanların.
Ve hemen her gün çok gizli bir belge ortaya çıkıyor.
Kayseri'de gömülen uçaklarla haberi okuyunca tüylerimin geri kalanı diken diken oldu.
Sonra "asparagas" olduğu anlaşıldı.
Anlaşılana kadar kahvehaneler,çay ocakları,muhtelif sosyal faaliyet içerisinde bulunan dernekler ve vakıflarda bu olay hararetli tartışmalara sebep oldu.
Palavra olduğu anlaşılınca ne oldu?
Hiç.
Bir olayı değerlendirirken dikkat etmemiz gereken husus olayın zamanı ve koşullarıdır.
Bizim yaptığımız maçtan sonra akbaba gibi bazı şahısların "al ileri sar geri" diyerek bir pozisyon hakkında değerlendirme yapmaları ve reyting uğruna yapılan beyhude kavgalar ve suçlamalardan ibarettir.
Bu sebeple biz tarihi yaşamadık,okuduk.
Kim nasıl yazmış bilemedik.
Niyeti nedir?
Anlamadık,okuduk.
Selam ve saygı ile.
İlhan Kemal
İlhan Kemal, @ilhankemal
31.10.2016 08:59:01
Sürpriz (!) bir şekilde detaylara değinmek istiyorum:

"15 Temmuz 1926 tarihinde o zamanın Fransa başkanı Gaston Doumergue tarafından açılmış olan bir camiye"

Söz konusu cami Endülüs'te hakim olan müdeccen mimari yapısına sahiptir ve Birinci Dünya Savaşında Fransız ordusunda, Almanlara ve Türklere (Çanakkale'de) karşı savaşan müslüman askerlerin onuruna yapılmıştır. Mustafa Kemal bu amaçla inşa edilen bir camiye yardım yapmış mıdır? Niye yapsın ki?

1931 yılının haritalarına baktığımızda Kamçatka'nın Japonya'da olmadığını, ama yarımadanın doğal uzantısı Kuril Adalarının Japonya'da olduğunu görüyoruz. Ama hala "Japonya'nın en doğusundaki Kamçatka" zorlamayla da olmuyor. Yine de sağduyu insana eğer doğuda bir cami yapılacaksa o dönemde iyi ilişkiler kurulan Avustralya (Sydney Japonya'dan daha doğudadır) ya da Yeni Zelanda'nın daha uygun yerler olduğunu söylüyor (Hatta Yeni Zelanda'nın doğu ucu 178 inci boylamdadır. Sıkıysa daha doğusu olsun!)

"Atatürk verdiği sözü tutmuş ve 1938’de tamamlanan Tokyo Camii’ni yaptırmıştır."

Tokyo cami 1938 de Başkır ve Tatar göçmenler tarafından yaptırılıyor. Bu cami 1986 yıkılınca T.C. devleti devreye giriyor ve yerine 2000 yılında hala-Sinan'ın-bıraktığı-yerde-otluyoruz mimarisinde bir cami yapıyor.

"Atatürk’ün yüceltilmek için böyle uyduruk masallara ihtiyacı yoktur."

Sadece Atatürk değil, hemen her değer verdiğimiz konuda böyle efsanelerde keramet arıyoruz. Kuran'ın ayet sayısının iki kere kare kökünü aldığınızda doğal logaritmanın bazı olan e sayısını buluyor olmanız (ki yok öyle bir şey; ben uydurdum) kutsal kitabın verdiği mesajı güçlendirmiyor (e sayısını bulamamanız da onun mesajını zayıflatmıyor)

Saygılarımla.
Murat Meral
Murat Meral, @murat-meral
31.10.2016 02:37:23
HOCAM hatirlarsan halit abi bir resim paylasmisti ?. erzincanli bir adamin olumunden bir yil sonra cikarilarak sapka kanununa karsi gelmekten idam edildigi ,,, bu fransa da camiye yardim da biraz oyle olmus oldukten sonra yardim .... neyse yazi guzeldi hocam tebrikler ,,, bu arada klavye ingilizce harf hatalari ondan ..hayirli geceler hocam
CaNMaYBuLL.
CaNMaYBuLL., @canmaybull2
31.10.2016 02:34:00



Mukaddes dünya mütemadiyen müşterilerini ağırlar ve sonra onları sağ salim yolcu eder. Müşkül mertebesine ulaşanlar yine müşteriler tarafından ödüllendirilir.


Ödülü alan tarih sayfasına adını yazdırır. Yazılan adın önü,arkası menfaat aşıran çakallar tarafından yazılmaya, anlatılmaya başlanır. Kim inanır ? Yine onlar gibi çakal sürüsü ....


M.Kemal'in eseri ortada. Ortalıkta havlayanların ağzına bir parça kemik kim atarsa onun uşakları olmaya aday niceleri var. Bunu en çokta din adına çakallık yapanlarda görürüz. Yakın zamanda da örneğini gördük.


Derim ki: Ülkeyi geriye götürenler gerilerde M.Kemal'e umarım rastlar.

Çakallarla Dansı 💃 yine çakallar yapacak. Onlar kıvırtmayı çok sever ....Bu sitede de varsa onlar zaten her daim kıvırtmaya devam edecekler.



Saygılar ....
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL