9
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1267
Okunma

-Burayı çok sevdim.
-Beğeneceğini biliyordum.
-Saatlerce burada oturabilirim.
-Uzun zamandır burayı görmeni istiyordum. Kahvaltıyı da beğendin mi?
-Harika. Sucuklar deve etinden demiştin değil mi?
-Evet.
-Bu derenin adı neydi?
-Azmak Çayı..
Yanakları kızararak kikirdedi. Derenin ismi komiğine gitmişti. İlk duyduğumda ben de gülümsemiştim. O kahvaltısını yapıyor, bense onu izliyordum. Çevrede sadece derede yüzen ördeklerin sesi vardı. Çok huzurlu hissediyordum. Uzun zamandır ihtiyacım olan dinginliğe kavuşmuş gibiydim. Burayı çok sevdiğim için onu da hep buraya getirmek istemiştim. Ama bir türlü fırsat olmamıştı.
Neden olmamıştı?
Şu an nasıl buradaydık?...
Birden hava karardı. Herşey, herkes yokoldu.
...
Hasta monitörünün uzun aralıklarla öten sesiyle uyandım. Refakatçi koltuğunda uyuyakalmıştım. O ise hala ağzında solunum cihazıyla belli belirsiz nefes alıp veriyordu. Rüyaya dönebilmek için gözlerimi kapattım. Olmuyordu. Sağ yumruğumu sıkarak sertçe kolçağa vurdum. Plastik kolçak çatırdayarak kırıldı. Gürültüden uyanacakmış gibi gayri ihtiyarî kolçağı sıkı sıkı tutarak, dişlerimi sıktım ve yüzüne baktım. Hiç hareket yoktu. Kendi kendime gülümsedim. Keşke sese tepki verse diye düşündüm. O zaman odadaki herşeyi büyük bir gürültüyle paramparça edebilirdim. Kendimi odanın altını üstüne getirirken hayal ettim. Cebimden çıkardığım sigara pakedini ağzıma yaklaştırarak dudaklarımda bir tane çektim. Ama burada içemezdim. Ayağa kalkıp üzerimde çakmağı aradım. Sonra onun ceketinin ceplerine bakarken, iç cebinde elime takılan kağıdı çıkartıp ne olduğuna bakmak için koridorun ışığına tuttum. Kağıda sarılmış bir kaç kuru papatya vardı. Kağıtta da bir not:
"Uzun yolculukları severim biliyorsun. Sen benim en uzun yolculuğumsun. Her kilometresi bana yeni bir şey kazandıran, çoğu ilk defa gördüğüm manzaraların, duyguların sahibisin. Milim milim keşfetmek istiyorum her halini, aşmak istiyorum dağları tepeleri. Ve her an sana daha fazla yaklaşmak istiyorum. Sonu sen ol bu yolun. Tüm yorgunluğumla sıcacık bir yuvaya kavuşmanın verdiği hazzı tattır bana. Öyle ki bırakıvereyim kendimi kucağına, "her bir anına değdi" diyeyim "her anına değdi"..
Bu kağıdı dört yıl önce ilk buluşmamızda ona ben yazmıştım. Hemen oracıkta koparıp kağıda sardığım papatyalar da hala içindeydi. Ufacık bir şeye bile ne kadar değer verip yıllarca saklamıştı. Bense en uzun yolculuğum dediğim kadını ihmal edip kendimi günlük hayatın koşturmacalarına kaptırmıştım ve uzun zamandır istediği herşeyi ertelemiştim. Az önceki rüya... İlk buluşmalarımızda ona Akyaka ile ilgili hayaller kurdurmuş, oraya götüreceğime söz vermiştim. Ama o zamandan beri ne zaman dile getirse hep ertelemek için bir sebep bulmuştum. Benim bütün ilgisizliğime rağmen o bir kez bile lafını etmemiş, ilgisini üzerimden hiç eksik etmemişti. Kağıdı ve papatyaları özenle yeniden cebine koydum. Hele bir uyansın, bırak verdiğim sözleri, seviyorum demeyi bile ertelemeyecek, her aklıma geldiğinde söyleyecektim. Elini tutup, yanağına bir öpücük kondurdum ve kulağına yaklaştım:
-Her bir anına değdi...Seni çok seviyorum...
Monitörün çıkardığı ses hızlanırken, gözümde uzun zamandır gözyaşlarımı tutan bent sevinçle yıkıldı.
.