17
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1831
Okunma

Bu şehr-i Sitanbûl ki bi-misl ü behâdır.
Bir sengine yek pâre Acem mülkü behâdır. Demiş NEDİM bir kasidesinde.
Öyledir İSTANBUL;
İyiyi kötüyü, mutluyu mutsuzu, seveni sevmeyeni, kavuşanı kavuşmayanı yüreğinde
saklar...
O yıllarda İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevliydim.Bizim de kaldığımız apartmana genç bir çift taşındı.İkisi de genç terbiyeli, insanlardı.Mesleklerimizin de benzerliği zamanla
kaynaşmamızı sağladı.. Ailece görüşür olduk.Beni ağabey, eşimi abla bildiler.
Eşim eşine ev işleriyle ilgili bilmediklerini öğretiyordu.Beyi alacağı önemli kararlar da ne yapacağını bana sorardı.Üç yaşlarında da sevimli bir kızları vardı. Kucağıma atlar “ benim polit amcam” der, sarılır öperdi beni.
Hangi yıldı, şimdi hatırlamıyorum. Polis Bayramı nedeniyle eğlence düzenlendi.Yalnızgitmek istemedim.
"Hadi hanım gidelim"
"Eşli gitmek şart mı?"
"Öyle bir şart yok. Ama yalnız gitmek istemiyorum."
“Genç komşumuz hanımını annesine gönderdi. Onu götür.Gözü, gönlü açılır."
İyi fikirdi. Uğradım.
"Hadi hazırlan gidiyoruz"
"Nereye?" Diye sormadı bile.
Arkadaşlar karşıladılar.Bayan Memur Canan da karşılayanlar arasında.Canan çok güzel, neşeli kültürlü bir kız.Genci tanıştırdım.Tanışırlarken ikisinin de gözlerinin yıldızlandığını fark ettim.
Orkestra coşkulu parçalar çalıyor.
"Ağabey biraz alkol alsam olur mu?"
"Al ama fazla kaçırma."
"Merak etmeyin sizi mahcup etmem ."
Barda biraz içtikten sonra kalktı. Orkestraya yöneldi. Yüklü bir miktar bahşiş verdi. Hemen son günlerin en sevilen oyun havasına geçildi.Gitti Cananı elinden tutarak oyuna kaldırdı. Erkeğe oynamak bu kadar mı yakışır?Canan da öyle, ondan geri kalmıyordu.
Bizler de halka olduk. Alkışlarla onlara tempo tuttuk.Oyundan sonra ikisi baş başa sohbete daldılar.
Beraber geri dönerken huzursuzdu.
Yabancısı olduğu bir ortamda dikkatleri üzerine çektiğinin farkındaydı.
"Ayıp olmadı değil mi ağabey?"
Neşesini bozmak istemedim.
"Olmadı. Hatta iyi bile oldu geceyi şenlendirdiniz"
Daha sonraki günlerde mesaiden çıkar çıkmaz ,kıyafetini dahi değiştirmeden Emniyet Müdürlüğünün önünde beklemelere başladı.Canan la buluşuyorlar beraber bir yerlere gidiyorlardı.Neler oluyor, bir aşk mı başlıyordu?Şüpheleniyor, telaşlanıyordum.
Ne yapmalıydım?
İş bahanesiyle odama Cananı çağırdım. Niyetim bir şeyler öğrenebilmekti. Gözlerindeki ışığı, yüzünde ki mutluluğu gördüm. Soramadım. Odadan çıkarken;
"Amirim sizi çok seviyorum. İzin verirseniz elinizi öpmek istiyorum."
Öptü elimi. Konuşmasak da nedenini o da, bende biliyorduk.
Eşi, eşime;
"Abla kocama bir haller oldu. Konuşmuyor, yemiyor içmiyor. Sadece uzun uzun kızımızı seviyor. Çıkıyor balkona üst üste sigara içiyor. Sonra girip yatıyor. Söyle ağabeyime de ağzını bir arasın ne olur?" demiş.
Hanımı;
"Bakarız. Mesleği zorluklarla dolu. İş stresidir. Diyerek geçiştirdim.Ama, olabileceklerden bende korkuyordum.
Bir gün onu karşıma aldım;
"Seninle konuşmam lazım."
"Biliyorum ağabey ne konuşacağını."
"Peki, ne olacak böyle?"
"Bilmiyorum."
"Ben biliyorum ama."
"Ne olursun ağabey kulun, kölen olayım. Söyleme evli olduğumu."
"Ama yaptığın çok yanlış"
"Haklısın ağabey yanlış. Eşimden memnunum. Hiçbir suçu yok. Onu anasının dizinin dibinden annem aldı bana. Eşimi bırakamam. Birde çocuğumuz var. Ama ben Cananı sevdim. Canan da beni seviyor. Beraber gittiğimiz bir yer var. Kepini hangi masaya atarsa o masaya oturuyoruz.
Bana “Güzel çocuk seni çok seviyorum” “Ya ben seni?” diye sorduğumda “Sus soruları ben sorarım. Biliyorum sen de beni seviyorsun” diyor. Hiç bir gün evlilikten söz açmadı. Onda tatlı bir külhanilik var. Çok hoşuma gidiyor bu tavırları. Bizi üniformayla görenler;
"Maşallah nasılda yakışmışlar birbirlerine. Allah ayırmasın.Diyorlar.
Bu sözler Cananı mutlu etse de beni kahrediyor.
"Bilmiyorum ne yapacağımı bilemiyorum ağabey. Ama biz çok mutluyuz."
Beyinin nöbette olduğu bir gün eşi bize geldi.
"Ne olur ağabey kocamın başında bir iş var. Biz sizi ana, baba bildik. Bize bir umar, bir çare." Çok ağladı.Çok üzüldük.Çaresizdim. Ne yapmalıydım? Tek çıkar yol Canana gerçeği söylemekti.Söyledim de…
Dondu. Konuşamadı, ağlayamadı.Sessizce kalktı gitti.
Üç gün mesaiye gelmedi.Telaşlıydık.
Dördüncü günün akşamında bir restorantta ölü bulunduğu haberini aldık.Otopsi raporu özetle;
"Fazla miktarda uyuşturucu almaktan eks olmuştur" diyordu.
Cananın uyuşturucuya alışık olduğuna ihtimal veremiyordum. Bence intihar etmek için bu yolu seçmişti.Uyuşturucu bulmakta bizler için zor değildi.
Restorantta çalışanlar;
"Buraya resmi kıyafetli biriyle gelir, sohbet ederlerdi." dediler.
Sonraki günler hep karardı onlar için.Hanımı;
"Çekiliyor odasına devamlı ağlıyor.Ne edeyim,nerelere gideyim?"derdi.
Bir gün bana;
"Ağabey tayin istemiştim çıktı. Gidiyoruz" dedi.
Üzülerek uğurladık onları.Aradan uzun yıllar geçti. Kim bilir nerede, nasıllar?
Yasak bir aşk yaşamış, yaşatmış genç bir kızın ölümüne sebep olmuştu.Suçluydu.
Ama bu na rağmen,sana kızamıyorum -Güzel çocuk-
Aşk bu; ne zaman nasıl geleceği, sonunun nereye varacağı hiç belli olmaz.