14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1880
Okunma


Yatılı okul!Hele bir de askeri okulsa, disiplin, eğitim, dersler, hasretliği katladıkça katlıyor.
Yapılacak tek bir şey vardı…Birbirimize sarılmak. Bizde öyle yapardık. Dertlerimizi,
yokluğumuzu,-yeri gelmiş- bir tek sigaramızı paylaşmıştık.Dostluklarımız; görüntüsü güzel, ancak köksüz palmiye gibi değil, çınar gibi köklü ve sağlamdı.
Hemen hemen hepimizin bir takma adı vardı.
Enver Yolcu yerinde duramaz, hareketli biriydi. O na fır fır Enver derdik. Benim adım ismimden kaynaklanarak BEDROS tu. Tacettin’in isminden de o yok zamanlarda tasarruf yapılmış TACO olmuştu.Enver Yolcu şakacıydı. Uyuyanların yüzünü boyar, postal bağları ile ayaklarından ranzaya bağlardı.
Zamanı geldi. Astsubay olduk. Çektiğimiz kuralarla dört bir yana dağıldık. Evlendik.
Zamanla çocuklarımız oldu. Çocuklarımızı evlendirdik. Çocukları oldu. Biz bir birimizden hiç ayrılmadık. Biz 68 liydik. Biz çınar ağacıydık. Bazılarımız gelmemek üzere gittiler.
Unutmadık onları. Ailelerini de yalnız bırakmadık.Taco, Bir de Fethi ne emeklerini ne de yüreklerini esirgediler. Bizleri her yıl bir araya getirirler. Bence onlar kayıtlarda geçmeseler bile 68 lilerin kurmayıdırlar.En son kampımızda Fethi;
“Arkadaşlar size bir sürprizim var. Fır fır kampa geliyor” dedi.
Bizler de bir sevinç yeli ki görmek gerek. Fır fırı görmeyeli kırk yılı aşkın oluyor. O
hepimizin sevdiği biri. Neredeyse onun şakalarına yakalanmayan yok gibi…
"Ne zaman ?"
"Bu gün. Belki de biraz sonra."
Heyecanlanmıştık.
“Hadi Fethi sor. Bakalım şu anda nerede ?”
Fethi de bizim kadar heyecanlıydı. Cepten aradı. Telefonla konuşurken gözleri ışıdı. Bize dönerek;
"Arkadaşlar, ben geldim. Şu anda sizlere bakıyorum diyor"
Bize telefonla konuşan bir çifti göstererek;
"İşte fır fır orada. Yine bize şaka yapmak istiyor."
Hepimiz sevinçle o çifte koştuk.Yakaladık Enver’i.
"Hoş geldin Enver"
Bizim okuldan tanıdığımız Enver uzun boylu, sarışın, yakışıklı biriydi. Biz onu Göksel Arsoy a benzetirdik. Ama bu Enver’in boyu kısa, oldukça da esmerdi. Hadi onu da söyleyeyim. Çirkindi de.Olsun du. Enverimizi bulmuştuk ya...
Bazılarımız beline sarılıyor, bazılarımız saçını çekiyor, bazılarımız da ayağından tutup
yere yatırıyordu.Biz bunları yaparken eşi de gücü yettiğince,
“Benim eşimin adı Enver değil. Onun adı Sabahattin, Sabahattin” diye bağırıyordu.Kim duyar, kim dinler?
"Sen bizim fır fır Enveri bizden iyi mi bileceksin? Biz 68 liyiz biz kül yutmayız"
Biz Enver’i o kadar çok bunalttık ki. Bir fırsatını bulunca elimizden kaçtı.
Denize doğru koşuyor. Belkide kendini denize atıp elimizden kurtulacak. Peşinden eşi,
onların peşinden de biz 68 liler…
130 kiloluk Halil devremiz sahilde güneşleniyor. Ben bağırdım;
" Tut Halil tut. Enver kaçıyor."
Halili geçmek mümkün mü? Kaleye koysan top geçmez… Engelledi Enver’i.
Ben yetiştim. Serde güreşçilik var ya, bir kafa kol Enver yerde.
Diğer devre arkadaşlarım da geldiler. Çöktük üzerine.Bizim Enverimizin bir bakışı var ki yürek dayanmaz.
"Tamam “ dedi, tamam, ben Enverim. O sizin dediğiniz Enver im. Üzerimi değiştirip
geleceğim.
"Fır fır Enver"
"Tamam, fır fır Enver"
"Hah şöyle yola gel"
Biz bu olayları yaşarken, eşi sular seller gibi ağlıyor, ellerini dizlerine vurarak;
"Gitti beyim gitti. Çocuklarım babasız, torunlarım dedesiz kalacak."
Bıraktık Enveri. Nasıl olsa üzerini değiştirip gelecekti.Bulmuştuk yıllar sonra fır fırımızı. Neşemiz ayyuktaydı. Kimimiz çay, kimimiz bira içiyor, birbirimizin sözünü keserek fır fırın bize yaptığı şakaları anlatıp ,gülüyorduk.
Uzun boylu, saçları ağarmasına rağmen hala yakışıklı, biri geldi yanımıza. Bir sandalye çekti Oturdu.
"Vayy 68 lilerin gülleri vayy. Geldim işte. Yıllar sonra sizleri gördüm ya. Ne mutlu bana."
Bu da kim di?Nereden niye, gelmişti? Konuşmasına devam etti;
" Hiç birinizi unutmadım. Sizi gözlerinizden tanırım. Sen Tacosun. Sen Fethi sin. Sen Mustafa Özbeksin. Ama bizim Abbasımız sın. Seni tanıyamadım."
" Ben İlhan Toker. Merzifonlu"
"Tamam, tamam tanımaz mıyım? "
"Sen Bedrossun. Seni nasıl ranzaya bağlamıştım da, kalkamayınca" beni cin çarptı “diye korkmuştun?
Güya gülüyorduk. Gülüşlerimiz yüzlerimiz de donmuştu. Daha bir sürü okul anılarından bahsetti. Karşılık bulamadı. Onunda bizler gibi heyecanı, coşkusu azalmış bütün neşesi kaçmıştı.Ayağa kalktı;
"Ben emekli olduktan sonra bir şirkette üst düzey yönetici konumuna kadar yükseldim. Fethinin ısrarlarına dayanamayıp sizleri görmeye geldim. Benim işim başımdan aşkın. Demek ki hata yapmışım. Böyle mi karşılanacaktım? 68 liler böyle mi olacaktı?"Çekti gitti.
Ertesi gün, çaylarımızı içip, sohbet ederken Taco geldi yanımıza;
"Arkadaşlar dün kamptan iki kişi ayrılmış. Biri çok ilgiden, diğeri de ilgisizlikten. Birinin adı Sabahattin Akgül 70li, diğeri de Enver Yolcu 68 li."
İki Enverimiz de bizlerden ayrılmıştı.
Hala şüphemiz var!!!
BİZİM ENVERİMİZ HANGİSİYDİ?