15
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2921
Okunma

29.04.2014-20.06.2014 Tarihleri arasında Edebiyat Defteri adlı sitede Yirmi sekiz bölüm halinde ‘’ ŞU ERMENİ MESELESİNE BİR DE BİZ DOKUNALIM BAKALIM’’ Başlıklı bir yazı dizisi yayınladım. Bu yazı dizisi maalesef bizim Türk milletini öyle çok da enterese etmedi. Çünkü malum bizim Millet öyle uzun yazıları okumaz. Bizim milletin önüne at bir slogan her şehit cenazesinde ‘’ Şehitler ölmez Vatan bölünmez’’ desin dursunlar. Cenazeler toprağa verilir verilmez de tekrar asıl acılarına yani yaşları ister on beş ister yetmiş beş olsun aşk acılarına ve sancılarına geri dönerler.
Evet 28 Bölümlük ‘’ ŞU ERMENİ MESELESİNE BİR DE BİZ DOKUNALIM BAKALIM’’ Başlıklı yazım Türkiye’de ilgi görmedi ama hani Allah var hiç ilgi görmediğini söylersem yalan olur. Çünkü bir devlet, bir topluluk bu yazıya oldukça ilgi gösterdi. Kim miydi o devlet ve topluluk? Ermenistan ve Ermeniler…
Bu yazı dizisinin son bölümünden sonra benim face book sayfama ‘’Ermeni - Türk Diyalogu Platformu ‘’ adlı bir platform sık sık yazılar göndermeye başladı. Engellemedim o platformu . Çünkü bazı sorularımın cevapları o platformda vardı.
Çok çok değerli hocam ( Hocam derken sadece saygımdan değil, doğrudan doğruya hocam olduğu için diyorum ) MHP Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu hani demişti ya Bu gün vatanımızda yaşayan Kürtlerin oldukça büyük bir bölümü aslında Müslümanlaşmış ya da kimliklerini gizleyen Ermenilerdir.’’ Diye ve pek çok aydınımız (!) da hocamı ırkçılıkla, kafatasçılıkla, faşistlikle suçlamış ve söylediklerinin safsatadan ibaret olduğunu iddia etmişlerdi ya. ( Sırrı Sakık’ın ‘’Anamız Kürtse babamız Ermenidir’’ yazılı mendille fotoğraf çektirmesine rağmen) İşte Hocamın bu söylediklerini Ermenistan’ın ve Ermenilerin de doğruladığını ve işin ilginci sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde değil Türkiye’nin tamamında, daha önce Ermenilerin yaşadıkları ama bu gün tek bir Ermeni’nin bile yaşamadığı şehir, köy ve kasabalarımızda asıl kökü Ermeni olup Türk ve Müslüman kimliği ile yaşayan ama asıl kendi kimliklerine dönmek için gerekli ortamı bekleyen milyonlarca Ermeni olduğunu işte bu ‘’Ermeni-Türk Diyalogu Platformu’’ da teyid ediyor. Mesela onlara göre asıl adı Dikranagerd olan Diyarbakır’da sayısız Ermeni, Müslüman-Kürt kimliği ile yaşarken Çamlıhemşinde de pek çok Ermeni, Sünni Müslüman-Türk Kimliği ile, Sivas, Kahramanmaraş, Gaziantep ve daha pek çok şehirde Alevi Müslüman-Türk kimliği ile yaşamaktadır.
Şimdi işte o tam adı ‘’Repair of Armanian-Turkhısh Platform’’ Olan sitede yayınlanan bir yazıyı ve orada yayınlanan bir haritayı okuyucuların bilgisine sunuyorum. Biliyorum yine pek çok vatandaşımız aşklarının gaz sancısı sebebiyle bunu da okumayacak ama olsun bir tek kişiye ulaştırabilirsem yine de kar kardır.
Bu yazıyı okurken aynı zamanda bölücü ve ayrılıkçı Kürtlerin günümüzde niçin bu kadar fazla azgınlaştıklarının ( Kaba tabirle g.tlerinin kalktığının ) sebeplerini de göreceksiniz.
İşte o Yazı:
Ermeni soykırımı Tanıma ve tazminatlar
Ermeni diasporasından bakış
Taşnak Partisi’nin Türkiye’den toprakla ilgili talepleri
Ermenistan Devrimci Federasyonu Batı Amerika Bürosu, Pazar günü yapılan (22Haziran 2014 ) 49.uncu Bölgesel Kongrede; Ermeni Soykırımının yüzüncü yıl dönümünün arifesinde adalet taleplerine dair organizasyon şemasını tanımlayan bir beyanı oy birliğiyle Kabul etti.
Ermenistan Devrimci Federasyonu - Taşnaktsutün - Batı Amerika Bürosu Ermeni Soykırımı için Adalet Taleplerine Dair Beyandır
MADEM Kİ, Ermeni Ulusu sistematik ve önceden planlanmış, resmi olarak 24 Nisan 1915 tarihinde Osmanlı İmparatorluğunun Genç Türkler (Jön Türkler) Hükumeti tarafından başlatılmış ve 1915-1919 tarihleri arasında da devam etmiş, sonrasında Türkiye Kemalist Hareketi tarafından 1920-1923 tarihleri arasında uygulanmaya devam etmiş, 1,5 milyonu aşkın Ermeni erkek, kadın ve çocuğun katledildiği veya Ermeni Ulusunu(Irkını) modern zamanların İlk Soykırımıyla ortadan kaldırma çabasıyla ölüme sürüldüğü, hayatta kalmayı başaran binlerce Ermeni kadın ve çocuğun zorla Müslüman yapıldığı ve yüzlercesinin modern Türkiye Cumhuriyeti döneminde 1924-1937 yılları arasında etnik temizliğe maruz kaldığı Ermeni Soykırımı’na maruz kalmışlardır; ve
MADEM Kİ, Soykırım planlamak ve uygulamak, uluslar arası yasalarda kesin olarak “İnsanlık Suçu” (İnsanlığa Karşı İşlenmiş Suç) olarak Kabul ediliyor ve bu şekilde cezalandırılıyor; ve
MADEM Kİ, Soykırım ile işlenmiş bu İnsanlık Suçu neredeyse yüz yıldır cezalandırılmamış ve Türkiye Hükumeti tarihi gerçekleri çarpıtmasına ve hem Osmanlı ataları hem de kendi selef rejimleri tarafından işlenmiş olan bu Soykırımı ve sonuçlarını, Amerika Birleşik Devletlerinin de içinde bulunduğu 23 ülke tarafından Kabul edilmesine rağmen reddetmesine rağmen dokunulmazlığına izin veriliyor; ve
MADEM Kİ, Ermeniler, Ermeni Soykırımından önce binlerce yıl boyunca kendi ana topraklarının yerlileri ve gerçek sahibiydiler ve madem ki bu gerçek, sözü edilen topraklarda bulunan yüzlerce antik Ermeni kilisesi, manastırları, mezarlıkları ve diğer aleni dini ve kültürel yapıları, yerleşim merkezleri ve eski yapıların yıkıntılarına bakılarak kolayca kanıtlanabilmektedir ve kanıt olarak Ermeni Soykırımına kadar orada bulundukları saptanabilmektedir; ve
MADEM Kİ, Ermenilerin ata toprakları, özellikle de tamamı Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut (şimdiki) sınırları dahilinde olan altı tarihi Ermeni bölgesi olan Van, Erzurum, Kharpert( Harput) , Bitlis, Dikranagerd(Diyarbakır) ve Sebastia (Sivas ) sessiz zulme maruz kalan Müslümanlaştırılmış veya gizlenmiş binlerce Ermeni dışında, Ermeni Soykırımı nedeniyle gerçek sakinlerinden temizlenmiş ve bu kişilerden bazıları son yıllarda kendi gerçek etnik kimliklerini idrak etmek istemektedir, o halde bu kişilerin kendi köklerine dönmeleri için cesaretlendirilmeleri gerekmektedir; ve
MADEM Kİ, Ermenilerin ata toprakları, GERÇEK VATANLARI, bu topraklar üzerindeki tüm tarihi Ermeni varlığını silmek için her türlü girişimi yapan Türkiye Cumhuriyeti tarafından yasal olmayan şekilde işgal edilmiştir; ve
MADEM Kİ, Ermeni Ulusu, Osmanlı Türkiye’sinin ve Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini yok etme girişimine karşı hayatta kalabilmiştir; ve
MADEM Kİ, Ermeni Ulusunun Soykırım korkusundan kurtulup hayatta kalması, büyük ölçüde, Yakın Doğu Amerikan Yardım Komitesi (Near East Relief) adında Birleşik Devletler Kongresi tarafından 1916’da kurulan ve kendi anayurtlarından, ana vatanlarından tüm dünyaya özellikle de Amerika Birleşik Devletleri’ne sığınıp hayatta kalmaya çalışan 132.000’den fazla insanı kurtaran bu komitenin önderliğinde Amerikan ve uluslararası çabalara bağlıdır; ve
MADEM Kİ, İlk Ermenistan Bağımsız Cumhuriyeti, Sevr Anlaşması yoluyla Ermeni Soykırımının ardından uluslararası olarak tanındı; ve
MADEM Kİ, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson, Osmanlı İmparatorluğu tarafından Ermeni Soykırımının bir sonucu olarak ve kendi uluslararası sınırlarını, Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon şehirleri ile Ermenistan Cumhuriyeti içinde yer alan Karadeniz’e erişimi de içine alarak yeniden yazması sonucu Ermeni Ulusunun elinden alınan mülki haklarını yeniden düzenleyen nihai ve bağlayıcı Tahkim Kararını 22 Kasım 1920 tarihinde yayınlamıştır; ve
MADEM Kİ, yasal olarak bağlayıcı şartlarına rağmen, Wilson’un Tahkim Kararı hiç bir zaman yürürlüğe girmedi ve aslında yasal olarak Ermenistan’a ait olan topraklar üzerindeki Türk işgali apaçık bir ihlal olarak günümüze dek sürmektedir; ve
MADEM Kİ, Ermeni İnsanı, Ermeni Soykırımından bu yana neredeyse bir asırdır bireysel ve kolektif olarak, kendi gerçek ve kişisel mülkiyetlerinden, kültürlerinden ve kendi ata Toprakları(Anavatanları) üzerinde yaşamaktan mahrum bırakıldılar; ve
MADEM Kİ, Batı Amerika Ermeni Devrimci Federasyonu, çoğunluğu, Ermeni Soykırımından kurtulmuş ve sonunda Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmiş kişilerin soyundan gelenlerden ve Ermeni Diasporasının en büyük organize topluluğu olan Birleşik Devletler vatandaşı olan üyelerden oluşmaktadır ve bu üyelerin, Wilson Tahkim Kararının uygulanması, doğrudan Birleşik Devletler’de yerel, ulusal ve Federal seviyelerde davalar açma dahil ve fakat bunlarla sınırlı kalmayan yollarla Ermeni Ulusu adına adalet isteme hakkına sahiptirler; ve
MADEM Kİ, Türkiye Hükümeti, kendinden önceki hükümetlerin Soykırım kampanyalarını ve politikalarını devam ettirmekte ve fütursuzca Ermeni Ulusunu yok etmeye teşebbüs etmiştir; bunu aşağıdaki fiilleri gerçekleştirerek yapmıştır:
(a) illegal (yasadışı bir şekilde) olarak Batı Ermenistan’ı işgal etmiş;
(b) illegal olarak, şu anda mevcut ikinci Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti’nin batı sınırını kuşatma altına almaktadır;
(c) şu andaki ikinci Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti’nin doğu sınırını illegal olarak kuşatma altına alması için, suç ortağı ve işbirlikçisi Azerbaycan’a yardım ve yataklık yapmaktadır;
(d) şu andaki Bağımsız Artsakh ( Dağlık Karabağ ) Cumhuriyeti’ni illegal olarak kuşatma altına alması için, suç ortağı ve işbirlikçisi Azerbaycan’a yardım ve yataklık yapmaktadır;
(e) Djulfa’daki antik Ermeni mezarlığının Azeri ordusu tarafından fütursuzca yok edilmesi de dahil ve fakat bunlarla sınırlı kalmamak koşuluyla, Ermenistan Ulusunun tarihi varlığının izlerini silmesi ve Ermenistan Ulusunun Nahcivan’a karşı hak iddia etmesini önlemesi için, suç ortağı ve işbirlikçisi Azerbaycan’a yardım ve yataklık yapmaktadır;
(f) Bakü, Sumgait ve Kirovabad’da yaşayan yerli halka karşı yapılan katliamın inkarı ve bu gerçeğin çarpıtılması için kampanya başlatan suç ortağı ve işbirlikçisi Azerbaycan’a yardım ve yataklık yapmaktadır;
(g) Kessab’da ve Suriye’nin diğer bölgelerinde yaşayan yerli Ermeni nüfusuna karşı yürütülen radikal saldırgan hareketlere ve etnik temizliğe yardım ve yataklık yapmaktadır;
(h) Türk Devletinin en üst mercileri ile bağlantılı bir suç olan Hrant Dink cinayetinin faillerini adalete teslim edememiştir;
(i) gizli ve Müslümanlaştırılmış Ermenilere karşı sessiz baskısını devam ettirmektedir; bu Ermenilerin çoğu kendi gerçek kimliklerini ifşa etmekten ya da intikam tehdidi altında din özgürlüğünü yaşamaktan korkmaktadır;
(j) Ermeni Ulusuna ait tarihi varlığa ve geçerli haklarını, işledikleri Soykırım suçunun sonucu olarak ortadan kaldırma gücüne dair atabileceği tüm adımları atmaya devam eder; ve
MADEM Kİ, Türkiye’deki Kürt nüfusunun mevcut lider partisi olan Barış & Demokrasi Partisi (BDP), parti içinde Ermeni Soykırımına dahil olan Kürt nüfusunun rolü için Ermenilerden özür dileme ve Soykırımı tanıma adına bir platform kurarak yapmış olduğu resmi kabul süreci tanınmalı ve teşvik edilmelidir; BDP’nin bu girişimi, Ermeni Ulusu’nun bazı mülki haklarını yeniden vermeyi deneme ve Türkiye Hükumetine Ermeni Soykırımını tanımasını ve tazmin önermesine dair çağrı yapma planıdır;
MADEM Kİ, Türkiye’de bulunan Diyarbakır Şehrinin (Dikranagerd) belediye idari teşkilatı demokratik olarak Kürt Barış ve Demokrasi partisi tarafından yönetilmektedir. Bu teşkilat, aslen, Ermeni Surp Giragos Katedralini restore etme, Soykırım kurbanları için bir anıt dikme ve Müslümanlaştırılmış veya gizlenmiş Ermeniler için Ermeni dil ve din derslerine izin verme ve teşvik etme, Şehrin girişine Ermenice bir “hoş geldiniz” tabelası asma ve buna benzer teşvik ve takdir edilmesi gereken, uzlaşma yolunda sağlam adımlar atmıştır; ve
MADEM Kİ, Yakın Doğu ve Orta Doğudaki mevcut jeopolitik çatışmalar, bölgedeki uluslararası sınırların yeniden çizilmesi gibi önemli potansiyel sonuçlar doğurabilmektedir. Sözü edilen sınırlar, burada altı çizilen şekilde savaş tazminatları ve iade etme için sağlam bir çerçeveye oturan diyalog, işbirliği ve barışçıl bir şekilde bir arada yaşaması gerekecek olan Batılı Ermenilerin ana vatanını ve bağımsız Kürdistan’ı kapsamaktadır;
DOLAYISIYLA, AŞAĞIDA BELİRTİLEN KARAR ALINMIŞTIR;
Yaygın şekilde 24 Nisan 2015 olarak bilinen Ermeni Soykırımının yüzüncü yılının arifesinde ve Ermeni Soykırımından kurtulanların ve şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nin Batı Kesiminde yaşamaya devam eden Ermeniler adına, Batı Amerika Ermeni Devrimci Federasyonunun Bölgesel Kongresi, Ermeni Soykırımı için Adalet İsteği ‘ne dair aşağıdaki taslak metni yayınlamaktadır:
1. Türkiye Cumhuriyeti, tartışmasız bir şekilde, Osmanlı İmparatorluğu Genç Türkler (Jön Türkler) Hükümeti tarafından 1915-1919 yılları arasında planlanan ve uygulanan, daha sonrasında 1920-1923 yılları arasında Kemalist Hareketin de uygulamaya devam ettiği ve Modern Türkiye Cumhuriyeti tarafından, 1924-1937 yılları arasında, kendinden önceki rejimin devamı olarak etnik temizliğe kadar götürülen Ermeni Soykırımı’nı tanımalı ve sonuçlarına katlanmalıdır.
2. Türkiye Cumhuriyeti, işlediği İnsanlığa Karşı Soykırım Suçu nedeniyle Ermeni Ulusuna karşı iade sorumluluğun almak için hızlı ve anlamlı adımlar atmalıdır, bunu yaparken, hiçbir iade / tazmin girişiminin Ermeni Ulusunu kendi topraklarında yaşamaya veya nüfus sayısına ilişkin olarak yeniden eski haline getiremeyeceğinin farkında olmalı, fakat yine de Ermenilere karşı işlenen Soykırım suçuna dair, Ermeni Ulusunun elinden alınan tüm hakları iade ederek geçmişin yanlışlarını düzelmeye çalışarak iyi niyet göstermelidir.
3. Ermeni Ulusunun bölgesel mülki haklarının iadesi, Birleşik Devletler Başkanı Woodrow Wilson’ın 22 Kasım 1920’de aldığı nihai ve bağlayıcı Tahkim Kararına dayanarak uluslararası sınırların yeniden çizilmesini; Ermenistan Cumhuriyeti’nin Van, Bitlis, Erzurum ve Trabzon illeri ve bölgeleri ile yeniden birleşmesi ve bu şekilde Karadeniz’e kısıtlanmadan erişimi sağlayabilmesini, ve bunun yanında İlk(Birinci) Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti’nin sınırları içinde yer alan Kars ve Ardahan illerinin de, Ararat (Ağrı) Dağı’nın ve çevresindeki bölgelerin de iade edilmesini içermektedir.
4. Ermeni Ulusu’nun bölgesel mülki haklarının eksiksiz ve tartışmasız bir şekilde yeniden yapılandırılması; Dağlık Karabağ (Artsakh) Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve uluslararası egemenliğinin ve mevcut sınırlarının kabul edilmesini de içermektedir.
5. Ermeni Ulusu’nun bölgesel mülki haklarının eksiksiz ve tartışmasız bir şekilde yeniden yapılandırılması Nahcivan’ı içermektedir.
6. Ermeni Ulusu’nun bölgesel mülki haklarının eksiksiz ve tartışmasız bir şekilde yeniden yapılandırılması; tüm doğal kaynaklara ve insani yapımı ulaşım, taşıma, taşınma ve arazi kullanımına sınırsız ve bedava erişimi içerecektir.
7. Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti, kendi mevcut ve gelecekteki sınırları içinde yer alan yüzlerce antik Ermeni kiliseleri, manastırları, mezarlıkları ve diğer tarihi ve kültürel yapıları, şehirleri ve antikaları tanıyacak, masrafları kendisine ait olmak üzere, koruyacak ve muhafaza edecektir ve ayrıca bunlara karşı yapılacak her türlü yok etme, yağmalama ve ortadan kaldırma girişiminden kaçınacaktır.
8. Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti, Ermenistan ve Artsakh’a karşı tüm ablukalarını derhal kaldıracak ve kendi sınırlarından kısıtlanmadan geçişe izin verecek ve ayrıca Ermeni Soykırımını , sonuçlarını ve burada altı çizilen onarma/yeniden yapılandırma çalışmalarına dair tüm planı destekleyen, tanıyan ve sıkı sıkıya bağlı olan sözü edilen ülkeler ile ilişkilerini normalleştirmek ve dostluk kurmaya çalışmak için iyi niyetli diğer önlemleri de alacaktır.
9. Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti, sınır ötesi şiddet eylemlerini provoke edecek veya Ermenistan Cumhuriyeti ve Artsakh Cumhuriyeti ile barışı tehdit edebilecek herhangi bir askeri ya da diğer aksiyonlar almaktan kaçınmalıdır.
10. Türkiye Cumhuriyeti, İstanbul Ermeni Patrikhanesini, Kilikya Kutsal Makamını ve/veya Ermeni Ulusunun yetkililerince tahsis edilen ipoteksiz mülkiyet haklarını geri verecek ve mevcut ve gelecekteki sınırları içerisinde yer alan tüm Ermeni kiliselerine, manastırlarına, cenazelerine ve diğer dini, inanç temelli, tarihi veya kültürel yapılara, sitelere ve eski eserlere erişimi sağlayacak, buralardan herhangi bir geçmiş ya da gelecek mülkiyet vergisi istemeyecek veya diğer potansiyel yükümlülüklere dair bir talepte bulunmayacak ve tazmin etmeye yönelik alacağı önlemlerin bir parçası olarak görecektir.
11. Türkiye Cumhuriyeti, Ermeni Soykırımı kurbanlarının soyundan gelen kişilere veya bu kişiler tarafından belirlenmiş topluluklarına ya da örgütsel yetkililerine maddi tazminat ödemeli ve bu amaçla toplanmış ve gerektiği şekilde atanmış olan uluslararası mahkeme tarafından belirlenen tutar ve yollarda Ermenistan Cumhuriyeti’ne ekonomik yardım sağlayacaktır.
12. Türkiye Cumhuriyeti, Ermeni Soykırımı kurbanlarının soyundan gelen kişilere, bireysel ya da kolektif olarak, veya Ermeni Milletine ait temsilci örgütlere ya da kuruluşlara; zamanaşımı kanunları, terk etme teorileri, yasal nedene dayanmayan fiili işgaller ve/veya hem Osmanlı döneminde hem de Osmanlı Sonrası Türkiye Cumhuriyeti döneminde var olan herhangi bir yasa, veya bu taleplerin/iddiaların geçerliliğini etkileyecek diğer yasal handikaplara bakılmaksızın ve hepsinden tamamen feragat ederek kendi yargı sistemini ve mahkememelerine sınırlandırılmamış erişim sağlayacaktır.
13. Türkiye Cumhuriyeti, Ermeni Soykırımının tam ve eksiksiz kabulünü ve sonuçlarını ulusal eğitim sisteminin bir parçası olarak benimseyecek ve tarihinin bu karanlık bölümüne ilişkin açık ve samimi diyaloglara izin verecek ve teşvik edecektir.
14. Türkiye Cumhuriyeti, etnik Ermenilerin, etnisiteleri nedeniyle şu anda ve gelecekteki sınırları dahilinde ayrımcılığa, sindirilmelerine veya rahatsız edilmelerine engel olmak ve bu yöntem yapılan girişimleri cezalandırmak için gerekli olan tüm adımları atacaktır ayrıca, gizli ve/veya Müslümanlaştırılmış Ermenilerin, hiçbir handikap olmaksızın, isterlerse kendi gerçek kimliklerine geri dönmesine ve herhangi bir misilleme ya da intikam korkusu olmaksızın dini ve etnik özgürlüklerini yaşamalarına izin verecektir;
15. Türkiye Cumhuriyeti; Ermeni Soykırımının Yüzüncü Yılı olarak kabul edilen 24 Nisan 2015 tarihinden itibaren, her yıl 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımının Kurbanlarını Anma Günü olarak belirleyecekler ve şu anda ve gelecekte sahip olacağı sınırları içinde sınırlandırılmamış anma organizasyonlarının yapılmasını teşvik edecek ve izin verecektir.
Ermeni Soykırımı için yukarıda belirtilen Adalet İsteklerinin eksiksiz ve hızlı bir şekilde uygulanmasıyla; Ermeni Ulusu, bölgede bulunan Türk, Azeri ve Kürt nüfuslarıyla, sonunda özgün, gerçek, sağlam ve uzun süreli uzlaşma ve barış içinde yaşama ortamı sağlayabilecektir.
Montebello - 22 Haziran 2014
Evet bu gün geldiğimiz noktada Biji Kurdistan mı ( Yaşasın Kürdistan ) Yoksa Long Live Hayastunum ( Uzun yaşa Ermenistan ) mı? Ya da her ikisi birden mi?