Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

İLAHİ AŞK

Yorum

İLAHİ AŞK

2

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1876

Okunma

İLAHİ AŞK

İLAHİ AŞK

Tasavvuf…

Her şeyin Allah’tan geldiğini bilip kabullenmek. Nasipte ne varsa razı gelip şükretmek.

Hiçbir olay Allah’ın hükmü dışında ne vuku bulur ne de seyri değişir.

Dolayısıyla tasavvuf her şeyin Allah’tan olduğunu bilip olanlara kızmamaktır. Tüm olanlar ve olacak ne varsa ezeli nasiptir.

İslam dini bütün dinleri içeren ve ilimin en kuvvetli biçimde tezahür edip açıklandığı bir dindir. Kısaca İslamiyet herkesin kendinden çok şey bulduğu evrensel mahiyette olma özelliğini hep taşıyacaktır.

Diğer bir deyişle tasavvuf, insanın insanlığını keşfe çıktığı ve insanın insanlığını bulma yoludur. Bu açıdan yaklaşılırsa; tasavvuf dinin güzel ahlakla yaşanmasıdır. Edep, tasavvuf anlamı taşıdığı için edepli yaşamak her yaradışta, her yaşantıda ve tüm gidişatta Allah’ın isimlerini görerek hiçbir şeyde Allah’ın haricinde bir varlık olmadığına kanaat getirip, yegâne varlığın ve en büyük gücün yüce Allah olduğunu idrak edip kabullenmektir. Ve diğer bir açılımla mutasavvıf bunları gönülden ve derinden yaşayıp hisseden kişidir.

Mevla’ya giden tek yol aşktır. Tevazu ile adımlanan bu yolda tüm duygular nihayette aşka dönüşür. Bu yüzdendir ki aşk denen mefhum insanlığın elindeki en etkili ve de tek silahtır. Gönlümüzü ruhumuzu temizleyen ve bizi hakikate ulaştıran en yüce mefhum.

Biz kulların Mevla’ya duyduğumuz bu yoğun duygu ile her daim diri kalmak bizi biz yapan ve tek mefhum ve kâinatın tüm sırrı işte tam da burada vuku bulur.

Yüce dinimiz evrensel mahiyette tüm insanlığı bir arada bulunmaya çağırdığı için ezelden ebediyete İslamiyet evrensel olma özelliğini sürdürmüştür ve sürdürecektir de.

Ne nefret barınır dinimizde ne de öfke. Tüm menfi duyguların bertaraf edilmesi dolayısıyla da hoşgörü ve sevgi hep ön plandadır.

Hz. Ali Sultan’ın; ‘’Bu dünyada ilmin sonu cehalettir.’’ Sözünü feyiz aldığımızda göreceğiz ki ne öğrenmenin ne de bilginin ve ilmin sonu var.

Bir kılavuz niteliği taşıyan Mesnevi hep şunu savunmuştur: ‘’Kötülük biz insanların bakış açısından doğan menfi bir duygu olduğu için, hepimizin özünde temizlik ve saflık vardır.’’

İlahi bir mefhum olan aşk ile hidayete ermek öyle olasıdır ki aşkı âlemin yaratılış sebebi olarak tanımlayabiliriz.

İslami açıdan irdelediğimiz zaman aşk iki kola ayrılır:

-Beşeri Aşk ve
-İlahi Aşk

Mecazi aşk olarak da tasvir edebileceğimiz beşeri aşkta insan dünyevi bir duygu ile bağlanır karşısındakine.

İlahi aşkın boyutu çok daha engin olup, biz kulların Rabbimize duyduğu engin sevgi ve ulaşma arzusu ile dolu olmamızdır.

Büyük mutasuvvuflar her ikisini de aynı potaya koymuşlar ve ilintili gördükleri bu iki seçeneği birini diğerine ulaşmada vasıta olarak görmüşlerdir.

Biz insanlar mecazi aşk vasıtasıyla yolumuzu bulup İlahi Aşkı duyumsarız. Kısaca hakiki aşka giden yolda köprüdür mecazi aşk.

Mecnun’un Leyla’dan Mevla’ya ulaşması, Ferhat’ın Şirin’e bağlanması gibi örnekler de verebiliriz.

Bununla birlikte Mevla’ya ulaşmak için her zaman için mecazi aşk gerekmeyebilir de. İki aşk arasında bir duraklama alanı olarak platonik aşkı ya da bir diğer deyişle felsefi aşkı da irdeyebiliriz.

Yunus Emre’nin dizelerinde dediği gibi:

‘’İşidin ey yarenler
Hem cefadır hem sefa
Kıymetli nesnedir aşk
Hamza’yı attı Kaf’a.’’

Bir diğer açılımı ise İlahi aşkın; gönlün Allah’a verilip addedilen paye meselesidir.

Temeli aşk ve cezbedir tasavvufun. Cezbeyi tanımlamak gerekirse; irade dışı Allah’a yönelip, İlahi aşka vakıf olmaktır. Ne zatını tasarlamak mümkündür O’nun ne de tahayyül etmek. Ve biz kullar ibadetlerimiz vasıtasıyla bu yüce duyguya nail oluruz. Hisseden nefsimiz değil ruhumuzdur.

Mutasavvufların övdüğü ruhun karşı cinse olan aşkı olan beşeri aşk yine onlar tarafından İlahi aşka geçişte bir vasıtadır. Ve edebiyatımızdaki mesnevilerin konusu genelde bu yöndedir.

Mürşidi Kamil ilk adım olarak nitelendirilebilir. Mürit ilahi aşkı önce mürşidine karşı yaşar, mürit onu görünce cezbeye tutulur. Zira mürşit bir nur ve feyiz kaynağıdır. Manevi âlemde mürşit onu Rasululallah’la tanıştırır. Gelinden bir sonraki makamda bahsi geçen ulaşılmış olan ‘’İlahi Aşk’tır.’’

Demin de bahsolduğu üzere en faydalı şekli bu hissiyatın yaşanmasında ibadetlerimizdir. Ve hiçbir dünya nimeti ibadetlerin verdiği huzuru ve lezzeti vermez de. İşte bu gerçektir İlahi aşkın tecellisi. İbadetler nezdinde yaşanan, İlahi aşkın tamamen bir yansımasıdır.

Sonuç itibariyle görülen ve vardığımız nokta şudur ki; sevgi ve aşk bizlere bahşedilmiş büyük bir lütuftur. Dinimizin, insan olmanın tek gerekçesi ve hayat ışığımız ve bizi biz yapan, yolumuzu aydınlatan ve sonsuza kadar da aydınlatacak olan.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İlahi aşk Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İlahi aşk yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İLAHİ AŞK yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
superbaba
superbaba, @superbaba
9.5.2014 15:03:15
Şu öykünün kaynağı nedir bilmiyorum. Bana bir şekilde ulaşmıştı. Ama ders alınması gereken bir öyküdür.

Bir derviş çölde namaz kılarken önünden Mecnun geçer...
Derviş selam verir vermez hemen Mecnuna seslenerek önünden geçtiği için azarlar...
Mecnun şunları söyler...
"Kusura kalma Derviş Baba. Ben Leyla'mın aşkından seni fark edememişim. Peki ya sen Allah'ın aşkıyla namaz kılarken beni nasıl fark ettin?"

Çok güzel paylaşımdı Gülüm Kızım. Kutluyorum...
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
1.5.2014 13:04:12
Bizim penceremizden bakıldığında, ağır bir yazı bu.
Galiba, böyle derin sularda yüzecek ne mecalimiz, ne de takatimiz var bizim.
Kendi halimizde,
becerebildiğimizce,
kendi yöntemimizle bir bağ kurmaya çalışıyoruz Yüce Yaratan ile.
Onun affına sığınıyoruz.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL