3
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1752
Okunma

--------
Eski zamanların Yozgat’ında, hatıraların izinde yürüyorum. Çocuk seslerinin sokaklara karıştığı, ekmek kokusunun rüzgârla savrulduğu o yıllara... Sabahları, sobanın üzerine konan çaydanlığın tıngırtısıyla uyanır, annemin el emeğiyle ördüğü yün çorapları ayağıma geçirirdim. Mahallenin kedisi kapının önünde gerinir, komşuların selamı pencerelerden taşardı. Dünyanın en güvenli yeriydi orası; çocukluğumun, dostluğun ve vefanın hüküm sürdüğü memleket...
Evimiz, avlusunda çocuk kahkahalarının yankılandığı, duvarlarında geçmişin izlerini taşıyan koca bir çınardı. Tahta kapısı, kaç kere çocuk ellerimizle çalınmış, kaç kere komşular “kim o?” diye seslenmişti? İçeride, annemin pişirdiği tarhana çorbasının kokusu eksik olmazdı. Kışın sobanın etrafında toplanır, yazın avlunun serin taşlarına uzanıp yıldızları izlerdik.
Mahallenin kadınları, avlularına çıkıp birbirlerine hal hatır sorardı. Sadece selamlaşmak değil, dertleşmek, paylaşmak vardı burada. Kapılar kilitlenmez, evler sadece duvarlardan ibaret olmazdı. Komşular, akrabadan farksızdı; sofralar paylaşıldıkça bereketlenirdi. Çocuklar olarak biz de bu sıcaklığı hissederdik. Biri düşse, bütün mahalle kaldırırdı. Birinin canı sıkkın olsa, diğerleri tatlı bir bahane bulup neşesini yerine getirirdi.
Ve sokağımız… O daracık ama içinde koca bir dünya saklayan sokağımız! Toprak zeminde sek sek oynar, evlerin duvarlarına yaslanıp masallar anlatırdık birbirimize. Yazları, sokak çeşmesinden kana kana su içer, sonrasında üzerimizden sular damlarken şen kahkahalar atardık.
İçimizde büyüyen bu sıcaklık, yıllar geçse de hiç soğumadı. Şimdi ne zaman bir kapı tokmağı çalsa, çocukluğumdaki o mahallenin sesi gibi gelir kulağıma. Ve anlıyorum ki, bazı yerler sadece taş ve topraktan ibaret değil; sevginin, dostluğun, paylaşmanın vücut bulmuş hâlidir.
Hayat, kimi zaman insanı oradan oraya savursa da, insanın gerçekten evi, içinde kendini en sıcak hissettiği yerdir. Ve bazı mahalleler, hatıralarıyla hep yaşar. Çünkü bir evi ev yapan, içindeki sevgidir.
Peri Feride ÖZBİLGE
20/03/1995 Kırıkkale devlet hastanesi
Cemreler düşerken toprağa,ben bir hastane odasında yatalaktım...O yüzden,cemreler hep üşütür beni...