saklı
Hiç üşümeyecek sandığım
Yanan ateşteydi çocukluğumuz Biz bahardık ağaçlarda Dallarına salıncak kurduğumuz Bir sığınaktı sokaklar Hiç kaybolmadığımız Toz, toprak içinde Korkmazdı umursamazlığımız Her yağmur sonrası sırılsıklam Gökyüzü kokardı her yanımız. Soğuğa inat, Bir yakamoz gibi uzanıp ıslak toprağa Bir tutam güneş tutardı avuçlarımız Henüz akşam olmadan Hayaller yapardık, kumdan, kağıttan Bir rüya görüyorduk gözlerimizi yummadan. Nasılda kendinden geçti Bizi gülümseyerek izlerken zaman Nerede o meyvesini çaldığımız ağaçlar, Ya, Ömer, Emine ve Hasan Nerede rüzgarla yarıştığımız yeşil tepeler Dizimizdeki yaralara aldırmadan Ne vakit karnımız acıksa Gerek yoktu paraya. Cebindeki şekerle gelirdi bir teyzemiz Avucunda biraz leblebiyle bakkal amca Elinde yoğurtlu ekmek Fadime annemiz Yoktu her odanın anahtarı Çocukluğumuzu büyütürdü bir evin bir odası Mum ışığındaki sohbetlere gebe Küçük ama kalabalıktı soframız Hep birbirine değerdi Masada kollarımız Sevincimiz, Acımız Şimdi ne vakit sokağımdan geçse bir satıcı Yüreğimde unutulmuş bir fotoğraf gibi durur Eski bayram sabahları Sesleri sevinç olup, yüreğimizde çarpardı Küçük el arabalarında Sanki koca bir dünya taşırlardı Mutluluk alır, cebimizde oyun taşırdık Geldiğinde gitme vakti Akşamın yaramaz kuytusunda saklanırdık. Büyümeseydik biz, büyümeseydi ellerimiz Keşke bir saklambaçta saklı kalsaydık |