Dergah Yayınları

Cemal Arzu, ´Akrepler´ adı altında topladığı bu hikâyelerinde, kişilerin kendi ortamlarında yaşadıkları çekişmelerden hareketle kurduğu olayları, ya da bu düzene bağlı-bağımlı bazı yaşam kesitlerini çarpıcı biçimde anlatmaktadır. Ele aldığı ve anlattığı insan sorunları toplumda kısmen yaygın olmakla birlikte, yazarın bakış açısından kaynaklanan ilginçlik nedeni ile okura, sanki bugüne kadar işlenm..»»

  »»

Âli`ye Mektuplar, Prof. Dr. Mehmet Kaplan`ın 1939-1953 yılları arasında sınıf arkadaşı Ali Ölmezoğlu`na yazdığı 67 mektup, ile 1953 yılı Ağustos-Eylül aylarında tuttuğu küçük bir günlükten oluşmaktadır. Kültür ve sanat adamlarının mektup, hâtırat ve günlükleri, eserlerinin geçirdiği merhaleleri, şahsiyetlerinin gelişmelerini gösteren son derece önemli vesikalardır. Nitekim kültür, edebiyat ve fik..»»

Bu kitapta, Antik Yunan tiyatrosunun önemli oyun yazarlarından Euripides’in Alkestis, Medeia ve Elektra adlı üç oyunu yer alıyor. Bu üç oyunun ortak özelliği, aile ilişkileri ve ata-erkil toplum düzeninde kadının yeri üzerinde durulmasıdır. Bununla birlikte Euripides, mitten aldığı oyunun konusunu efsane düzeyinden günlük yaşam düzeyine indirir. İdealleşti-rilmiş kişilerden ziyade rençper, sütnine..»»

Eserleri kadar yaşayış tarzıyla da ilgi uyandırmış, kıskanılmış bir şahsiyet olan ve Türk edebiyatına 1870`lerden itibaren verdiği eserle giren Abdülhak Hâmid hakkında pek çok söz söylenmişse de eserlerinin harf devriminden sonra yeni harflerle basılması geciktiği için bir bakıma unutulmaya terkedilmiştir. İhsan Safi`nin hazırladığı bu kitapla Hâmid hakkındaki resmi biyografik bilgilerin düzeltil..»»

Eserleri kadar yaşayış tarzıyla da ilgi uyandırmış, kıskanılmış bir şahsiyet olan ve Türk edebiyatına 1870´lerden itibaren verdiği eserle giren Abdülhak Hâmid hakkında pek çok söz söylenmişse de eserlerinin harf devriminden sonra yeni harflerle basılması geciktiği için bir bakıma unutulmaya terkedilmiştir. İhsan Safi!nin hazırladığı bu kitapla Hâmid hakkındaki resmi biyografik bilgilerin düzelt..»»

Rivayetlere bakılırsa okumak karşı tarafa, birine barış için, anlaşmak adına ok göndermek, ok atmak demekmiş. Okuyan insan ne yaptığının bir miktar farkında ise kendi içinde ve dışındaki kargaşanın, tereddütlerin, acıların, sevinçlerin, savaşın niçin olduğunu anlamaya, neden böyle cereyan ettiğini çözmeye çalışıyor demektir. Sulh ve sükuna erişme hayali peşinde, ok işaretleri istikametinde koşacak..»»

Nurettin Topçu`nun mektup tarzında yazdığı bu metinler 1940`ların sonu 1960`lı yıllarda Türkiye`nin sosyal ve kültürel hayatına dönük tenkit ve tasvirlerini içeriyor. Buradan yazarın nasıl bir insan unsuru ve toplum hayatı arayışı içinde olduğu da çıkarılabilir.»»