23.5.2025 14:17:55
Bir kandilin gölgesinde unuttum adımı,
sanki adımı fısıldayan her nefes canımı alırmış gibi.
Her harf, geçmişin paslı tortusuyla battı içime,
kanayan hatıraların sızısıydı her biri.
Ruhumun kuytularında yankılandı kadim bir ağıt.
Sustu dilim, sustu gece,
gölgeler geveledi yalnızlığıma,
gamlı ve gizemli fısıltıları.
Rüyalarımdan eski bir kilim serdim çatlayan toprağa,
desenlerinde çokça firar,
biraz da unutulmuş af.
Yitik zamanların gölgesi dans etti düşün üzerinde.
Kan revan kalbimi yasladım bir çakıl taşına,
o keskin köşeli yalnızlığın ağırlığı ezdi.
Ama hâlâ,
yanmakta ısrar eden bir kandilin ucundaydı inatçı tohum.
Kimse yoktu gölgesine sığındığım ışığın ardında
ne bir ses, ne de bir kurtuluş duası.
Sessizliğin rahminden doğan bir fısıltıydı yalnızca.
Yalnızca devrilmiş duaların küflü yankısı
ve sararmış mektuplardan sarkan
bir "keşke".
Her satırda biraz daha yandım, kül rengi yalnızlık sardı,
biraz daha eksildim o tanıdık hiçliğin içinde.
Şimdi ellerimde zamansız bir yangın,
hâr'ı sönmeyen hasret,
bir kandilin gölgesinde doğmuş çocuklar gibi.
hem karanlığın ürpertisi
hem de aydınlığın kutsallığı var,
hem sefil bir bekleyiş
hem de ilahi bir sabır.
bekliyorum kendimi...
Belki yıldız tozu kadar bir sırrın içinde
.