8.4.2025 15:26:32
İnce bir rüzgar esti buralardan, bir nefesin sesiyle.
Suların serin teninde bir yara, uçurumun oyuğu.
Kırlangıç feryadı yırtıyor göğü, iki kanatlı acı.
Çınlıyor hâlâ kıyametin çanı,
Yabancı bir çoğalışla sendeledi gözüm.
Kristal gecenin zehir zemberek intihar fısıltısıydı.
Henüz dinmemişti beyaz uyku,
Dağlarla güllerin yan yanalığı sürerken.
Bir çiçeğin solgun rengini emerken yükselen kara sular,
Seni orada gördüm, bir nehir yatağının uzayan boynunda.
Sis, o puslu yolları örterken,
Aramızdaki mesafenin zifiri karanlığı bir nefes kadar kısaldı.
Gecenin yırtık bağrında fırtınanın savurduğu toz zerresiydim,
Yaprakların ürkek titreyişiydi her şey orada,
Bir müziğin kanatlarında, karmaşık ve can alıcıydı.
Ey ruhumun en uzak yıldızı,
Dudaklarımda bir ıslıkla göçüyorum bu sessizliği,
Kalemimin dağılan mürekkebi bir kıyıma vuruluştu.
Gördün mü ilerideki o kül rengi odaları?
Her suskunluk yitirilmiş bir yankı.
Salıver düşleri, o kanatları kırık kelebekleri,
Tomurcuk bahçelerine, o zehirli çiçek tarhlarına.
Büyüsün bahar, ayaz mevsimin alacakaranlığında.
Kocaman hüzünlerin aşkın o kanlı uykusunda durakları,
Hâlâ iyi basıyor ayaklarım, bu çürüyen toprakta.
Gülümse takvimlere, o kara zaman çizelgelerine.
Bu yağmurda geçilecek aynalardan,
Kıvamında bir yalnızlığın soğuk rahmine.
Uykumu esneyen kelimelerin boşluğunda aradım,
Vakit kara bir ak solgun fotoğraflarda.
Kızıl satırların şarkılarında kanat çırpan kuşlar,
Gökyüzüne üşüşürken.
Kanadı yollar,
o sonsuz, çaresiz yollar.
Ellerimde ay'ın yüzü beliriyor,
Sarı bir hüznün izi tüm şiirli odalarda
.
[ italik ]