"Köşeli Yıldız" isimli şiir 3.12.2018 08:16:25 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
-I- Kalesi zaptedilmiş bir şehrin Kimsesizliği bana yakıştırdığın... Isırdığın elmayı bitirmelisin Adin Ardında bıraktığın an çirkinleşecek...
Söyle, kaç harabenin gülünü derdin? Kaçı tuttuğunda elini Bağbanını bulmuş gibi sevindi? Benim ilk olmadığım kesin...
Diyorlar ki "adamlar var Şehveti geçinceye dek, Ve erkekler, bir ömür boyu" Sever, sever, sever... Sen hangisi olmak istediğine karar ver...
Yurdun olayım Adin, Milletimin yıldızı ol! Daha şatafatlı ne teklif edebilir Bir insan değerine?
Henüz açlığım Tutsak bir balığınki kadar vurucu değil... Aşkın yerini tutmaz ama Bir kediye bile yakışır gurur...
-II- Göğsünü gere gere Taktığı gül olmayacağım döşünde... Uzak durmasının çevirisiydi bu.... Ağzımdan havaya acı serptim günlerce... Hayat, bir çala böğürtlen toplamaya benziyor, Bunu zaten bilir her yaşlı serçe...
Omzuna yaslandığında başım Ruhumun nasıl evcilleştiğini hatırlamasam... Gözleri var sonra, gönlüme aralık penceresi Gözleri, içine bakarken hayatın güzelleştiği...
Varlığı cennette zamanı durduran bir gezintiydi, Yokluğunda lime lime dökülen Kırk yamalı yorgan misali bezginliğim... Vahşi bir kurt, ulur içimde yalnızlık Kendimden uzağa kaçmak isterim o vakit...
Havaya kokusu sinmiştir belki Bir dal umut uzatır hanımeli, narin... Yaz kış sırtında kürkle dolaşan Görmedik bir kedi takılır gözüme, Yakasına küstüğüne şahit Öteye çevirerek patisinin üstüne düşürdüğü başı...
Yine de küskün değilim... Kulağım ince ayar onun ki gibi Çalan her zil, içine yol konulmuş bir zarf... Sahibiymiş gibi umudumun, böbürlenme! Sevmek tek kişilik, sevgilim... Ürküttüğüm kurbağalardan özür dilerim...
Bu gece tekir kedi fare görecek düşünde Bense seni, Hey gidinin sefili! Gece ağır bir yorgan olup çekilir üstümüze Kazağı sırtında dikili demeyin Üşümeyi geçirmese de Birinin üstünü örtmesi güzel...
Örtmüyor gece benim acımı bir tek... Pencereyi kapatsam Işığı söndürdüğümle yaklaşır sinsi Elinde kör bir bıçak Karanlık... Burun buruna geldim onunla kaç kere...
Artık ben varım diyordun Adin Bana verdiğin tam olarak bu işte... Koyu lacivert gökyüzünde Kırıtıyor ay bile... Ondördüne yeni girmedin yaşlı Ay! Az arsız değilsin sen de...
Nasıl vurduysan benliğimi Kesiklerim tenden ötede inliyor... Zifaf gecelerinin kuytularında saklıydı zaaf, Mercan gibi gözlerinle üstüne gitmeseydin... Bastırmayı denedikçe Ayakları açıkta kaldı şimdi utancın...
-III- Sessiz sakin sevsem diyorum ben de Beklentilerimi azad etsem... Varsın acım taşsın geceleri... Soğuk ve keskin gerçek Çarpıyor yüzüme uluorta Burdasın ve yanımda değilsin!
Aklıma düştüğünde olanlar bu... Kendi kendime yakalanıyorum Kaçmak üzereyken... Kafesine siniyor çaresizlik Acının adımlarımı seyrelttiği bilinsin...
Karanlıktı, Neye uğradığımı anlamadım desem Yalan olur Hakim Bey... Bana dokunduğunda Bulutların üstünde yerim çoktan ayrılmıştı...
Babil'in asma bahçelerine dönmüştü içim Yağmalandığımı uzun zaman fark etmedim... Parmaklarının ucuyla okşayarak Yolmuş olmalı çiçeklerimi...
-IV- Bir gece yarısı soyunup İlk seninle girmedim göle... Ama hiç birinin üzerine Gönlümü bohçalayıp çıplak atılmadım, Acım bundan...
İçtiğim suları burnuma taşımakla meşguldür kendisi... Nerde derseniz Aslında tam şurda Sol kaburgasının altında bu şiirin...
Gökkuşağına atladık cennetten elele Tepeden tırnağa yuttu bizi hayat... Aşk olsun demiş olmalı biri herkes susunca Ve olduk... Hayır kızı oldu diye susmaz insanlık..
Burnumda tütüyordu gözlerini her kırptığında, Sonra öpüştükçe seyreldi sevda Aşılama çay gibi kıymetsizleşti...
Adını aşk koyup İçine doğmamış çocuklarımızı saldım İçimde açtığı evin... Dokunmayın ona, Kurumadı henüz hayalden duvarları...
Akşam pazarı alışverişi de olabilirdik Ne yani hangi evi şenlendirmez kırmızı... Sen hep beş fazla ol Albenisine yandığımın sevdalısı!
-V- Bir yangına atılsak Öpüşerek çoğalır mıydık sevgilim? Ateşe koşarken kanatlarından tutuşan Bir çift ateş böceği olsaydık...
Merdiven altı kaçak rakıymışsın meğer Yar bana bir eğlence! Seni züğürt gönlümün ayranı! Sana ucuz dediğim için burda, sevgilim beni bağışla! Ama değilsen, ama değilsen...
Güzel gözlü bir gelin, gerdanında erikler Başka kadınlar kırıtırken yamacında Kollarında burma bilezikler Mahsustan açılan yaşmağını düzeltiyordu... Benim de gerdanlığım sevdadan diyerek...
Ben o zaman çocuktum Nispet etmeyi o gün orda öğrendim... Altını akçesi yoktu ama Avuçlarının içinde kınası kanıyordu, taptaze nazenin... Bana o kadarcık keyfi bile çok gördün ya hayat Ben sana ne deyim?
Gidene kadar bakma demedin, Sarhoşluğumdan sıyrılıp Ardından baktığımda Tuz buz oldu aşkımızın kalesi... Seni merhem diye Göğsüme sarmak istedikçe Lokman Hekim karmış gibi kaçtın, tenini tenime...
Beni kapıdaki hâlimle Hatırlarsın diye korkuyorum en çok da... Hani son bir öpücük için yalınayak uzandığım... İçi gözyaşı dolu Sedef cam kaseleri gibiydi gururum Onları ayaklarının altına serpmeden önce...
Dişçi koltuğunda da başına gelebilirdi oysa... Hangi dişin çekmelik karar vermek için, derler ki "Ağzınızı açık tutun Bayım" Seni öyle kadınlar sevsin bundan sonra Eğer haklıysam, eğer haklıysam...
Yurdun olayım Adin... Milletimin yıldızı ol... Fakat köşelisinden değil...
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.