- 20 Haziran 2007'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
SANAT YAŞAMI
20.01.1974 tarihinde Gaziantep’te doğan Emine Sevinç Öksüzoğlu; Sahne Sanatları Tiyatro Bölümü Batı Klasikleri üzerine eğitim gördü. Gaziantep Büyükşehir belediyesi Onat Kutlar Devlet Tiyatrosu olarak, Türkiye genelinde birçok oyunlar sahneledi. Afganistanlı Sinema ve Tiyatro Sanatçısı Muhammed Cangören, Sinema ve Tiyatro Sanatçısı Ekrem Erkek, Tiyatro sanatçısı Hüsnü Alan gibi birçok ünlü isimle aynı sahnede rol almanın mutluluğunu yaşadı. Ankara Üniversitesi Tömer Gaziantep şubesinde ve bazı eğitim kurumlarında sahne sanatları dalında Tiyatro oyunculuğu üzerine öğretim görevlisi olarak görev yaptı. Uzun seneler sahne tozu yutmasına rağmen, çok sevdiği edebiyattan hiç bir zaman ayrı kalmadı.
Şiirleri, öyküleri, Türk edebiyatı ve felsefe üzerine araştırma yazıları, edebî ve ilmî çalışmaları; yurt içi ve yurt dışında yayın yapan edebiyat seçkilerinde çevirileri yapılarak yayımlandı. Bazı yerel ve ulusal yayın organlarının kültür, sanat, edebiyat sayfalarında sanat yönetmenliği yaptı. Birçok seçkide ve “Yaşayan Kadın Şairlerimiz” isimli ansiklopedi ile 2007 yılında yayımlanan, 10 ciltlik “Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi”nde eserleri ve sanat yaşamı ile yer aldı.
13.04.1997 tarihinde “Mustafa Kemal Atatürk ve Şiir” konulu üç boyutlu resim ve şiir sergisi açtı. Şiirlerinden bazıları bestelenerek, TRT Repertuarına alındı. Birçok şiirleri diğer Türk lehçelerine çevirileri yapılarak edebî yayın organlarında yayımlandı. Öksüzoğlu; katıldığı uluslararası kongre, konferans, sempozyum ve panellerde Türk edebiyatı ve Türk şiiri alanında sunumlar yaptı. Birçok edebî ve ilmî çalışmalara imza atarak, ülkesini en güzel şekilde temsil etti. Öksüzoğlu; başkanlığını üstlendiği bir komisyon oluşturarak, ödül yönetmeliğini hazırlayıp, ünlü Kırgız yazar rahmetli Cengiz Aytmayov’un adını ve eserlerini yaşatabilmek, gelecek kuşaklara aktarabilmek amacı ile “Cengiz Aytmatov Edebiyat Ödülü” nün her yıl düzenlenen törenle, verilmesini sağladı.
Kitaplarından bazıları yurt dışında farklı ülkelerde çevirileri yapılarak yayımlandı. Özellikle Azerbaycan da Azeri Türkçesine çevirisi yapılarak yayımlanan, “Aşkın Rengi Kırmızı” (Şiirler) “Zamansız” (Şiirler) ve “Güneş Yüzlü Çocuklar” isimli öykü kitabı büyük ilgi gören ve bundan dolayı kendisine “Güneş Çöhreli Gız” adı verilen Emine Sevinç Öksüzoğlu’nun şiir ve öyküleri, Türk Dünyasında büyük beğeni topladı.
Şiirleri usta kalem Can Yücel başta olmak üzere, şairler ve eleştirmenler onun eserleri hakkında görüş ve yorumlarını belirterek, “İnsani duyarlılığı yoğun olan Öksüzoğlu, şiiri kendisi için değil kâinat için yazıyor” dediler. Öksüzoğlu; başkanlığını üstlendiği bir komisyon oluşturarak, ödül yönetmeliğini hazırlayıp, ünlü Kırgız yazar rahmetli Cengiz Aytmayov’un adını ve eserlerini yaşatabilmek, gelecek kuşaklara aktarabilmek amacı ile “Cengiz Aytmatov Edebiyat Ödülü” nün her yıl düzenlenen törenle, verilmesini sağladı.
“Hoşça kal Can Azerbaycan” isimli şiiri; Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nurullah Çetin beyefendinin önderliğinde, Zhala Babashova (Jale Babaşoğlu) tarafından tahlil edilerek okutuldu. Yine aynı bölümde “Gökyurdum Kerkük’üm” isimli şiiri ise; Haydar Dakuklu tarafından tahlil edilerek okutuldu. “Türkoğlu Türkleriz Biz” isimli şiiri ise; Prof. Dr. Nurullah Çetin beyefendi tarafından tahlil edildi ve önemli edebiyat seçkilerinde yayımlanarak gün ışığına çıktı. “Düşler Sokağı” ve “Üşümüş Kar Taneleri” isimli kitapları ile Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Özlen Aydoğan’a Lisan Tezi konusu oldu. Özbekistan Millî Devlet Üniversitesi Türk Filolojisi bölümünde ise; Sulton Nazarov tarafından öyküleri “Kambur Fatma” adı altında Özbek Türkçesine çevrilerek, Özbekistan Millî Devlet Üniversitesi Türk Filolojisi tarafından yayımlanarak okutuldu.
02.02.1997 tarihinde Türkiye Şair ve Yazarlar Derneği Gaziantep şubesinin kurucu başkanlığını yapan Emine Sevinç Öksüzoğlu’nun, yurt içinde ve yurt dışında değişik kurum ve kuruluşlardan aldığı bir çok plaket, şilt ve ödülü mevcuttur. İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği), DGTYB (Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği), TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) ve Türkiye Şairler Birliği, Kıbrıs, Balkanlar ve Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu (KIBATEK) gibi bilimsel kuruluşların üyesidir. Mine adında bir kız, Emir adında bir erkek olmak üzere, iki çocuk annesidir.
Öksüzoğlu; son derece güçlü kişiliği ile yaşama sıkı sıkıya tutunmuş ve hep gülen gözlerle bakmayı bilmiştir. Pozitif düşünen ve pozitif düşünceyi yaşatan, hümanist bir insandır. Çocuklara ve eğitime son derece önem ve destek veren, kitaplarından bazılarının satış gelirlerini ilköğretim okullarına bağışta bulunan kalender bir insandır. İnsanları din, dil ırk, cinsiyet gözetmeksizin seven ve gerektiğinde de elinden geldiğince insanlara yardımcı olmayı kendine görev bilen aydın bir Türk kadınıdır.
ALDIĞI BAŞLICA ÖDÜLLER
21.04.1996 4.Dünya Şairler günü anısına, Ana Kültür Sanat Ve Edebiyat Dergisi tarafından “Yılın Başarılı Şairi Ödülü” ne layık görüldü.
21.04.1997 Ana Kültür Sanat Ve Edebiyat Dergisi tarafından “Türk Sanat Ve Kültürüne Hizmet Ödülü” ne layık görüldü.
09.05.2007 Yeşil Simav Turizm Derneği Kütahya - Simav 13. Uluslar arası Şairler Şöleni “Teşekkür Ödülü” ne layık görüldü.
10.05.2007 Yeşil Simav Turizm Derneği Kütahya - Simav 13. Uluslar arası Şairler Şöleni “Teşekkür Şilti” ne layık görüldü.
01.06.2007 Prizren-Kosova’da yayın yapan BAY (Balkan Aydınları Ve Yazarları) Kültür Ve Sanat Dergisi “Teşekkür Şilti” ne layık görüldü.
29.11.2007 Bartın Belediye Başkanlığının düzenlediği “Bartın Belediyesi 11.Kitap Fuarı 10.Hasan Bayrı Şiir Yarışması Teşekkür Şilti” ne layık görüldü.
01.03.2008 Manisa – Salihli Bizim Ece Edebiyat, Kültür ve Sanat Dergisi 7.Şiir Şöleni “Teşekkür Şilti” ne layık görüldü.
06.07.2008 Azerbaycan-Bakü Vektor Uluslar arası İlim Merkezinin Altın İşleme Azerbaycan Haritası ile “Azerbaycan Edebiyatı Üstün Hizmet ve Başarı Ödülü” ne layık görüldü.
02.11.2008 www.birharf.net Edebiyat Sitesindeki “Kitapların Dünyası” isimli köşesi ile “Başarı Albümü” ile ödüllendirildi.
08.11.2008 ŞAYEB (Karaman Şair, Yazar Ve Edebiyatçılar Birliği Gurubu) Edebi, İlmi ve Sanatsal Çalışmalarda Türk Diline Hassasiyet ve hizmetlerden dolayı “Teşekkür Şilti”ne layık görüldü.
08.11.2008 Antalya Güllük Şiir Derneği 5.Antalya Şairler Buluşması “Teşekkür Ve Onur Şilti” ne layık görüldü.
08.11.2008 “Üşümüş Kar Taneleri” İsimli şiir kitabı ile Antalya Güllük Şiir Derneği’nin düzenlediği “2007 Yılı Ahmet Tufan Şentürk Türk Şiirine Hizmet Ödülü kapsamında Seçici Kurul Özel Ödülü”ne layık görüldü.
13.11.2008 Bartın Belediye Başkanlığının düzenlediği “Bartın Belediyesi 12.Kitap Fuarı 11.Hasan Bayrı Şiir Yarışması Teşekkür Şilti” ne layık görüldü.
14.11.2008 Bursa Büyükşehir Belediyesi Yerel Gündem 21 Sanatçılar Çalışma Gurubu 5.Bursa Kültür Sanat Şöleni “Teşekkür Şilti” ne layık görüldü.
08.01.2009 “İzmir Şiir Kütüphanesi 1.Büyük Şiir Dinletisi Teşekkür Şilti” ne layık görüldü.
13.02.2009 İstanbul Ümraniye Belediyesi “5.Geleneksel Şiir Yarışması Teşekkür Şilti” ne layık görüldü.
24.05.2009 Azerbaycan-Bakü Vektor Uluslar arası İlim Merkezinin düzenlediği “Medeniyet Haftası Teşekkür Şilti” ne layık görüldü.
01.07.2009 Bursa Yıldırım Belediyesi 5.Uluslararası Türkiye Âşıklar Ve Şairler Bayramı “Üstün Hizmet ve Onur Şilti” ne layık görüldü.
02.07.2009 Bursa Büyükşehir Belediyesi Yerel Gündem 21 Sanatçılar Çalışma Gurubu tarafından verilen “Kültür Ve Sanata Katkı Ve Teşekkür Ödülü” ne layık görüldü.
13.08.2009 Almanya Avrupa Antoloji Yayınları “Türk Edebiyat ve Türk Şiirine Üstün Hizmet ve Takdir Şilti” ne layık görüldü.
31.10.2009 “Tekirdağ Şiir İkindileri Grubu Teşekkür Ödülü”ne layık görüldü.
17.12.2009 “Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Yılın Başarılı Edebiyat Adamı” ödülüne layık görüldü.
23.01.2010 “Düşler Sokağı” şiir kitabı ile “6.Sabit İnce Edebiyat Ödülü” ne aday gösterilerek “ikinci Mansiyon ödülü” ne layık görüldü.
02.07.2010 Bursa Yıldırım Belediyesi 6.Uluslararası Türkiye Âşıklar Ve Şairler Bayramı “Üstün Hizmet ve Onur Şilti” ne layık görüldü.
YAYIMLANMIŞ ESERLERİ:
• “Sevgiler Günışığında” (Şiir)
Ağustos 1996 - Gaziantep Gürsel Yayınları
• “Bahar Tomurcuğum” (Şiir)
Mart 1997 - Adana Aykırısanat Yayınları
• “Yeşil Gözlerinde Kaybolan Dünya” (Düz yazı / Şiir)
Eylül 1998 - Ankara Ürün Yayınları
(1999’da Moskova Kremlin Kitap Festivalinde birincilik ödülü ile taçlandı.)
• “Üşümüş Kar Taneleri” (Şiir)
Eylül 2007 – Gaziantep Sanko Holding Kültür Hizmeti Yayınları
Ahmet Tufan Şentürk Türk Şiirine Hizmet Ödülü kapsamında Seçici Kurul Özel Ödülüne layık görüldü.
• “Güneş Yüzlü Çocuklar” (Öykü)
Eylül 2007 – Ankara Ürün Yayınları (İlk Basım)
Mart 2010 – Ankara Ürün Yayınları (İkinci Basım)
• “Düşler Sokağı” (Şiir)
Nisan 2008 – Ankara Ürün Yayınları (İlk Basım)
Mart 2010 – Ankara Ürün Yayınları (İkinci Basım)
“6.Sabit İnce Edebiyat Ödülü” ne aday gösterilerek “ikinci Mansiyon ödülü” ne layık görüldü.
• “Zamansız” (Şiir)
Temmuz 2008 - Azerbaycan / Bakü
• “Aşkın Rengi Kırmızı” (Şiir)
Ocak 2009 – Azerbaycan / Bakü
• “Sükût-ı Aşk” (Şiir)
Aralık 2009 – Ankara Ürün Yayınları
• “Mitolojik Öykülerle Zodyak Kuşağı” (Astrolojik Felsefe)
Mart 2010 – Ankara Ürün Yayınları
• “Mihrace” (Şiir)
ANTOLOJİ ÇALIŞMALARI
“Azerbaycan Şiirler Antolojisi” (Şiir)
Türkiye çalışmalarını Edebiyat Bilimcisi Yazar-Şair Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU, Azerbaycan çalışmalarını ise Prof. Dr. Elçin İSGENDERZADE Beyefendi birlikte tamamlamışlardır. Azerbaycan Vector Uluslar arası İlim Merkezince Azeri diline çeviri yapılarak, hem Azeri Türkçesinde hem de Türkiye Türkçesinde yayımlanmıştır.
2009 – Azerbaycan / Bakü
“Türk Dünyası Kadın Şairleri Antolojisi” (Şiir)
Türkiye çalışmalarını Edebiyat Bilimcisi Yazar-Şair Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU, Türk Dünyası çalışmalarını ise Gazeteci, Yazar, Araştırmacı Dr. Şemsettin KÜZECİ beyefendi ile birlikte tamamlamışlardır.
“Avrupa’dan Dünyaya Türk Şiirleri Antolojisi” (Şiir)
Türkiye çalışmalarını Edebiyat Bilimcisi Yazar-Şair Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU, Avrupa çalışmalarını ise Sosyal Pedagog, Şair Necati TÜYSÜZOĞLU Beyefendi ile birlikte tamamlamışlardır.
2009-Almanya /Hannover
“Mevlana Şiirleri Antolojisi” (Şiir)
Edebiyat Bilimcisi Yazar-Şair Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU’nun hazırladığı, nadide bir yapıt olarak önemli arşivler arasındaki yerini alan, değerli kalemlerin buluştuğu bir antoloji çalışmasıdır. 2009
Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU
Edebiyat Bilimcisi
Şair Yazar
ÖKSÜZOĞLU İÇİN NE DEDİLER?
“ŞİİRİ KENDİ ADINA DEĞİL, KÂİNAT ADINA YAZIYOR”
Can YÜCEL
22.10.1998
Ben şiiri, yaşamı çepeçevre saran bir bütünsellik olarak değerlendiriyorum. Zaten şiiri ciddiye de almıyorum. Yeter ki şiir beni ciddiye alsın. Şiir benim için davetsiz bir misafirdir. Ya bir Afrika menekşesini, ya ölen bir delikanlıyı bahane ederek pat diye ansızın gelir şiir. Ve oturur karşıma, kaldır kaldırabilirsen artık. Emine Öksüzoğlu Şiir Nedir? İsimli kısa ama öz şiirinde;
Şiir var olan bir varlıktır.
Ben yazmazsam şiir nedir?
diyerek, şiirin kendisine gebe kaldığını, ona hayat verenin şair olduğunu ne kadar da güzel vurgulamıştır. Dili iyi biliyorsan, şiirin ne olduğunu biliyorsan yazmadan duramazsın. İşte Öksüzoğlu’da şiiri iyi bilenlerden ve yazmadan duramayanlardan. Emine Öksüzoğlu’nun şiirsel imgesini kuruşundaki kaynakları; İnsanlar, doğa, heyecanlar, kavramlar, olaylar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanları bulmak mümkün. Şiiri kendi adına değil, kâinat adına yazıyor Öksüzoğlu.
ŞİİR TADINI ZEDELEMEYEN ŞAİR...
Abdurrahim KARAKOÇ
8/13/2008 / Ankara
Şair Öksüzoğlu serbest vezinle yazan, amma şiir tadını zedelemeyen bir insandır.. Şu ifadelerin özelliği ve güzelliği inkar edilebilir mi:
"üşümüş kar taneleri gönderiyorum sana.." Ve sandıkta sakladığı düşlerini, dirhem dirhem satınaldığı hayallerini.. Yüreğini gönderiyor.. Okurlarına..
‘SÜKÛT’A SES OLAN ŞAİR ÜZERİNE
Mehmet Nuri PARMAKSIZ
Şiir, çağımızda en çok rağbet gören sanat dalı olarak düşünülebilir. Bu durumun ortaya çıkmasında hem menfi, hem de müspet sebepler etkendir. Emine Hanım’ın şiiri üzerine yazarken bir tartışma yaratmak için bunu söylemiyorum.Aksine, Emine Hanım’ın sanatının anlaşılması adına bu meseleyi biraz daha açmayı uygun görüyorum.
İstisnasız her insanın duyguları vardır. Herkes âşık olur, üzülür, sevinir veya hisseder. Şiiri, sanat dalı olması yanında bir ifade aracı olarak düşünürsek, toplum içindeki her ferdin duygu ve düşüncelerini şiir şeklinde anlatmaya tabiki hakkı vardır.Yalnız bir noktayı gözden kaçırmayalım: Şiir diye yazılan her metin gerçekte şiir midir, değil midir?
Şiiri, şiir yapan öğeler nelerdir? Şairlik için sadece yetenek yeterli midir? Soruları çoğaltabiliriz ama sonuçta ulaşacağımız yargı, kanaatimce mana, estetik ve ahenk mefhumları üzerinde müşterek bir zemine oturur.
Kısa bir muhasebe neticesinde sizleri, Emine Hanım’ın şiiri ve şiirinin oturduğu temeller üzerinde düşünmeye çağırıyor ve “Sükut-u Aşk” adlı hacimce küçük ama estetik ve mana noktasında derinliği olan bu eserden hareketle Sayın Öksüzoğlu’nun şiiri hakkındaki kanaatlerime geçiyorum.
Emine Hanım şiirlerinde farklı nazım birimi ve biçimlerini kullanarak, teknik açıdan söyleyişte tekdüzeliğe düşmemiş ve estetik kaygıyı hep ön planda tutmuştur. Söylem noktasında şiirini mısra mısra işlemiş ve her söyleyişte, özellikle tamlamalardan yararlanarak şiirine derin manalar katarak okuyucuyu hayal kurmaya ve şiiri üzerinde düşünmeye sevk etmiştir. Bunların hepsi bilinçli olarak şiir içersine gizlenen imgeler aracılığı ile yapılmıştır. Bu noktada, “sükûta ses olan şair”imizi kutluyor ve şiirle uğraşanların Emine Hanım’ın şiir cevherini daha dikkatli incelemelerini tavsiye ediyorum.
‘Hassasiyet’ kavramı, şairlik için elzem olan bir ihtiyaçtır. Bilindiği gibi şair, dünyayı farklı bir gözle görür ve hisseder. Hele şiir yazan bir bayansa, bu hassasiyetin daha da artarak mısralara yansıdığına şahit oluruz. Emine Hanım’ın hassasiyetleri sadece estetik noktada değil, konu ve tema noktasında da göze çarpmaktadır. Aşk kavramı her edebî metinde sürükleyici öğe olarak karşımıza çıksa da, Emine Hanım’ın gönlündeki aşk zaman zaman beşeri noktadan sıyrılıp, âlemi başka bir gözle seyretme hâline dönüşmüş, saf ve orijinal imgelerle birleşen söylemler bize şiir dünyası içinde başka bir boyutun kapılarını açmıştır. İşte bu, şairdeki üslubun ve şiiriyet gücünün bizi götürdüğü yerdir. Kanaatimce şairlik için şart olan bir husus da “duruş”tur. Emine Hanım’ın duruşu ve hassasiyeti, “Gazze, Filistin, Karabağ ve Türk Bayrağı” için yazılmış şiirlerde nettir.
Emine Hanım’ın önceki şiirlerinde gördüğüm bir “ses”in bu kitaptaki şiirlere de yansıdığını gördüm. Bu ses, “hüzün ırmağından yalnızlık atıyla geçip, aşkın doldurduğu yelkenlerle şiir denizinde kaybolmak isteyen” bir şairin sesidir. Bu sese dikkat etmek lazım. Her şairde farklı bir şekilde ortaya çıkan bu ses, Emine Hanım’da “sükutun sesi” olarak tecelli etmiştir. Başka bir ifade ile Emine Hanım, sessizliğini yazdığı şiirlerle bozmuş, şiirleri sükûtuna ses olmuştur. Sesten bahsederken, Emine Hanım’ın şiirlerine faklı bir boyuttan bakmamızı sağlayan şiir tahlillerine de dikkat çekmek isterim. Tahlil, şiirden hareketle ayrı bir metin olarak karşımıza çıkar. Şiiri yazan kadar, tahlili yapan da önemlidir. Şiirlerin güzelliği bazen de şiir tahlilleri ile ortaya çıkar. Bu noktada, Emine Hanım’ın şiirlerini tahlil edenleri başarılı çalışmalarından dolayı kutlarken, bu tahlillerin edebiyat tarihine düşülmüş notlar olduğunu da hatırlatmak isterim.
Başarılı çalışmalarından dolayı çokça kutladığım Emine Hanım’ın sanatının zaman içinde daha iyi anlaşılacağından ve gelecekte büyük başarılara imza atacağından kuşkum yok.
Her daim yorulmadan üreten ve yazan Sayın Öksüzoğlu’nun kalemin daha velud olması ve edebiyatımız için hep böyle güzel eserler meydana getirmesi dileğiyle…
DERİN HASSASİYETLER ŞAİRESİ İÇİN (1)
Prof. Dr. Nurullah ÇETİN
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi,
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi
Emine Hanım, şiirlerini zevkle okuduğum günümüz Türk şiirinin seçkin isimlerinden biri. Bir bütün olarak onun şiirini duyumsadığınızda hakikaten halis şiir metinleriyle temasa geçtiğinizi hissediyorsunuz. Emine Hanım şiir dilini, edasını, ruhunu, özünü yakalayabilmiş, şiiri kendine dert edinmiş, şiirle hemhal olmuş, şiiri bir hayat tarzı olarak bellemiş ve hassasiyetlerini şiire göre ayarlamış, has bir Türk şairesidir. Her şeyden önce Türkçemizin engin ve zengin ifade, çağrışım ve temsiliyet dünyasının çâlâk bir aşinasıdır. Dilinin kıvrımlarında, bakir geçitlerinde dolaşmasını ve Türkçenin ruhu okşayan o ıtırlı rayihasıyla okuyucuyu bir büyülü âleme çekmesini biliyor. Şiirin en büyük gücü ve başarısı öncelikle Türkçemizin bütün zenginliğini size sunabilmesinde saklıdır. Emine Hanım bu konuda üzerine düşeni fazlasıyla yapmış.
Öte yandan Türkçemizin bu müstesna şairesi, kuşatıcı bir edîb hassasiyetini kendi bütünlüğü içinde ortaya koymada son derece mahir. Öncelikle aşk gibi insana derinden anlam katan bir var oluş tezahürünü hüznün, samimiyetin, sahiciliğin, fedakârlığın, derinden hissedilerek yaşamanın en keskin uçlarında sergileyerek sahih bir duyguyla özdeşleşmiş olmanın sekriyle mest.
Bireysel duyarlığını sonuna kadar ifadeye dönüştürmede mahir olan şairemiz, millî sorumluluğunun gereği olan heyecan yoğunluğunu da bayrak gibi, Türklük bilinci gibi konulara dair engin metinleriyle şakımakta son derece etkili.
Evrensel sorumluluk da insanı tamamlayan bir faaliyet alanıdır. Bencil ve bireyci olmadan ferdî kabiliyetin ifadeye dönüştürülmesi ne kadar insanî bir şeyse, millî heyecanı en üst perdeden dillendirmek ne kadar insanî bir tavır alışsa, evrensel sorunlara duyarlı olduğunu göstermek de o kadar insanî bir şeydir. Nitekim şairemiz Emine Hanım, Filistinli müslümanların dramına olan ağıtlarında evrensel insanlık onurunu koruma mücadelesinde geri durmadığını göstermiş oluyor.
Türk okuyucusunun Emine Sevinç Öksüzoğlu Hanımefendinin sahih şiir tadındaki metinleriyle teması, duygusal tekâmülünde önemli merhaleler kat etmesine yardımcı olacaktır.
DERİN HASSASİYETLER ŞAİRESİ İÇİN (2)
Prof. Dr. Nurullah ÇETİN
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi,
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi
“Emine Sevinç Öksüzoğlu Hanımın şiiri bir süreç içinde gittikçe derinleşiyor, inceliyor ve renkleniyor. Şiirin her şeyden önce derinlikli bir duyarlığın, ince ve süzülmüş bir ifade içinde damıtılması işi olduğunun farkına varmış. Mihrace kavramının tarihsel, edebî ve kültürel arka planına yapılan çağrışımsal göndermelerden hareketle şair, çağdaş anlamda aşk duyarlığını son derece zarif ve soylu bir bağlam içinde yeniden üretme ve özgün bir tavır ortaya koyma başarısını göstermiştir. Aşk kavramı geleneksel edebiyatımızda ve kültümüzde genellikle ya beşerî ya ilahî bağlamı içinde algılanırdı. Ama çağdaş Türk şiirinin öne çıkan şairlerinden Emine Sevinç Hanım, bu kavramı daha da zenginleştirerek beşerî, ilahî, insanî, millî, evrensel alanlara da uyarlayarak zengin bir aşk duyarlılığı ortaya koyuyor. Bu da kuşkusuz edebiyatımızın kavram alan coğrafyalarının genişlemesine hizmet etmektedir. Sanıyorum, çağdaş Türk şiirinin gelenekten yararlanma ana damarı, Emine Sevinç Hanımın bu ürün toplamıyla daha da zenginleşecektir.” 05.06.2010 / Ankara
SUKUT-I AŞK ÇIKARKEN
İsmet Bora BİNATLI
25.10.2009 / Ankara
Emine Sevinç Öksüzoğlu’nun yeni bir kitap daha çıkarmak üzere olduğunu öğrendiğim zaman birden yıllar öncesine götürdü hafızam beni. Onu, bana gönderdiği kitap ve mektubuyla tanıdım 1980 li yıllarda. Henüz genç bir yazardı. Cesur, atılgan, ileriye bakmasını ve yürümesini bilen tavrını daha o günden ortaya koyabilmiş bir kişilik olduğunu o kısacık mektubunda görebilmiştim.
Uzun yıllar kitap ve mektup teatisi ile ve onu Türkiye Şair Ve Yazarlar Derneği Gaziantep Şube Başkanı sıfatı ile gıyabında tanıyarak geçti gitti. 2005 yılında karşılaştığımız zaman kırk yıllık dost misali kucaklaştık. O sıcaklık, o sevgi, o dostluk; biteviye baba-kız yakınlığına dönüşen yakınlık her geçen gün biraz daha arttı ve artmağa da devam ediyor.
Edebiyat dünyasındaki birlikteliğimiz içinde eleştiri, tartışma, müzakere ortamı hep oldu ama kavga, küslük asla olmadı. Daha 1998 yılında yani 24 yaşında 3 kitaba imza atan biri Emine Sevinç Öksüzoğlu. Sonra hızlı bir üretim devresi ve şimdi Sukut-i Aşk çıkarken kaçıncı kitabına imza atmış oluyor bilmiyorum.
Emine Sevinç Öksüzoğlu şiirin yanında düz yazı da da başarılı örneklerle çıkıyor karşımıza. Hikâye, deneme, kitap tanıtımı ve kısa romanlarıyla edebiyat dünyamızda her geçen gün adından biraz daha söz ettirmeğe devam ediyor.
“Sükut-i Aşk” ta da daha önceki kitaplarında olduğu gibi şiirinde farklı imgeler kullanarak farklılık yaratmasını bilen bir şairemizdir o.
“Efsunkâr bakışların yitik yangınlardayım sevgili” diye tarif ediyor iç yangınını Öksüzoğlu. Ama bunu ifade ederken sevgilinin büyülü bakışlarından etkilendiğini ve fakat onlarında yitikleştiğini vurgulayarak mısraya güç katıyor.
Bir başka şiirinde aşk üstüne lâf ediyor ve “Aşk dediğin ne ki?” diye soruyor önce, ardından kendisi cevaplıyor sorusunu “Nefsin zindanında bir yürek yangını değil mi? “ diye. Hoş biraz tartışılır o zindan ve o yangın ama en azından kulağa hoş geliyor her şeyden önce.
Emine (Sevinç) Öksüzoğlu evlendiğinde aldığı Sevinç soyadını kızlık soyadının önünde yaşatmış ama Öksüzoğlu’ndan hiç vazgeçmemiştir. Yüreğindeki öksüzlük duygusunu vurgulamak istercesine. Bir yangın yerine çevirdiği bağrında hep bir baba özlemi yaşatacak ve zaman zaman şiddetli isyanlarla bunu mısralarına dökecektir.
O özlemlerdir ki sabahları damıtmış gönül imbiğinden ve ayı düşürmüş kendi teni yerine seherlerin tenine. “Bir ay düşer damıtılmış sabahların tenine” mısrasında kendi ten hasretinde belki bir şefkat busesi aramış olmanın izlerini gizlemiştir. Sevgisini doyasıya yaşamak ve yaşatmak adına bazen şaha kaldırır kelimeleri. “Ey yâr, gel deseydin bana yüreğimi koyacaktım avuçlarına” diyecek kadar sevgisine sahip, sevdiğine fedakâr ve aşkına sadıktır o.
Oysa o yüreği avuçlarında tutacak sevgiliyi bulmanın her zaman kolay olmadığını bilecek kadarda akıl yaşı büyümüştür artık. Bazen kırılgandır. Çabucak kabuğuna çekilir mimoza çiçeği misali daha dokunulmadan kendisine. O zaman iç dünyasına döner ve “Ay ışığında üşür oldu türküler” diye sessiz çığlığa dönüştürür burukluğunu. Merhamet gizler, sevgi gizler, bazen kızgınlığını gizler satırları arasında, ama özü de sözü de doğru olsun felsefesinden hiç ödün vermez.
“Leyli gecelerde Yusuf Züleyha’ya sevdalandı” der bir şiirinde. Oysa Rabbin onu koruduğunu ve Züleyha’nın sevdasına karşılık vermediğini bilir ama kadınlık içgüdüsüyle Züleyha’yı tek yanlı sever göstermeğe kıyamaz bir türlü.
Emine Sevinç Öksüzoğlu özel söylemler bulmada usta bir şaire. O, kimsenin aklına gelmeyeni getirir akıllara. Üşütür kar tanelerini, güneşi terletir. Suyu ıslatır yağmurlu günlerde denizlerin derinliğinde balıkları soluksuz bırakır. Ölümü güzelleştirir bazı mısralarında ve kendisini ona sunar.
“Ey ölüm / yıllar getiriyor seni bana / aç kollarını karşıla beni” söyleminde belki de yıllar getiriyor beni sana demeye kıyamıyor gençliği yüzünden ama yinede ölümün kendisini karşılamasını istemekten geri durmuyor. “Şiir gibi yaşadım, şairce ölüyorum” derken aslında realiteden çok özlemlerini dillendiriyor bir yerde bana göre.
“Şubatı soludu dudaklarım son kez yanağında / Ben İstanbul’um, İstanbul benim aslında” mısralarında hepimizin içinde yaşayan İstanbul özlemini çok farklı bir şekilde ifade ediyor ve hem İstanbul’la bütünleşmesinin hem de İstanbul’casına özlemleştirdiği sevginin bir arada yaşamasına kapı aralıyor.
O; duyarlı yüreğinde Filistin’i, Gazze’yi, Karabağ’ı ve orada yaşayan insanların acılarını duyar ve yiğitçe dillendirir mısralarında.
Emine’yi yeni kitabıyla bir kez daha yüreğimde tüm sıcaklığı ile yaşatıyor, onun edebiyat dünyamızdaki varlığını tırnakları ile kazıyarak inşa edişini ve her geçen gün yükselişini görüyor, başarılarının devamını diliyorum. Yolu açık bahtı güzel olsun.