Şükran AY
24.10.2013 07:02:32Derin manalar ki...yüzeyde bulunmaz değil mi hocam.Kelimelerin sadece kapı görevi gördüğü o kelimelerden geçtikten sonra uzun koridorların, merdivenlerin belki de inildiği o boşlukta nefeslenir asıl şiir.Hatta derim ki kelimenin o görünen ilk anlamında aramak ne büyük gaflettir.Kimi burada arar göründüğü şekliyle okur, göründüğü şekliyle algılar.Algılanmasını ister.Oysa şiir kelimelerin bilinen anlamından çok....kelimelerin yan yana getirilmesinden doğan o ortak derinlere iniş yolunun, güzerhanının oluştuğu yerdir.
Aşk tahtında üstad ne der bilirsiniz ;
AŞK TAHTI
şiir bir tuğlacının düşürdüğü tuğlanın yere düşmesinde değil havada asılı kalmasındadır.
yani bir şeyi anlatması da çok beklenmez...oo boşluğu o halet-i ruhiyeyi, o olguyu, o hissedişi, o duyguyu, o duyumsayışı, duyumsatışı sezdirmektir en çok şiiir.Bir sonucu anlatmaz, bir şeyi ispatlamaz, kimseye borcu da yoktur, alacağı da sadece kendini anlatır şiir.
Bir renkten, bir gözlemden, bir bilgiden, bir düşünceden, bir histen geçen şiir şairin özel dünyasına sirayetinden sonra oo dünyaya giren her türlü maddi, manevi ne varsa şekil değiştirerek bambaşka bir kimliğe bürünmesi ve bu kimlik uyarınca okurunda yarattığı depremdir, bir şimşek çakımı zaman süresince...aniden parlayıp geçivermedir...gözünüzü alır kararır sonra ortalık, o ışıkta ne gördüğünü düşündürendir şiir, hissettiren....
Sabah sabah ben de :)))
Velhasıl,
Haklı düşüncenize yürekten katılıyorum.Selam ve saygılarımla.