4
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1261
Okunma
Hiç değişmemişsin, gölgelerin bile kırışmamış
Hala aynı günlerden dikme bir hüzün üzerinde
Geceler yine gözlerinin kiracısı
Ellerin yine tereddütlü pinokyo yalanları
Yine unutacaksın beni öptüğünü sandığın günleri
Çünkü sen parlak bir teras böceğisin
Çatısında hiç duramayan biraz kıpır kıpır
Müsaade edersen gözlerine bakarak konuşmak istiyorum
O yüzden ne olur kaçırma ağlamalarını dudaklarımdan
Sıkış sıkış bir hüzün içinde telaşsız bezginliğim
Kimsesizler yurdunun en yorgun öğrencisi gibiyim
Eğer dayanamayacak gibi olursa yapraklarım
Biraz yaşadıklarımızdan kopardığın harflerle üfle
Bilirsin çabuk kururum
Rakım Kırk Dört
Buralar serin olur düş akşamlarında
Üstüne sarılacağın bir renk giy istersen
Üşütüp için acıyacak yine
Eskimiş kadife bir rüyanı giyin ya da
Seversin sen altyazısız öpmeleri
Susturucu takılmış kapılmaları
o simasız birikintilerinde
Gözlerin yine hep o pencerelerde değil mi
Hem öfke duyup hem beklemek gibi sevdiğimiz şeyleri
Vazgeçememenin günaha bulanmış hazzı gibi
Hafızanı bir su damlasında hapsetmek isteği gibi
Ruhunun kıpkırmızı olduğu zamanlara çentik atar gibi
Ne muhafazakar bir dilin var
Sözcükleri adımlamaktan kaçan
Bazen ne düşünüyorum biliyor musun?
Mezar toprağına bile solması güç çiçekleri ekiyoruz
Hiçbir şey solmasın istiyoruz ölümden evvel
Solgunlaşmasınlar istiyoruz elimizde kalan son tutkular da
Koltuk altımıza sıkıştırılmış bir buyruk gibi
Kim keşfedebilmiş ki sonsuz haz topraklarını
Belki de bu yüzden düşkünüz sonların bile bakir olanlarına
Tüm mazeretler tende durmuyor, kayıp gidiyor
Vücudumu saran şarap kokulu anılarımdan çaresiz
Biliyorum bulutlara sarmalanıp da
Camlarını kırıp acıtan mesajları sevmiyorsun
İstiyorsun ki paslı da olsa sırra kadem basamasın huzur
Ama bir yandan da biliyorsun ki huzur dünyanın en çabuk esen rüzgarıdır
Ağlama sakın darmadağın bir sessizlik gibi
Ben hala acemisiyim yapıştırılamayan hikayelerin
Ne kadar zamanım kaldı ki daha sana ölecek
Biraz sonra gözlerin bile ne renkti hatırlamayacağım ne de olsa
Çok sevdiğin bir kitabın sayfalarını kimsesiz bir okyanusa bağışlaman gibi
Sırf sen öyle istiyorsun diye
Gel buradan kaçalım
Tıpkı eski olmayışlarımızdaki gibi
Sen orana kaç
Ben burama
Kaçalım hiç tanımadan ikimizi
Hiç tanınmadan yine usulca, usülsüz
Daha birbirimizi hiç bilmeden, bilemeden
Doğmamış bir sancının kordonu sarmadan ruhumuzu
Kaçalım yine şimdisizliğimize
- Garson!
- Buyrun!
- Bu şiiri karşı masada yalnız oturan bayana verebilir misiniz?
- Tabii efendim…
- Teşekkürler…
Sahi kimdin sen?
Kul ile sevda arasına girecek kadar pervasız ve görünmez
Ve keşke
Hatırlayabildiğim bir gerçekliğin kalsaydı bu geceden…
5.0
100% (12)