1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
953
Okunma
Yere yakın FF Küçük Ağa, kendi kaldırdığı.
Dokunmaktan hazzeder, bir metni hızlı okuyunca daha iyi anlar;
Facıt da fakat değil olsun o bisiklet,
İvme kazandıkça bu yolla süratlenen!...
Desek akademik deneyim, bilmem kaç dikiş;
Allem edip kallem edip, der: "Leen, lamı cimi yok ..."
Her şeyi yapar eder, yaşar içinde de;
Deneye yanıla, kah artık kah da bugünlerde hak getire.
Suyu getiren aziz, sucu; yemeği pişiren Aşçı :
Geçen bir sürenin ardından hareketlendiği ilkin;
İşte, günlerden bir gün ve istikamet yerin altında
Kızılay metro yeraltı istasyonu, daldı girdi FF Fış Fışçı : *
Eti kemik geçiyor. Taş yerinde ağırdır.
Bir çakma güzel deri mont aldı, o da üzerine şıp diye oturdu;
Satanlar da beğendi, başka müşteriler güle oynaya gidiyordu;
Torbaları karıştırmışlar, onun torbasını almışlar !...
Baktı. Baktı. Sağa gitti sola gitti ve yer senden kuvvetli;
Arz-ı endam dünya küre bana mısın demedi.
Alıcı gözüyle bir bakışta, işte imiş metro hattı;
Bir de bakmış, Ankaray da tablada alık faltaşı balık !!
Çünkü sorsan kızarlar, kızmasalar da terslerce bakarlar;
Bir bakıma, tabelalardan doğru’ymuş her şey;
İnsan denen canlılar gülüşüp yürüyor oysa;
Koşuyor terliyor veyahut koşmuyor terliyor;
Orda burda dolanıyor, elleşiyor, konuşuyor ediyor.