6
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
880
Okunma
Nihavende peşrev çekiyordu koyu gölgeler
Güneş nursuz doğuyordu şahikalar ardından
Vakitlerden tevafuk zamanıydı
Vakitlerden sabah ezanıydı.
Kahve acısı gözlerinden kurşuna dizildim.
Her ömür gençliğinden vurulurmuş.
Vurulduğum
Ve hatta dirildiğim yerden gelmiştim sana.
Uzattığın o avuçlarına
Kanadı kırık ama öfkesiz
Kuşlar bırakmıştım sana.
Şimdi var ya, şimdi
Yaşanmış ve yaşanacak ne varsa aşka dair
Teninde tuzumu
Dudaklarında izimi
Tümünü sana bırakıp
Ve dönüp yüzümü
Dört kitabın kıblegahına
Ademî yeminler ederek
Elif dedim
Rahim dedim
Rahman dedim.
Bir gülzar-ı aşka
Yolum dedim.
Şimdi var ya, şimdi
Sen beklemenin sarkaçsız saatlerinde
Her sabah ezanında
Yollarıma bağdaş kurup
Eyyüb sabrıyla yıkanırken,
Benim üzerime ateşler yağar arş-ı alâdan.
Gözlerim odamın beşinci duvarında
Katmer katmer, kor alev şule olurum geceleri
Yorgun yatak kuşları tüner göğsüme.
Defalarca öldürürüm bu saatlerde seni.
Yeniden başverip dirilirsin.
Kınadığım,
Kendime bile çok gördüğüm
Ey ciğerimdeki kördüğüm.
Seni ne çok sevdiğimi
En iyi sen bilirsin...
Vedat Yaman
5.0
100% (4)