11
Yorum
41
Beğeni
0,0
Puan
1554
Okunma

milyonlarca kez
gecenin kör gözlerini
sabaha karşı nasıl açtığımı anlatabilirim sana
ama farkeden bir şey olmaz
ben anlattığımla
sen anlamadığınla kalırsın.
hangi dağın ardın da güneş doğmuyor bilmezsin
orada kuşlar uçmaz
akbabalar dahi aç kaldığından
çoktan çekip gittiler
acı bir sessizlik hakim her yere.
göze çarpan tek şey
bir kız çocuğunun pembe kurdelesi
çamura düştüğü yerde
vuran ufak bir rüzgarla
kendi kendine cebelleşiyor
hemen yanında eskiden beyaz olan bir çorabın teki
öteki tekinin hasretiyle sulanmış gözlerini ovalıyor
arabanın giderken bulaştırdığı is
yüzünde noktalanıyor
gözleri zakkum çiçeği gibi parlıyor
zehir saçıyor dili.
beni bilinmezliğe gark ettiğinden beridir
çalan her kapının sesiyle irkiliyorum
açmayacağımı bile bile
belki sensin diyerek ’’kim o’’ diyen sesim bana yabancı
artık ne kendimi ne seni tanıyamıyorum
iki yabancı gibi ayrılırken
bu kadar yabancılaşacağımızı düşünmemiştim.
sen
sevda türkülerini ağlatan adam
ah canım benim
kıyamam dediğim her güne
şimdi teninin kokusunu severek asıyorum
başka ellerin sevdiği ellerin
kaktüs çiçeği
batıyor yüreğime dokunma
sen gitmelerin kolay olduğunu öğreten adam
şimdi sevdanın hangi çıkmaz sokağını soruyorsun bana
sen bana yangındın
ben sana çıra
tutuştun bitti işin
ben yanmaya devam ettim
merak etme sönünce haberin olur nasılsa
elbet üşür gözlerin.
geç kaldığım her güne açarken gözlerimi
baş harfin dudağımı mühürler
küçük bir gözyaşı damlası süzülür yanağımdan
bir can daha kopar canımdan
anlatsam da anlamazsın nasılsa.
Ayvazım DENİZ