2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1337
Okunma

öyle anlar olagelir
hiç düşünemediğiniz
tırnaklaya tırnaklaya toprağın etini,
şerha şerha can çekiştirirsiniz.
geme vurur gevişlenen ağzını,
çeker kahrolası ipini,
alırsınız ne kadar öcünüz varsa
kuyruğu küheylan zamanlardan…
yorarsınız geçtiğiniz deniz aşırı yolları
dokunduğunuz anlam yoksunluklarını
soyka meydan muharebelerinde
cümbür cemaat haksızlığın
ölüm kokuşlu fırtınalarında
suretiniz kurşuna döner
incecik berzahlarınızda!..
üzerinize çevrili namluların sıcaklığını
duvarlarını aştığınız mahpusluğunuzu
mermer suratlı çipil dilsizlikleri
haddini aşmış
depremleri korkutursunuz!
ille de vuslat ola diye diye
bilirsiniz sevgilim!
zerreymişim diyesiniz gelir
hiçliğin okyanusunda
işte böyle gelmiştim
hükmünüz huzuruna
öyle bir bakış ki şehla şehla
yeri böylesi özlememiş dizlerim!
usanmışım bütün yengilerimden
diktirdiğim onca şaşalı abideden
yere batasıca kirimden, kibrimden
kıyısız köşesiz sessizliğimden
düşürün diyerek dile gelmişim
kılıç yemiş uçurumlardan
size kucak dolusu
size sevda dolusu
serenatlar getirmişim…
‘Boğazlar Ülkesi’dir benim ülkem
öyle bir yerden çıkagelmişim
oysa hep yağmur yağar orda
hüzün suları halkalar
can değil mi sevgilim;
yaşadığım ne varsa sizin
alın şu bahtımı, bergüzarımı
kendinize ilhak edin
tahtımı da size devredeyim…
cayarak bunca fırtınadan
süt liman öperek alnınızdan
aşkınıza boyun eğeyim demişim!
-artık size bir şey diyesim gelmiyor sevgilim!-
Hidayet DAL/Boğazlar Ülkesi
5.0
100% (4)