1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2136
Okunma

iki ayrı evveli meçhul
çıkmaz sokağın çıkınında,
çalınmayacak kapı ardı üstelik
bakışıp duruyor gizlice,
şımbır şımbır değil gökyüzü
alnı ter içinde mahcup gece.
büyütülen okkalı yakınlık özlemleri,
koşuşturuyor köpüklü kuzu öpücüklerini.
denizin koynundan gelen
sığınmış şarkı kuşunun iki dudağı arasına;
-o geceyi ne kadar çok seviyor
ben ölüyorum geceye-
iki ayrı semazen hüznünde
çatlaya çatlaya can veren,
tek heceli döngü narsis kokulu aşk
emerken göğüslerini devasa maviliğin,
vurgun yemiş adam ve bir kırgın kadın
incelikli elleri ellerimde yazgı,
onlar kuş ayağı ateşten
derinliğin türküsünü söylüyor…
benim gök göğsüm gerdanı kızılım
ense köküm kendime kördüğüm!
içerek yıllarca devrilip durmuşluğum
yutarak mavi saçlı bir dilber tuzunu.
ne zaman mermerin soluğuna dönüşmüşsün
geç/imsiz sin dese usum;
içimde bir dünya yıkılıyor
yoğun bakımda uyanıyorum!..
hidayet dal/can sokağı lambaları
5.0
100% (3)