1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1047
Okunma

ey sevgili kader!
tutuşup sağanak olduğum yerden,
fütursuzca aşarım haddimi ben.
ve sen bunu ne de iyi bilirsin.
yine güvercin nabzı koydun gözlerime;
içimdeki devasa yalnızlık şimdiden,
menevişlenip duruyor gözlerine…
vazgeçsem derim alemin cümlesinden,
sözünden, sazından, nazından;
aşkımı yalnızca sana mı sunsam?
ki kaderim değil misin?
gel
bir de seninle hasbıhal edelim!
bir resmim çek ki
gülüşüne bağdaş kurulayım.
can sokağımı gülüşünle aydınlatayım.
suda yürümek değil bu
ateşin göğsünden sütü çalayım…
anla beni ey sevgili kader!
yeni doğan kadar,
masum içimdeki pınar.
adı aşk ve avcunda şimdi;
kendimden menkul kalbim!
cerrahlıksa eğer marifetin,
tutup yarmaksa yüreği,
“yar” en derininden,
akıt içinden Ab-ı Kevser’i…
yüzümdeki gölgeyi al yeter ki,
yörüngende sağalt can havlimi.
üryan bir hazerfan doğsun içimden;
taze kanatlarıyla
aşıp denizi
düşsün yazgımın kıyılarına.
ey kader umudumu yere serme!
bir sen kaldın
ellerimi dolayayım artık beline…
şaşırt buğulu canımı.
irkileyim aniden,
“ben seninim” diyen doğurgan busene!
sonra dudağından çek al dilersen,
çek istersen yaşamı uzun ufuk gözlerimden,
yeter ki iki dağ arasına sıkıştırma aklımı!
ey kader işittin mi sesimi?
tercihe bırakma beni!
insan kaderini sevmez mi?
akan çavlanların gürültüsünce diyorum;
kabına sığmadan sevmek seni.
sevmek diyorum duymuyor musun?
teslim al beni!
hidayet dal/can sokağı lambaları
5.0
100% (3)