0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1006
Okunma

bilindik bir lisandan değil,
dilin kendini kaybedişi.
usumla oynaşan hayalin kösnüllüğü,
aşka düşürüyor serseriliğimi.
devingen iç karmaşıklığım
imbiğinden sinsice silkiniyor
dokunduğum ateşle çiftleşmişliğim…
neşe ararken şunun şurasında,
senden can uçumu uzaklıkta
ekşiyor yüzü sözcüklerin,
unutmabeni saksısında…
dünyaya öfke,
içime secde,
düşüme sehpa kurulmuşum!
kimi tapınır, kimi ölürüm;
ölesiyelik belki de tebessüm
yol ayrımlarında…
sırtının hummasında,
ılık rüzgarlar estirip,
hınca hınç öpüşürüm !
tuzdan sararan yapraklarınla.
kimseciklerin haberi olmaz!
sevmek değil mi ki kabahatim,
dudağından içtiğim…
kim kimsesizliğine "yar" edinir,
böylesi bir düşün koynunu.
yerlere çalmamış mıyım
dilimin tafrasını,
ya kim diyebilir sen yoksun!
varsın yok sansınlar canım…
kıvrılıp mısraların kalbine,
nasıl olsa sağarım,
zamanın göğsüne serdiğini.
nasılsa geri alırım kendimi…
-ateşine taşıdığım az buz değil
kapamalıyım şimdi gözlerimi-
Hidayet DAL/Can Sokağı Lambaları
5.0
100% (4)