0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1133
Okunma
sen, ben ve birde
manzarasına sonradan gelme hükmünde dahil olduğumuz;
başına, bulutların yuvalandığı bir dağ…
önümüzde,
yani ayak uçlarının hemen bitişiğinde,
sere serpe uzanmış,
yığınlığı yeteri miktara ulaşmış tütün,
tütünün yanın başında biten hüzün,
hüznün yanında buğusunu içine hapsetmiş ekmek.
ekmeği böldük, bölüştürdük,
dudaklarımızın aç kalan kısımlarına.
doymuşluğun vermiş olduğu kudretle
hüznü parçaladık,
parçalanmış halini rüzgarla dağıttık.
tütüne düştü gözlerinin gölgesi
tütün sarıldı, sarmalandı gölgenle
ömrünün en delikanlı
ömrünün en baharlı çağında
iki parmağından dudaklarına uzanan yolda
seyyah olmak namına
yanmak uğruna
yanıp kül olmak namına
kül oluşuna mana bahşetmek adına…
şimdi karşımızda olsa, dumanı tütünden sebep halimiz
başına bulutların yuvalandığı bir dağ manzarası gibi durur mu acaba
gözlerinin aynasında…
mevsimlere yenik düşmeyelim …
5.0
100% (1)