12
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
1394
Okunma

üç kırık günün ertesi
uykuların gözü yaşlı
umudun dilleri lal
misafirliğin son günü
iyi ağırla beni
biliyorsun dilin kemiği yok konuşur dururum ardından
hayırsızın biriydi diye utanırsın.
evinden kovulan köpek gibiyim
kuyruğumu kıstırıp bacaklarımın arasına
bir koşu tutturmuşum
başımı okşayacak bir el
gönlümün sahipsizliğini yok edecek bir çift tatlı söz
ne zordur yalnızlık ya Rab
beni bir sen anlarsın
ki yalnızlık en çok sana yakışır.
göğsü yerine
kuru yastığa dayalı başım ağrıyor
saygıdan s(p)usan kelimelerim
sevdanın gelmişine geçmişine küfür dolu
had, g,t
topla elini eteğini şiirlerden
beti benzi atmış gecenin yüzüne bir avuç su attım
bulutlara söylemiş
yağacakmış ardın sıra
ben ağlamam biliyorsun
değmeyecek biri için zulamda sakladığım üç beş cümlem var sadece
peşin sıra dökerim
nasılsa tekrar bana dönersin.
ağır gelir sevmeler bana
eskidende beceremezdim dur demeyi ayaklarıma
sadece sürtmekten ayakkabılarımın altı delik
hani o es tadında susmalar da olmasa
dağlar türkü diye beni dinlerdi
ama demem o ki
sevmek herkesin harcı değil aga
ya da sevdiğini göstermek
çoğunluk bağıra bağıra severken sevdiğini
ve aşkta utanma olmaz
seviyorsan diyeceksin gibi felsefe öğüte dursun dilleri
sessizce sevmelerde var gerçek anlamda
susarak
dur demeyerek
ya da dili en içli ağıtları çiğnerken sakız gibi sessizce
dudakları ’’kal’’ demeyen
sevda gazileri var
sakat kalır sol yanları
malulen anılar bağlar aşk onlara
geçinip giderler üç beş hasret yumağıyla.
işte böyle aga
sen bakma aşk engelli olmama
acıyan gözlerle bakma
öyle bir gurur büründüm ki üstüme
yüzümün solukluğu dahi yırtamaz kalbimin üstünden
bacaklarım hala sağlam şükür
yine ayaklarımı sürterek giderim bu sevdadan..
annem
gitmeye alışkın kalpde aşk fazla durmaz derdi.
aşk sağ olsun.
Ayvazım DENİZ