14
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1060
Okunma
köyümün buğday tarlalarına sür beni ey rüzigâr!
ekşi otu kokan ninemin sofrasında
uyanayım çocukluğuma
güneş tepeden doğarken kiremit yakılı konağa
gün doğumu düşler kurayım
koynumda lavanta şişesi bir kese yakut
dalayım körfezden güneşin çırpınışlarına
bir kız çıksın koyaklarımdan bir kız saçlarının yellerinde mavi nisan sabahları
tel tel uçuşsun duvağında gümüş yansıyışlar
geçerken yalı sokağın gözlerinden
düşeş topukların incelen ökçelerinde kırılayım kılçığına
ah karanfillerin çatırtısında is akşamlar dağlansın
yırtılsın laçinler
sürmesinde hayallerin buz bir ten ışısın
burnumuzda kızartısı gül tozuyuşların abanayım söylemlerinde harelendiğimiz
ayın suyuna
delinsin dehlizler delinsin debisinde kanyon kanyon çağlayışlar
fıstık yeşili omuzlarda salkım saçak dokunuşların esintisi
düşeyim avuçlarında titreyen göğün kumsallarına
serpintisinden tan ağrılarının saçılayım boynun arkaya düşüşlerine
ah inci inci tanecikleri kıpır kıpır damlacıkların
abanayım ağzında cıvıldayan kuşlara
eğsin saçlarını göğsümde ağlayan suya
kiraz çiçeklerinin sürüklendiği kaynağa
yağmur çeksin dizlerine eteklerini koştursun çıplak ayak imdada
ah dolan izlerinden hasretlerin ırmak ırmak boşalsın
kucağımda yanan günlere
yırtılsın nefes parçalarında can
ellerinde bir demet gelincik savrulsun bir daha şafağa
kızıl bakışların altında ey rüzgar bırak uyanayım
filiz filiz baharlara
yazgısında çırılçıplak çığlıkları bassın cıvıltılar!
’’Özgür Sanat sayı 19’’
5.0
100% (19)