3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2135
Okunma
Seni aklıma düşüren akşamlar değil
Gelip gelip gözlerinde duran yıldızlar
Kötü ışıklandırılmış bom boş caddeler
Ve uzayıp giden kaldırımlar…
Seni aklıma düşüren sonbahar değil
İçimde dökülen miadı dolmuş yapraklar
Bir yanım yaşama yenilmiş
Bir yanım acılara yenilenmiş
Gözlerimde ise
Çerçevesine sığmayan hüzün bulutları
Her yerinde vücudumun
Evet her yerinde
Sensizliğin ağır yanık sızıları…
Seni aklıma düşüren “tebdil-i mekânlar” değil
Karınca gibi kaynaşan kalabalıkları
Bir başıma yarıp geçişim
Hiç büyümeyen gülüm
Hiç gülmeyen yüzüm
Yüreğimle kanlı bıçak gururum…
Seni aklıma düşüren hasretine yanıklığım değil
Masmavi gökyüzünü öpüşü engin denizlerin
Arsız bir hırsız gibi girdiğin gönlümden çıkarken
Gururumda bıraktığın ayak izlerin…
Seni aklıma düşüren beyaz kâğıtlar değil
Kenarından köşesinden
Yüreğine dokunmayı ümit eden
Lirik bir sanı
Suçlu sandalyesinde oturan
Derdine müptela yüreğim
Ve bir arşiv dolusu senli günlere ait anı…