0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1237
Okunma
’tıpkı bir doğum sancısı
sana başlayan her şiirin
ilk mısrası…’
_________________________________________
acıyla eriyor yüzüm, ellerim, dudaklarım
belleğim kanıyor, aklımda hep aynı yüz
nefes alamıyorum…
yoktu hani birbirimizden ayrı kana kana su içmek
doyana kadar yemek, ağız dolusu gülmek
yoktu hani
birbirimize yabancı ölmek
sanma ki isyanım sana
isyanım şimdi mazimizin tozlu halılarını
balkonlarda çırpıyor
ruhum senden kaçmanın bir yolunu ararken
her köşe başında sana çarpıyor…
neyi anlatayım sana,
duymak istemezsin
içimde ölü doğmuş senli hayallerimi
adamlığımı ayaklarının dibine devirdiğim
per perişan sarhoş hallerimi
duymak istemezsin
daha nicelerini
boşuna değil bu isyanım
sana da değil bilesin
ne bende, ne sende kabahat
ama gel gör ki, senden ayrı geçen
tek bir saniyeyi telafi edecek kadar
uzun değil hayat…
neye yarar ayakta durmak
başım öne eğilmiş…
şu yazdığım şiire bak!
güçlü olmak bilirdim yazmayı
’yazmak,
her daim güçlü olmak değilmiş…’