Siz hiç sevdiğinizin saç telinden gurbet yarattınızmı?
Bakımsız bir iskeleye vardı yalnızlığım, Say ki yıllardır ,senle dolu bir hangarım dalgalar kırsa da şu gönül kapımı sırtımı dayadığım Suretini yüzüme yamadığım sen
ayaklarımın uzandığı her yer yine sen
Hani gel desen Kuşlar kanatlarını verecek aynı gökyüzüne senle ben arası Çapı bir dudak mesafesi daireler çizeceğim
sensiz geçen gecelerde Gurbetin ağır gövdesi düşerken şehre hani dolmasan benliğime Olmayacak şu yaralı şair tarafım
seni anlatırken arza yetişen mürekkep kanar bükülmeden eğilir kalemim eğildikçe Delinir Göğüs kafesim Taşır gibi koca kenti sırtımda
hani görsen Her ihtiyar ben Her hasta benim
Her Sokağın yanmayan lambası Olmayacak duaların hafızı söyle bitermi ruzi cezada bu acı ?
gel desen Kelepçeye hazır ellerim Belaya nazır yureğim
Ah kalp ağrım Saç telinden gurbet yarattığım söyle saçlarından Bir gün , vuslat yaratırmıyım
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bazen insan gönüllü olarak kendini sürgün eder. Geçmişe dair her ne varsa, herşeyi ardında bırakarak ve çeker gider. Bir daha asla yüzleşmeyeceğim diye, bütün anıları rafa kaldırır.
Gel gör ki hiç te sanıldığı gibi gitmeyecektir yaşam.
Her mutlulu olduğunuzda, ya da her mutsuzluğunuzda dilinize dolanan keşkelerle bir film şeridi gibi geri sarar, tekrar tekrar izlersiniz. Bazen sığlıklarda can çekişip, bazen derinliklerden haz alırsınız
Bütün geçmişinizi tozlu raflar arasında sakladığınızı, bir daha asla dokunmayacağınızın sözünü kendinize vermiş olsanız bile. Geçmişinizi hatırlatmak üzre, belki bir takvim sayfası, belki bir özlü söz, belki sevdiğinize karaladığınız bir dörtlük, ya da siyah beyaz bir resim. Kısacası yazlar, kışlar, ayazlar kim bilir belki kuru bir papatya, ya da narin mi narin yanaklarından kan damlayan bir gül, bir çınar yaprağı hiç olmadık bir anda karşınıza çıkıverir.
Tekrar, tekrar gözünüzde canlandırırsınız geçmişinizi. Doğduğunuz evi, oynadığınız avluyu, okulunuzu, okul arkadaşlarınızı, ne bileyim komşu bahçede Ali dayının eriğine çıkarken düşüp te dizinizi kanattığınızı! Derinden bir ah çekmeniz, iç geçirmeniz ütopik bir hayalden başka bir şey değildir.
Neler kaybettik biz neler? Diye anlatmaya başlarsınız kendi kendinize. Oysaki kodlanmalarımız asla bu değil. Hep iyiye, hep güzele, hep mutluluğa dair kodlamalardır. Ne yazık ki ilkel benliğimize yenik düşer, hırslarımız yüzünden mutsuzluğa dair her seferinde yeni bir kapı aralarız kendimize!
Gönüllü sürgünlerimiz, artık yerini gönüllü esarete bırakacaktır. Artık herbirimizin yaşamı içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Dilimizde dolaşan keşkeler sık sık dilimizi kanatıp duracaktır!
Herne kadar kaçmaya çalışsak ta yalnızlığını bindirdiğin gemi iskeleye vardığında, yalancılar, vefasızlar, riyakar ve sevgiden yoksunlar karşılayacaktır. Ve insanlar sırtlarında yamalı küfelerle hangarlardan ihanet taşınmaktadır kendinizden kaçışlara.
Sen se hala uykuda, bellik zamanın yorgunluğu çökmüş üstünüze. Bedeniniz ağır gelir ayaklarınıza bir adım ileri atma düşüncesindesiniz. Ne var ki iki adım geri gitmektesiniz artık!
Tanrıdan kanatlar isteseniz, al da tak kanatlarımı dercesine, uçan kuşlar acır haline. Bulutlar karaya giyinir. Gökyüzü ağlar halinize.
İnanca dönmüştür artık. Siz kendinizi sürgün ettiniz ya ve sonra mahkum. Çevrenizde suçlayacak birileri de yok artık. Mazlum sen, zalim sen, muhbir sen, savcısen ve kendi kalemini kıran hakim de sen, kimi kime şikayet ediyorsunuz?
Geceleriniz dönmüştür artık bir kâbusa. Gündüzleriniz olmuştur gece! Adına gurbet dersiniz. Bir nebze teselli olur. “Ne de olsa gurbettir.” Diyerek. Göğsünüzün üstünde öyle bir yük var ki arşı âlâ yığılmış sanırsınız. Nefes alıp vermeniz bile zorlaşır.Her geçen gün, her geçen saat saniyeler bile aleyhinize işlemektedir.
Zaman su gibi akıp gitmiştir. Tozlu raflar arasında skladığınız hatıralarla.
Şimdi artık vakti gelmiştir. Bir elinizde kim bilir belki bir baston, biraz şanslıysanız diğer elinizden kavrayan torununuz. O bile sizin değil. O bile kendi ilkel benliğini tatmin peşindedir. Siz sürgününün son günlerini yaşarken zaman bir taraftan, diğer taraftan torununuz ömrünüzü tüketmektedir.
Bitevi bir sürgün işte. Hem kimse de suçlu değil. Çınlar kulaklarınız. Belki de gaipten sesler duyarsınız. “Seni işe yaramaz ihtiyar bunak. “diye. Hemen de alınıyorsunuz. Söz gelimi “ihtiyar bunak.” Denmiştir işte.
O anda delinir gök kubbe. Dolmuştur kara elbiselerini giyen bulutlar. Geçer şöyle bir uzaktan bakarlar. Zamanın hışmına uğrayan hayatınızı ne çok hırpalamışsınız.
Sürgüne gönderdiklerimizin sürgün edilişimizden farkı ne bizim? Bak şimdi gurbet dediğimiz sürgünde acırlar halimize! Dayanamaz ve sürgünde geçirdiğiniz zamana ağıtlar yakarak ağlarlar.
Ömürden geçip giden zamanın farkında bile değiliz. Sürgündeyiz ya, hani hepimiz biraz olsun gurbetteyiz.
Ölüm vakti gelmiştir artık. Yakılan ağıtlar bize, ölümün adını bile Tanrıyla vuslat sayarız.
Çünkü biz gurbetteyiz…
Efkan ÖTGÜN
Gurbet tadında güzel bir şiir okudum. Başarılar. Saygılar...
Hüma Efkan tarafından 12/6/2015 11:04:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili şairim birkaç yıl önce yazdığım bir yazıdır. Şiirinizi okuduğumda içerik açısından örtüştüğünü gördüm ve yorum olarak paylaşma gereği duydum. Yani şiirinize yapılmış olan bir karşıtlık ve ya kinaye olarak algılamayın lütfen. Saygılar.
sürgündeyiz kendi içimizin gurbetinde , elimizde ne var ne yok o degil konu hep bişeylere hasret gider insanoğlu.. Rable vuslata erdğimz an alnmız secdeye degdiğinde olsun ! ölmek elbet yazımız gurbetliğimizn sonu ! ama yakışmıyor kimselere :(
selam ve saygılar eşsiz yorumunuza kalbi tesekkürlerimi bıraktım
Sevgili şairim birkaç yıl önce yazdığım bir yazıdır. Şiirinizi okuduğumda içerik açısından örtüştüğünü gördüm ve yorum olarak paylaşma gereği duydum. Yani şiirinize yapılmış olan bir karşıtlık ve ya kinaye olarak algılamayın lütfen. Saygılar.
sürgündeyiz kendi içimizin gurbetinde , elimizde ne var ne yok o degil konu hep bişeylere hasret gider insanoğlu.. Rable vuslata erdğimz an alnmız secdeye degdiğinde olsun ! ölmek elbet yazımız gurbetliğimizn sonu ! ama yakışmıyor kimselere :(
selam ve saygılar eşsiz yorumunuza kalbi tesekkürlerimi bıraktım
MERHABALAR DEĞERLİ GÖNÜL DOSTU ; YİNE HAZ ALARAK OKGUM...ÇOK ÇOK GÜZEL VEDE ANLAMLI BİR DUYGU SELİYDİ..YÜREĞİNİZ VEDE EMEĞİNİZ DERT GÖRMESİN..SELAM VE SAYGIMLA..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.