0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
711
Okunma
taze ,yanık bir hatıra kokusu;
tatlı huzurların arandığı akşamüstü vakitlerinde,
ansızın yükseltir iken sesini,
henüz göz yaşlarını renklendirmeyi
akıl edememişti ressamlar…
yalancı güneşiyle,
sahtekar aş(ı)klara sahne işlevi gören,
bu normalin bilmem ne kadar üstünde ki
mevsim şartlarında;
ucu sağlam kalemlerden
yarım yamalak sözcükler dökülüyordu
ve henüz kimse
kalemin karalığından
kağıdın aklığına
rengarenk bir göz yaşı döküleceğini ummuyordu,
oysa yağmur yağsa
ve biraz da şansımız varsa,
gök kuşağının,
buluttan kopan damlalarda bedenleştiğine,
tanrı katında şahitlik edebilirdik,
işte o zaman iyice bilirdik
ve de
kayıtsız şartsız inanabilirdik
rengarenk bir göz yaşının;
herhangi bir şekilde
herhangi bir yerde,
herhangi bir şeyden
bambaşka herhangi bir şeyin üzerine
dökülebileceğine…