0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
753
Okunma
kalabalık caddelere çıkmayalı
çok olmuştu da
bugünkü kadar değildi yalnızlığım
her şey
herkes
buzlu bir camın arkasında gibi
üzerime üzerime geliyor gölgeler
yakından
uzaktan sesler
yönümü nasıl buluyordum
anlamıyordum
kendimi ,
bir geminin arka kısmında oturmuş buldum
çocuğa annesi :
"..bak bu amca polis..kızar sana.."diyordu
bir başka anne “…iğne yapar bak şimdi..”
hiç değişmemiş anneler
korkuturken çocuklarını
ne gereksiz terbiye
çocukların korkulu gözlerine
döndüm sırtımı
şikayetçiyim annelerden
kullandılar
iznim olmadan üzerimden
unutmak istiyorum
kulaklarımı kapıyorum
maviş deniz yetiyor bana
huzur doluyor içim
ruhuma sızıyor
denizin tuzlu nefesi
mutluluk şarkıları gibi
dalgaların sesi
martıların dansı
kuşların raksı
balıkların fısıltıları
"..ey şehir
sen ne güzelsin
nasıl bırakır giderim
şu güzel maviyi,seni .."
yanımda oturuyor
bingöl’lü kamyoncu
yüzüme baktı
"..insanın nasılda canı çekiyor
şimdi bir çay demli.."
uzun yol şöförüymüş anadolu insanı
iki cam bardak ısıttı
sohbetimizi
iskeleye kadar devam etti
yol hikayeleri
insan-aile-çocuk…serüvenleri
susmuş dinliyordum
beynimde kamyon tekerleri
dalıp gitmişim
şehri kuşatan
dipsiz kuyuları keşfe çıktım
içimde bir çığlık
gerçeğe yaklaşıyorum
doğarken ve
ötelere geçerken
insan kalabilmek
bütün mesele bu
iskele yakındı
iskeleye yanaştı
sarsılınca gemi
“..ağır yük
rampada tıkandım
ıssız yol
dışarısı karanlık ve soğuk
şeriki yok bir Allah ….”
kulağıma gelen
kamyoncu ali’nin son sözleriydi
insan yükünü boşalttı gemi
çayın tadı
dudaklarımdan gitmedi .....
Mustafa kaya
14.06.2006 / eminönü
5.0
100% (1)