7
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
1387
Okunma

Sahipsiz bir şehirdir ardından ıslak bakan
Lambalardan süzülen yalnızlık türküleri
Hüzünler şimşek olur gece ayazda çakan
Sevda üstüne yağar yağmurun öyküleri
Çamura bulanırken kalan ayak izleri
Rüzgar alıp götürür yarım kalan sözleri.
Bir gidişi anlatır vitrinlerin ışığı
Soluk caddeye vuran ayrılık libasıdır
Ay ışığı avutmaz güne küsen aşığı
Sevda cenderesinde sıkışanın yasıdır
La havle çeker gözler Rabbim inna sabirin
Bu gönül yatar elbet en derininde kabrin.
Uzun sürmez zamanın ayakları çarıklı
Sürüyerek gelse de kurtuluşu müjdeler
Baş ucuma yerleşen mezar taşım varaklı
Dokuz tahta kucaklar toprak altında beler
Kimse saramaz derdin bahtı kara meczubu
Bırak yıkılsın artık ardım sıra bu tabu.
Gidişinle sızlarken gönlümün kemanesi
Şimdi kuruldu çoktan akortsuz bir tel gibi
Gözlerimden düşerken kara inci tanesi
Sürüklendi şehir de başıboş bir sel gibi
Viran olan sevdanın gözlerinden öpüldü
Geride kalan şehir artık kızgın bir çöldü.
Ayvazım DENİZ