11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
806
Okunma
Her sabah avluda birikir ağustos
kalabalık ve şehirler arası tren istasyonları gibi
gün aşırı
bütün bir rüya seni göreceğim
her sağanak bozguna
her aralık bir yanımızda kalacaktı...
hayatın altına koyduğum kopya kağıtlarda aradım hep
oysa sen, okuduğum kitapların
gördüğüm ay ışığının
otobüste nesne diye aradığım boşluğun kendisi...
hadi,
yudumla bugün
yudumla tenimin bütün çatlaklığını
çıplaklığını...
kim bilir,
sensiz kaç pusulayı şaşırdı hayat
kaç kez barıştı benle.
tıpkı bir aşka döner gibi
sımsıkı
firar ettiniz...
Annem derdi
hiç bir kadının cevabı değil vazgeçmek
yaşadığı kenti,
yalnızlığı yadsımak...
ya da içi eylül dolu bir mektubu aralamak.
Dokunuyordu bir beyaz kağıt
yakışmıyordu masanın üzerine
etrafında diğerinden küçük cümleler
sürgünü zaman olan, dolu dizgin bir başkent
belki
adam gibi ölürüz Baba...
etrafı kar, kireç
kaftan, kerpiç...
OnSıFıRüÇiKibİnSeKiZ
Kavuşmak mı ?
Belki...
Daha Ölmedim.
Necip Fazıl Kısakürek