8
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1960
Okunma

neden diye sorma bana
neydi beni korkutan
içimi kanırtan, çıldırtan
neden bu kıratı düşük kahır
ölmek değil kesin
üzerime basa basa gitmen kadar
belki beni bunca zapt etmen
belki bunca esareti hazmedememem
belki ukalâ yanımı delen o olgunluğun
belki aklımı başımdan alan o yaşından büyük yörüngen!
...
şimdiye dek kimse bölemedi truva yanımı,
kimse bilemedi hırsımı sen kadar
oysa bu zamana dek
çok kar suyuyla yıkandı bedenim
oysa bugüne dek çok köz tanıdı gövdem
evet kahretsin
Seni çok kıskandım ben!
ben seni, güftesiz şarkılar gibi
zor kazanılmış sevaplar gibi yaşattıkça dudaklarımda
sen hep imkânsızı istedin
haklıydın belki
umutlar yalanlarla da beslenirdi, yarınlarla da!
sevmek, ümitlerin emniyet şeridinde beklemekti belki
tâ ki biri gelip alana kadar seni!
şimdi bir kobay gibi kucaklıyorum önüme çıkan her nefesi
artık karanlıklar korkuyor benden
ütüsüz bir dantel gibi seriliyorum gün ışığına sevgili
aşk aşk olalı böyle izdiham görmedi sevgili
şimdi nârâlar atsam şehrin aç yüzüne
kuşkuları doymuş bir sebebi yağmalamaktan başka işe yaramaz sesim
şimdi konuşsam
kimse paydaş olmaz bileklerimdeki sustalı kahıra
kimse dokunmaz
kimsenin faydası olmaz sevgili sırtımdaki kambur hüzüne
kimse anlamaz sevgili
ki;
Sudan sebeplerdir bir denizin derdi!
ToprağınSesi
(naçizâne dizelerime buğulu sesini zerk eden Sebahat Kara’ya sonsuz teşekkürlerimle...)
.